Erişilebilirlik

Lübnan Dışişleri Bakanına Irkçılık Suçlaması


Lübnan Dışişleri Bakanına Irkçılık Suçlaması
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:00:54 0:00

Lübnan Dışişleri Bakanı Gebran Bassil’in iş dünyasından isimlerin katıldığı bir toplantıda yaptığı “işe alımlarda öncelik Lübnanlılar'a verilmeli” açıklamasına tepkiler sürüyor.

Bassil’in “isterse Suudi vatandaşı olsun isterse Suriye, Filistin, Fransız ya da Amerikan fark etmez; öncelik Lübnanlılar'ın olmalı” şeklindeki açıklaması ülke içinde tartışmalara sebep oldu. Toplantının hemen ardından sosyal medyada Bassil’in açıklamalarını ırkçılık ve provokatif olarak değerlendirenlerle Bassil’e destek verenler yüzlerce mesaj yazdı.

Bassil’e tepkili olanlar “Bassil’in dışişleri bakanlığı görevinden alınmasını istiyoruz”, “Nefret söylemi istemiyoruz”, “Bassil bizi temsil etmiyor”, “Bassil Lübnan’ı temsil etmiyor” gibi sloganlar kullandılar. Change.org’da “Bassil beni temsil etmiyor” başlığı altında imza kampanyası başlatıldı.

Bassil’in açıklamalarına tepki gösterenler, “Lübnan’da her milletten insanın çalışabileceğini, bakanın yaptığı açıklamaların özellikle Suriyeli ve Filistinli mültecileri hedef aldığını ve ekonomik krizin mültecilere fatura edilmeye çalışıldığını” savundu.

Bassil’in iş dünyasına yönelik konuşmasının ardından lideri olduğu Özgür Milliyetçi Hareket (Free Patriotic Movement-FPM) işe alımlarda Lübnanlılar'a öncelik verilmesini teşvik etmek amacıyla hazırlandığı belirtilen bir video yayınladı. Videoda işverenlere yabancılar yerine Lübnanlılar'ı çalıştırın ve Suriyeliler'e yönelik ‘evinize dönün’ gibi söylemler yer aldı.

Bassil’i destekleyenler ise “ülkede ekonomik kriz olduğunu, Suriyeliler başta olmak Lübnanlı olmayanların zaten kısıtlı olan iş imkanlarını iyice azalttığını, ülke ekonomisinin mülteciler nedeniyle giderek kötüleştiğini” savundu.

FPM’ye yakın televizyon kanallarında ve yayın organlarında Suriye, Irak gibi ülkelerden Lübnan’a göç etmiş olanların iş yerlerinin temizlik, resmi evrak eksikliği veya işyeri açabilmesi için yerel kefil gösterme gibi şartları yerine getirmeme gibi sebeplerle kapatıldığını gösteren haberler yayınlandı.

Bassil kendini savundu

Bassil Twitter hesabından tartışmalara sebep olan açıklamalarını savunarak, “iş konusunda önceliği kendi vatandaşlarına vermek her ulusun görevidir ve Lübnan’ın aksine bütün ülkelerin yaptığı budur” dedi.

Bassil’e yönelik eleştirilerde 200 binden fazla Lübnanlının Suudi Arabistan’da yüz binlercesinin de Körfez ülkeleri başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde göçmen veya farklı statülerde olduğu ve çalıştığı hatırlatıldı. Lübnan ekonomisini ayakta tutan gelirlerden birinin diasporadan gelen para olduğu vurgulandı. Yine çok sayıda Lübnanlı'nın Suudi Arabistan gibi ülkelerde çalışmasına karşılık Lübnan’da çok az Suudi Arabistan veya Avrupa ülkesi vatandaşı olduğu ve açıklamanın Suriyeli ve Filistinli mültecileri hedef aldığı öne sürüldü.

Sözlerinin yanlış yorumlandığını ve maksadının dışına taşındığını savunan Bassil kendisini eleştirenlere yönelik açıklamada “Halkının haklarını savunduğunda milliyetçisindir, ırkçı değil” ifadesini kullandı.

Sosyal medyada Bassil’e destek verenler ve karşı olanlar arasında başlayan tartışmalar hafiflese de hala devam ediyor.

Lübnanlı bakana tepki protestosu

Son olarak çeşitli sivil toplum kuruluşları Bassil’e tepkilerini göstermek için protesto gösterisi yaptı.

“Nefret söylemi istemiyoruz” sloganı ile düzenlenen gösteriye katılanlardan Jenan Ebu Zeki VOA Türkçe’ye “gösteriye yerel medyamızda yer alan ve mültecileri, Lübnan’da bulunan yabancıları ve bizim desteğimize ihtiyaç duyanları hedef alan nefret söylemini barışçıl bir şekilde protesto etmek için katıldım” dedi.

