Kuran kursuna giden bir çocuğu istismar etmekle suçlanan imam ile ilgili Mersin’in Tarsus ilçesinde görülen davada, sanığın tutuksuz yargılanmasına devam kararı çıktı. Aile ve sivil toplum kuruluşları karara tepkili. 8 aydan fazla tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen imamın bir sonraki duruşması 25 Nisan’da yapılacak.
Sanık M. D. Tarsus’taki son duruşmaya da katılmadı. VOA Türkçe’ye duruşmayla ilgili bilgi veren Avukat Semra Kabasakal, “Mahkeme bizim taleplerimizi hiçe saydı, tutuklamanın reddi kararı verdi. Pazartesi günü (1 Nisan) karara itiraz edeceğiz. Ayın 25’ine kadar her gün bu itirazlarımızı tekrar edeceğiz. Bu konuyu gündemde tutmaya çalışacağız. Eğer dava sonunda sanık ceza almazsa adalet bitmiştir” dedi.
Müdahil avukatlar, geçen hafta yapılan bir önceki duruşmada hakimin beraat işareti verdiğini savunmuştu. İstismara uğradığını söyleyen E. S.’nin avukatlarına göre hakim “Beraat, suçsuz olduğu anlamına gelmez” diyerek bu yönde bir karar vereceği izlenimi doğurmuştu.
Bu sözleri ve yine avukatlarına göre E. S.’ye yönelik sert tavrı üzerine aile rahatsız olmuş, hakimin yanlı olduğunu savunarak reddi hakim talebinde bulunmuştu. Bu talep reddedildi.
Buna karşın duruşmada, önceki heyet çeşitli gerekçeler göstererek yer almadı. Duruşmayı başka bir heyet devraldı. Kabasakal duruşmada beraat kararının çıkmamasını kamuoyu baskısının bir sonucu olarak değerlendiriyor: “Biz toplum baskısıyla mahkeme heyetinin biraz vicdanını sızlattığımızı hissediyoruz. Umut ediyoruz ki ceza alsın. Ceza verilmediği takdirde adaletin olmadığı sesi Tarsus’tan bütün Türkiye’ye yayılacak."
Savunma avukatları çekildi
Kabasakal, savunma avukatlarının da toplum baskısı sonrası duruşma öncesinde davadan çekildiğini söylüyor. Bu avukatlardan biri 2012-2018 arasında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Adana Çukurova ilçe başkanlığını yapmış bir isim. Aynı zamanda 24 Haziran seçimlerinde AKP'den milletvekili adayıydı. Savunma avukatının siyasi kimliği son duruşma öncesinde sosyal medyada “Olay örtbas mı ediliyor?” tartışması yaratmıştı.
Siyasi örtbas iddiasını CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen de 11 Aralık 2018’de meclis gündemine taşımış ve soru önergesi vermişti. Önergede “(Sanığın) Siyasi ilişkilerini kullanarak olayı örtbas ettiği doğru mudur? Doğru ise kimler bu bahsi geçen kişiye kol kanat germektedir?” sorusu yer almıştı. Önerge yanıtlandırılmadı.
VOA Türkçe görüşlerini almak üzere hafta içinde savunma avukatının ofisine ulaştı ancak sekreteri duruşmada olduğu gerekçesiyle avukatın yanıt veremeyeceğini söyledi. Avukat konuyla ilgili hala bir geri dönüş sağlamadı.
Karara tepki büyük
Tutuklama talebinin reddedilmesi duruşmayı takip eden kalabalık grubun büyük tepkisine yol açtı.
Duruşmayı UCİM (Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği) ile birlikte kadın hakları örgütleri de takip etti.
