Lübnan’da yaşayan yaklaşık yarım milyon Filistinli, İsrail ile Hamas ve Hizbullah arasındaki savaşı yakından takip ediyor. 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’in yerleşim birimlerine yönelik saldırılarının ardından yaşanan süreç, İsrail-Filistin meselesi açısından da yeni bir dönemi başlattı.
Lübnan’daki Filistinliler’e göre, yeni dönem Filistinliler’in kaybetmesiyle de sonuçlanabilir iki devletli çözümün hayata geçirilmesiyle de… Ancak VOA Türkçe muhabirinin konuştuğu Lübnanlı Filistinliler, ümitlerini korumak istediklerini vurgulayarak, Filistin meselesinin yeniden dünya gündemine gelmesinden memnun olduklarını söyledi.
Peki Lübnanlı Filistinliler kimdir ya da Lübnanlı Filistinli ne demek? Neden Lübnan’da yaşıyorlar? Neyi savunuyorlar? Neden korkuyorlar? Bu soruların ve daha fazlasının cevaplarını bulmak için Beyrut’taki Burj El Barajneh kampına gittik.
Beyrut’un merkezinde sayılabilecek kamp Lübnan’daki 12 mülteci kampından biri. 1948 yılından itibaren topraklarından savaşlar ve bazı bölgelerin İsrail’in kontrolüne geçmesi gibi nedenlerle göç eden on binlerce Filistinli bölge ülkelerine dağıldı. Filistinli mültecileri kabul eden ülkelerden biri de Lübnan oldu.
Çadırlardan oluşan kamplar, on yıllar içinde plansız inşa edilen evler ve binalarla birlikte karmaşık mahallelere dönüştü. Aslında bunun sebeplerinden biri de Filistinli göçmenlere Lübnan otoritelerinin geçici gözüyle bakmasıydı. Lübnanlı yetkililerin beklentisi, İsrail-Filistin meselesinin kısa sürede çözülmesi ve mültecilerin geri dönmesiydi. Ancak bu mesele çözülmediği gibi yıllar içinde daha da karmaşık hal aldı ve yeni mülteciler Lübnan başta olmak üzere bölge ülkelerine yerleşmek zorunda kaldı.
Buna rağmen Lübnan, Filistinli mültecilere yönelik bakışını da politikasını da esnetmedi.
1975 ile 1990 yılları arasında 15 yıl boyunca savaşın sürdüğü Lübnan 18 din ve mezhebin birarada yaşadığı ve günümüzde mezhep esaslı anayasa ile yönetilen bir ülke. Bu kırılgan dengenin değişmemesi için on yıllardır nüfus sayımı bile yapılmayan Lübnan’da yıllar içinde sayıları yarım milyona ulaşan Filistinliler demografiyi tamamen değiştirebilecek kadar önemli bir faktör haline geldi.
Çoğunluğu Müslüman ve Sünni olan Filistinliler’in ülkedeki bıçak sırtı dengeyi etkilememesi için bugün bile çok eleştirilen adımlar atan Lübnanlı yetkililer Filistinliler’in çoğuna vatandaşlık hakkı tanımadı. Günümüzde Lübnanlı-Filistinli olarak tanımlanan Filistinliler’in birçok iş kolunda çalışması resmi olarak yasak. Filistinliler Lübnan’da siyasete giremiyor, hakim, savcı, doktor ya da mühendis olamıyor. Kendi adlarına ev, işyeri dahil mülk edinemeyen Filistinliler’in eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşmaları da oldukça zor.
Bunun tek sebebi Lübnan otoritelerinin Filistinliler’e karşı aldığı sert tedbirler değil. Lübnan’da mezhepçi yapının derinleşmesi de devletin kurumsallaşmasını engelledi. Yıllar içinde her din ve mezhep kendi müfredatlarını oluşturdukları okullar kurup hastaneler inşa etti. Devlet okulu sayısının çok az olduğu Lübnan’da sadece 1 tane devlet üniversitesi bulunuyor. Bu nedenle mülteci kamplarında yaşayan Filistinliler’in eğitim ve sağlık başta olmak üzere birçok ihtiyacı 1948 yılında kurulan BM Filistinli Mültecilere Yardım Dairesi (UNRWA) üzerinden sağlanabiliyor.
Bununla birlikte, Burj El Barajneh kampında konuştuğumuz Filistinliler UNRWA’nın bütçesindeki kesintilerden dolayı eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşma şanslarının iyice azaldığından şikayet ediyor.
UNRWA bir süredir Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün dışında Lübnan, Suriye ve Ürdün gibi bölge ülkelerine dağılmış olan Filistinliler’e hizmet için gerekli bütçesini toparlayamadığını söylüyor. ABD başta olmak üzere birçok ülke tarafından yapılan bağışlarla hizmetlerini sürdüren UNRWA’ya ABD tarafından sağlanan fon önceki ABD Başkanı Donald Trump tarafından ciddi ölçüde kesilmişti. Joe Biden döneminde Amerika’nın katkı miktarı arttırılsa da İsrail’in UNRWA’ya yönelik suçlamaları yardım ajansının faaliyetlerini etkiliyor. İsrail’in ajansa yönelik suçlamaları arasında, UNRWA çalışanlarından bazılarının 7 Ekim’deki saldırılara katıldığı iddiası da yer alıyor.
Lübnan’daki Filistinli mültecilerin sorunları bununla da bitmiyor. El Fetih, Mahmud Abbas idaresindeki Filistin Yönetimi, Hamas, İslami Cihad gibi Filistinli siyasi ve silahlı gruplar arasında on yıllardır süren çatlaklar olduğu biliniyor. Bu çatlaklar öyle derin ki, 7 Ekim’den sonraki süreçte bu gruplar arasındaki sorunların çözülmesi ve Filistinli grupların tek şemsiye altında toplanması için Mısır, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye gibi bölge ülkelerinin yanısıra Rusya ve Çin gibi ülkeler de devreye girdi.
Filistinli gruplar arasındaki sorunlar Lübnan’daki Filistin mülteci kamplarına da zaman zaman çatışmalara varan gerilimlerle yansıyor.
Lübnan’daki Filistin kampları Filistinli gruplar tarafından yönetiliyor. Burj El Barajneh kampının sorumluluğu ise El Fetih Hareketi’nde.
İki devletli çözümü destekleyen El Fetih’in Filistinliler’in bir kısmı tarafından efsanevi sayılan eski lideri Yaser Arafat’ın resimleri ve grafitileri kamp içindeki duvarları süslüyor.
Kamp sokaklarında konuştuğumuz Filistinliler, İsrail ile Hamas ve Hizbullah arasındaki savaşı yakından izlediklerini vurguluyor. Bazı Filistinliler ise Gazze’de yaşayan yakınları için endişeli.
Savaşın bir an önce bitmesini dilediklerini belirten Filistinliler hala bir gün topraklarına, evlerine geri dönmeyi umut ettiklerini söylüyor. Filistin topraklarından göçen aile büyüklerinin getirdikleri evlerin anahtarlarını hala sakladıklarını anlatıyorlar.
Lübnan’daki bütün Filistinliler olmasa da Burj El Barajneh kampında yaşayanlar, İsrail-Filistin meselesinin çözülüp evlerine dönüş hakkını alacakları günü hala ümitle bekliyorlar.
Forum