Erişilebilirlik

Mülteci Anlaşmasının Bozulma İhtimali Avrupa'yı Korkutuyor


İstanbul'un Ümraniye ilçesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyen kalabalıklar referandumdan çıkan evet sonucunu coşkuyla karşıladı. Aynı kalabalık, Erdoğan'ın referandumdan evet sonucu alarak Batı'yı ve teröristleri delirtme çağrısına da coşkuyla yanıt verdi.

Erdoğan, "Öyle bir reform yapalım ki Batı çıldırsın" demişti.

Batılılar çıldırmasalar da anayasa referandumu sonucu nedeniyle kaygılılar. Avrupalı yetkililer, Erdoğan'ın yetki alanını büyük ölçüde genişletmesine olanak tanıyan ve çok az farkla alınan evet sonucunun Ankara ve Avrupa Birliği'ni karşı karşıya getirmesinden korkuyor. Avrupa, Erdoğan'ın vizesiz seyahat talebini yeniden gündeme taşıması ve idam cezasını geri getirme tehdidinde bulunmasından sonra yeni bir mülteci akınına hazırlanıyor.

Yunan yetkililer yeni bir mülteci kriziyle başa çıkmak için şimdiden acil durum planı hazırladı. Yunan yetkililere göre Erdoğan, bölünmüş Türkiye'yi birleştirmek için Avrupa'yı karşısına almaktan çekinmeyecek, evet sonucunu çok az farkla çıkardığı gerçeğini unutturmak için dikkatleri dağıtmaya çalışacak. Referandum sonucu, 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim şeklinde ilk kez büyük bir değişiklik yapıldığı anlamına geliyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, idam cezasının geri getirilmesinin Avrupa için kırmızı çizgi olduğu uyarısında bulundu. Juncker ve diğer yetkililer, idam cezasının geri getirilmesinin, Türkiye'nin birliğe girmesini imkansız hale getireceğini söyledi.

Avrupa'nın itirazlarını reddeden Erdoğan ise referandumu eleştiren Avrupalı gözlemcileri kınadı. Erdoğan, AB üyeliği konusundaysa, "Bizim için de önemli değil. Bizi Avrupa kapılarında 54 yıl beklettiler. Biz de oturup konuşur bu konuda da bir referandum yaparız" dedi.

Avrupalı liderlerin çoğu, Erdoğan'ın gazabına uğramamak için referandumla ilgili olarak dolaylı tepki vermeyi tercih etti. Avrupa, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in, Ankara ve Avrupa arasındaki gürültünün yakında biteceği öngörüsünün doğru çıkmasını umuyor.

Reuter Haber Ajansı’na konuşan Şimşek, bundan sonra Avrupa ve Türkiye'nin ortak çıkarlarına odaklanacaklarını söyledi. İngiltere Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen açıklamada, oylamanın yapılış şeklinin kaygı uyandırdığı, ancak buna rağmen anayasa değişikliğini demokrasiyi sürdürecek şekilde uyguladığı sürece İngiltere'nin Türkiye'nin müttefiki olmaya devam edeceği belirtildi.

Avrupa başkentlerindeyse kötümser bir hava hakim. Avrupa parlamentosundaki sosyalist bloğun İtalyan lideri Gianni Pittella, Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat serbestisi önerisini veto edip etmeme konusunu ele alacaklarını söyledi. Pittella, "Demokrasi kriterlerine uymadığı için Türkiye'ye seyahat serbestisi tanıma konusunda her zaman son derece isteksizdik. Referandumdan sonra kaygılarımız daha da arttı" dedi.

Pittella'ya göre referandum, Türkiye'nin Avrupa'dan uzaklaşma yolunda attığı bir başka kararlı adım. Türkiye'nin AB müzakere sürecinin sona erdirilmesi çağrısı yapan Pittella, "Türkiye böylesi bir anayasayla AB'ye giremez" dedi ve Erdoğan'ın Türkiye'yi giderek kişisel bir otoriter rejime çevirdiği uyarısında bulundu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Cuma günü yaptığı açıklamada vizesiz seyahat uygulamasına geçilmediği takdirde AB ile geçen yıl varılan mülteci anlaşmasını iptal edecekleri uyarısında bulundu. 2016'da imzalanan anlaşma gereği Avrupa Türkiye'ye, mülteci akınını engellemesi karşılığında vizesiz seyahat vaadinde bulunmuştu. Türkiye ayrıca topraklarındaki Suriyeli ve Iraklı mülteciler için Avrupa'dan ek mali yardım almıştı.

Çavuşoğlu, "Avrupa'dan olumsuz yanıt aldığımız takdirde tüm anlaşmaları yeniden gözden geçirme ve askıya alma hakkına sahibiz" dedi.

Vizesiz seyahat, Türkiye ve Avrupa arasındaki tek anlaşmazlık konusu değil. Brüksel, Türkiye'den, antidemokratik olarak nitelediği terörle mücadele yasasında değişiklikler yapmasını da istiyor. Avrupa'ya göre AKP Hükümeti, yasayı, gazeteciler dahil Erdoğan'a ülke içinde karşı gelenleri susturmak için kullanıyor.

Türkiye-Avrupa ilişkileri, referandumdan önce hızla kötüleşmeye başlamıştı. Türkiye'nin Avrupa'da yaşayan hükümet karşıtı vatandaşlarına yönelik casusluk faaliyetleri, sert söz düellolarına yol açtı.

Öte yandan Avrupalı yetkililer, AKP’li bakanların Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının oylarını almak için Avrupa'da kampanya yürütmesini engelledi. Erdoğan, güvenlik kaygısı gerekçesiyle bakanların kampanya yapmasını yasaklayan Almanya ve Hollanda'yı Naziler gibi davranmakla suçladı.

Almanya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Micheal Roth, Welt am Sonntag gazetesine yaptığı açıklamada Nazi aşağılamalarının ‘tahammül edilemez’ olduğunu söyledi.

Yeni bir mülteci kriziyle başa çıkmak için şimdiden ayrıntılı acil durum planı hazırlayan üst düzey Yunan yetkililer, mali sıkıntı içindeki ülkenin yeni bir mülteci akınıyla başa çıkamayacak durumda olduğunu, böyle bir krizin Yunanistan'ı daha derin borca sokacağını kaydediyor. Böylesi bir senaryo ise Yunanistan'a daha çok mali yardım yapması şeklinde Brüksel'in üzerindeki baskıyı arttırması anlamına gelir.

Bazı uzmanlar, Erdoğan'ın tüm tehditlerine rağmen, gerek iç politikada gerekse Avrupa’yla ilişkilerde daha kontrollu olmak zorunda kalacağı görüşünde.

Washington’da bulunan araştırma enstitüsü Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan eski milletvekili Aykan Erdemir ve Merve Tahiroğlu'na göre bu kadar büyük bir muhalif cepheyi gözardı etmek Erdoğan için çok zor olur.

Erdemir ve Tahiroğlu, "Erdoğan az farkla da olsa kazandığını ilan etse de Türkiye'nin altı büyük kentinden beşinde kaybetti. Bunlara Türk ekonomisinin merkezi olan ve 1994'te belediye başkanı seçildiğinden beri hiç kaybetmediği İstanbul da dahil. Erdoğan Türkiye'nin ekonomi açısından diğer lokomotifleri sayılan Ankara ve İzmir'i de kaybetti. Türk ekonomisinin kötü performansı önümüzdeki gün ve haftalarda Erdoğan'ın zayıf noktası haline gelebilir" dedi.

XS
SM
MD
LG