Lübnan’da seçimler 6 Mayıs’ta yapılacak. Son parlamento seçimlerinin 9 yıl önce yapıldığı ülkede seçmenler ekonomik kriz, kırılgan siyasi yapı ve kronikleşmiş tartışmaların yanısıra bazı yeniliklerin de olduğu bir atmosferde oy kullanmaya hazırlanıyor.
Yeni gelişmelerin en önemlisi şüphesiz geleneksel politik hareketler açısından kısmen de olsa belirsizlik yaratan yeni seçim yasası. Bir diğeriyse, 100’ün üzerinde kadın adayın da parlamento için yarışa katılması. Parlamentonun yüzde 3’ünü kadınların oluşturduğu ve 2009’da yapılan seçimlerde sadece 12 kadın aday olduğu göz önüne alındığında çok daha fazla kadının siyasette varlık göstermek için ortaya çıktığı anlaşılıyor. Ancak geleneksel siyasi partilerin ve hareketlerin listelerinde kadınlar için ayrılan kontenjan 3-4 ile sınırlı.
Bu seçimlerde dikkat çeken Lübnan için yeni durumlardan biri de geleneksel partilere muhalif oluşumların geçtiğimiz yıllarda organize olarak seçimlere katılması. Kadın adayların büyük kısmı da bu oluşumların listelerinde yer alıyor.
Lübnan, kadın hakları konusunda bölgedeki diğer ülkelere göre nispeten iyi durumda olsa da tecavüz durumlarında suçlunun mağdurla evlenmesi halinde ceza almaması gibi kanunların da gündemde olduğu bir ülke. Kadınların çalışma şartları, ayrımcılık, aile içi şiddetin cezalandırılması, medeni kanun ile evlilik olmadığı için en çok kadının mağdur olması gibi birçok konuda kadınlar mücadelelerini sürdürüyor.
‘Kadın Adaylar Kadın Sorunlarıyla Sınırlı Kalmamalı’
Kadın adayların programları ve projeleri neler? Kadınların temel hakları için mücadele ettiği Lübnan’da siyasete atılmak hangi zorlukları beraberinde getiriyor?
Bu soruları yönelttiğimiz Kullina Beyrut (Hepimiz Beyrutuz) listesinden aday olan Nadin İtani, “Lübnan, kadın hakları konusunda pek iyi durumda değil. Politikaya atıldıktan sonra cinsiyetçilik ve yaşla ilgili dogmalarla karşılaştım” dedi.
Sivil pilot olan İtani, kadınların çalışmalarını sadece kadın hakları konularıyla sınırlandırmalarına karşı olduğunu söyledi. İtani’ye göre, “Kadınlar sadece sosyal aktivitelerle sınırlı kalmamalı; politikaya, ekonomiye, kalkınma projelerine daha fazla katılmalı.”
İtani, “Biz adaylar tabii ki kadınların sesi olmalıyız ancak sadece kadın hakları konusuyla da sınırlı kalmamalıyız. Aynı zamanda kadınlar bilgili ve yetkin oldukları alanlara daha fazla yoğunlaşmalı. Benim alanım ulaşım. Bu alanda projeler ortaya koyup kadınların projeler geliştirebildiğini ve birçok alanda başarılı olabildiğini gösterebilirim” dedi.
“Lübnan’ın ve bölgenin bir değişimin eşiğinde olduğunu ve bu süreçte yer almak istediği için politikaya atıldığını” anlatan İtani, “Lübnan’da sistem çok karmaşık. Ancak aynı zamanda Lübnan ve içinde bulunduğu bölge birçok değişim yaşıyor. Değişim birçok belirsizliği de getirir. Belirsizliğin ne getireceğini denemeden bilemezsiniz. Biz de denemek istiyoruz. Kullina Beyrut olarak anayasanın uygulanmasını istiyoruz. Politik mezhepçilik birçok açıdan sosyal hayatı, ekonomiyi, işsizliğin büyümesini ve hatta kalkınma projelerini sert bir şekilde etkiliyor. Yöneticilerinin öncelikleri tamamen farklı, vatandaşların temel talepleri esas alınmıyor. Vatandaşların eşit olduğu bir yapıya açılacak şekilde anayasanın uygulanmasını istiyoruz” diye konuştu.
Sivil havacılık konusunda doktora yaptığını ve havaalanı projelerinde yer aldığını belirten İtani, seçimlerde kazanıp parlamentoya girerse ulaşım konusuna yoğunlaşacağını söyledi.