VOA Türkçe’ye konuşan UCİM Yönetim Kurulu Başkanı Saadet Özkan, “Bugün bu suçu işleyen kişi tutuklanmamıştır, toplum vicdanı çok büyük zarar görmüştür. Delilleri karartmaya çalışmasına rağmen bugün bu kişi dışarıda, aramızda gezmektedir. Bu kişinin ne mesleği, ne bulunduğu konum umrumuzdadır. Biz çocuklarımız için güvenli ortam istiyoruz. Artık yeter diyoruz” dedi.
Tarsus Adalet Sarayı’nda buluşan kadın hakları örgütleri ise “Faili tutukla, istismarı aklama”, “Hakim istifa”, “Erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz” ve “Kadınlar artık susmayacaklar" sloganları attı.
Duruşmayı takip eden CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır da “Böyle bir dosyada tutuklama kararı vermiyorsa nerede verecek? Somut deliller var, adli tıp raporları var, tanık beyanları var. Milletvekilliğini bırakalım, bir avukat olarak utanç duyuyorum gerçekten. İşte yargı bu. Avukatlarımız baskı yaptı, savunma yaptı, gerçekleri ortaya koydu. Bunu bazı güçler koruyor. Eğer bu ülkede iktidarın bir ilçe başkanı senin avukatlığını yapıyorsa korunuyorsun. Yapmıyorsa işte böyle mağdur oluyorsun” dedi.
Ne olmuştu?
Davaya konu olan olay, 2015’te Adana’ya bağlı Tekir yaylasında yaşandı. Kabasakal’ın verdiği bilgiye göre Tekir’de bir kasap dükkanı bulunan E. S.’nin babası o zaman 12 yaşında olan kızını, dükkanın karşısındaki camiye Kuran kursuna gönderdi. E. S. diğer çocuklar gibi Cuma günleri caminin temizliğine kalıyordu. İmam M. D. çocuğu elektrik süpürgesi torbası almak üzere caminin odunluğuna gönderdi. E. S. odunluğa gidince kendisi de arkasından odunluğa gitti ve çocuğa cinsel tacizde bulundu.
E. S. odunlukta elektrik olmadığını, imamın yüzünü telefonunun feneriyle net şekilde gördüğünü söylüyor. Olay sırasında bayıldığını, kendine geldiğinde kendisini otobanın alt tarafındaki bir parkta bulduğunu ifade ediyor.
E. S. olayı iki yıl boyunca kimseye anlatmadı. Aile hareketlerinden kuşkulandıysa da olay iki yıl sonra, E. S.’nin rehber öğretmeninin çocuğu sıkıştırmasıyla ortaya çıktı. Rehber öğretmen hemen savcılığa başvurdu ve imam tutuklandı.
8 aydan biraz fazla süren bir tutukluluğun ardından mahkeme imamın tahliyesine karar verdi. Gerekçe olarak, sanığın “tutuklulukta geçirmiş olduğu süre, delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, delilleri karartma ihtimalinin bulunmaması ve tutuklamanın bir tedbir olması” gösterildi. Sanığa yurt dışı yasağı koyuldu ve cuma günleri kendine en yakın kolluk birimine mesai saatleri içinde imza atması şeklinde adli kontrol uygulanmasına karar verildi.
Sanık imam, tahliyeden sonraki hiçbir duruşmaya katılmadı. Kabasakal, sanıkla ilgili zorla getirme kararının çıkarılmadığını söylüyor.
“Arada bir husumet yok, neden iftira atsın?"
İmam M. D. bütün suçlamaları reddediyor. Avukat Semra Kabasakal ise aile ile M.D. arasında herhangi bir husumet olmadığını söylüyor. Sanıkla ilgili bir iftiranın söz konusu olamayacağına, “Öteki çocuklarına isim babalığı yapmış biri. Yani kızımızın bu adama iftira atması söz konusu değil. İddianamenin en önemli bölümü bu, aralarında bir husumet yok. Kendisi de söylüyor, '30 yıllık aile dostuyuz' diyor. 30 yıllık aile dostuna niye yalan söylesin, niçin başka biri değil de bu?” sözleriyle dikkat çekiyor.