Lübnan’da gücün merkezde (Beyrut’ta) toplanmasının halkın kaynaşmasını olumsuz etkilediğini savunan İtani, “Ulaşım projeleri ülkenin ekonomik yapısını doğrudan olumlu etkileyecek. Ulaşım sadece ekonomik faydalar sağlamaz. Çok büyük sosyo-ekonomik faydalar da getirir. Lübnan’da üzerine eğilmemiz konulardan biri de gücün merkezde toplanmadığı (decentralisation) bir yapının oluşturulması. Merkezin dışında (Beyrut) projeleri hayata geçirmemiz halinde gelişmiş bölgelerin ortaya çıkmasını sağlayabiliriz. Ulaşım da merkezde toplanmış olan gücün diğer bölgelere dağıtılmasında büyük öneme sahip. Ulaşım insanların yaşadıkları yerlerin dışında çalışmasını, eğitim almasını sağlayabilir. Bu durum daha fazla kaynaşma sağlar. Ancak temel amacımız bir vatandaş kimliğinin oluşturulması. Halk ile yönetim arasında politik partiler, mezhepler olmadan doğrudan bir kanal oluşturabilmeliyiz” dedi.
İtani, seçim döneminde karşılaştığı zorluklar arasında “değişime direnç gösteren insanlar” ve medya ambargosunun olduğu söyledi. Lübnan’da ana akım sayılabilecek medya kuruluşlarının sahipleri çoğunlukla büyük politik partilerin liderleri veya bizzat siyasi hareketler. Bu durum, son yıllarda organize olmaya başlayan oluşumları doğrudan ve olumsuz etkiliyor.
‘Biz 90 bin iş imkanı değil gerçekçi olmayı vadediyoruz’
Nuhad Yazbeg Doumit, ABD’de doktorasını tamamlamış olan bir hemşire ve bir süredir Lübnan Hemşireler Birliği’nin başkanlığını yapıyor.
1980’li yıllardan beri ağırlıklı olarak sağlık alanında olmak üzere aktif olduğunu belirten Doumit hemşirelerin ve sağlık çalışanlarının çalışma şartlarının iyileştirilmesi, işyerinde cinsel taciz, istismar ve mobbing gibi durumlara karşı bilinçlendirilmeleri için yürütülen çalışmalara katıldığını söyledi.
Doumit’e göre, Lübnan’daki en önemli sorun mevcut anayasanın ve kanunların uygulanmaması veya uygulama aşamasındaki yorum farkları ve keyfi yorumlanmaları.
Lübnan’daki mevcut sistemin ve mentalitenin değişmesinin oldukça zorlu bir süreç gerektirdiğini anlatan Doumit’e göre değişime halkın önceliği olan eğitim ve sağlık alanlarında başlanmalı.
Ülkedeki eğitim sisteminin mevcut din ve mezhep temelli bölünmeyi beslediğine dikkat çeken Doumit şunları söyledi:
“Sistemin değişmesi için insanların eğitilmesi gerekiyor ve eğitim de okullardan başlıyor. Lübnan’da eğitim kurumlarının çoğunluğu dini kurumlara bağlı. Sadece bir dine değil Hristiyanlarda Maruni, Protestan, Katolik; Müslümanlarda Sünni ve Şii okullar. Çocukların küçük bir kısmı seküler okullara gidiyor ancak bu okullar da çok pahalı. Fakat onlar da Lübnan’daki durumdan etkilenmiş durumdalar. Tamamen seküler olduklarını söylemek zor. Bütün din ve mezheplerden öğrenci kabul eden devlet okullarının sayısını arttırıp güçlendirmek tek çözüm. Bu okullarda çocuklara Lübnan’ı sevmeyi öğretmemiz gerekiyor.
Herkes inancının kendi topluluğu içinde istediği gibi yaşayabilir ancak okullar herkese göre olmalı. Bunları düzeltmezsek ülke, dini liderlerin elinde kalmaya devam edecek.”
Halkın ülkedeki sorunların farkında olduğunu ancak din ve mezhep esaslı yapıdan vazgeçmeleri için bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gerektiğini belirten Doumit, “Biz insanlara 90 bin iş vaadinde bulunmuyoruz. Değişim kolay değil ve 1-2 yıl içinde de olmayacak. Savaşı bizzat yaşadım, etkilerini biliyorum ve yaşadım. Annemin köyü savaştan doğrudan etkilendi. Çok sayıda iç göçmenimiz vardı. Çocukluğumdan göçmenliğin ne olduğunu biliyorum. O zamanlar Beyrut 1 ve Beyrut 2 bölgeleri vardı. Şimdiki seçim bölgeleri de tam olarak savaş döneminin sınırına göre Beyrut 1 ve 2 olarak ayrıldı. Saldırılar devam ediyordu, bombalar patlıyordu. Yaralananlar oluyordu, ailelerimiz de aynı durumdaydı. Ancak halkı bilinçlendirip değişime ikna etmemiz gerekiyor. Bu durum daha fazla etmemeli” dedi.