Lübnan’da BM’nin verilerine göre 1948’den itibaren Filistin’den göçe zorlanan 500 bine yakın kişi bulunuyor. 2011 yılında Suriye’de başlayan ayaklanma ile birlikte mülteci akınlarının yaşandığı ülkelerden biri olan Lübnan’da BM kayıtlarına göre yaklaşık 1 milyon Suriyeli mülteci bulunuyor. Lübnan yetkilileri gerçek sayının 1,5 milyon olduğunu ve Lübnan’da yaklaşık yarım milyon Suriyeli'nin yasa dışı yaşadığını öne sürüyor.

Sık sık siyasi krizlerle çalkalanan Lübnan ekonomisi iç savaşın sona erdiği 1990 yılından beri toparlanamadı. Ekonomik krizin giderek derinleştiği Lübnan’da bazı siyasetçiler ve halkın bir kısmı özellikle Suriyeli mültecilerin ekonomi üzerinde ağır bir yük olduğunu, kısıtlı iş imkanlarına ortak olduklarını, mülteciler nedeniyle kiraların arttığını savunuyor.

Lübnanlı olan Ebu Zeki, “Suriye krizi başladığından beri Lübnan büyük bir mülteci dalgası aldı. Kesinlikle bu durum ekonomiyi, işsizlik oranlarını etkiledi ancak bu durum insani sebeplerle ülkede bulunanlara yönelik nefret söylemlerini haklı kılmaz. Ayrıca Lübnan’daki bu ekonomik sefaletin tek sebebinin Suriyeli veya Filistinli mülteciler olduğu söylenemez. Lübnanlı politikacılar, yönetici sınıfı ne zaman performansları nedeniyle Lübnanlılar tarafından eleştirilseler bu kartı kullanıyorlar” dedi.

Sawsan Ebu Zahr, “Lübnan her zaman, herkese açık oldu. Ben Lübnanlı yöneticilerin hatalarından, siyasetçilerin yolsuzluklarından dolayı ötekilerin veya mültecilerin suçlanmasına tamamen karşıyım. Çok büyük bir ekonomik krizle karşı karşıyayız ancak suçlanacak olanlar mülteciler değil. Mülteci olmayı onlar seçmedi” diye konuştu.

Suriyeli olan İslam ve Lübnan vatandaşı eşi Ala da “nefret söylemlerine, şiddeti körükleyebilecek veya ötekileştiren sözlere karşı olduklarını” söylediler.

2013 yılında Suriye’den Lübnan’a geldiğini belirten İslam Lübnan’da çok fazla olumsuz tepkiyle karşılaşmadığını ancak oturma izni, iş bulma, resmi evrakları temin etme gibi konularda birçok yabancı/göçmen gibi zorluklar yaşadığını anlattı.

'Mültecilere veya yabancılara ayrı muamele yapılıyor'

Uluslararası Af Örgütü ve bazı yerel sivil toplum kuruluşları siyasetçiler dahil toplumun bilinen isimleri tarafından yapılan ve mültecileri hedef alan açıklamaların resmi kurumlardaki çalışanları da etkilediğini öne sürüyor. Buna göre, prosedürleri uygulaması gereken çalışanlar mültecilerden veya yabancılardan zaman zaman ek evraklar isteyebiliyor veya süreci uzatarak sürüncemede bırakabiliyor.

İslam’ın eşi Ala El Haccar, Lübnanlı olduğunu ancak bir süre Şam’da yaşadığını söyledi. Lübnan’da Suriyeliler'e yönelik tepkilerin en önemli sebebinin basın ve medya olduğunu savunan Ala, “basın ve basında yer alanlar yüzünden Suriyelilere yönelik olumsuz şeyler olabilir. Basın kişiler üzerinde baskı yaratıyor. Lübnan’da Suriyeliler'den ve Suriyeliler'in varlığından çok daha büyük sorunlarımız var” diye konuştu.

Lübnanlı olan Rim, “Gebran Bassil’in açıklamaları asla kabul edilemez. Bizim ülkemiz diktatorya değil, demokratik. Diğerine saygı gösterilmesi gereken bir ülke. Ne hakla çıkıp kişileri, buraya savaş nedeniyle gelen kişileri ötekileştiriyorsun? Savaş gibi bir sebep olmasa bile böyle bir şey söylemeye hakkın yok. Bunun adı tahrik etmek, bunun yüzünden ölümler veya başka bir şey olabilir. Biz Suriye ile, Filistin ile, Suudi Arabistan ile, bütün Arap ülkeleri ile bağlantılıyız, birbirimize bağlıyız. Birbirimizi ötekileştiremeyiz” dedi.

Lübnan Dışişleri Bakanı Bassil daha önce de ülkede bulunan Suriyeliler'e yönelik açıklamalar yapmıştı. “Lübnan peygamberlerin ve azizlerin toprağı ve onu mültecilere, göçmenlere veya yolsuzlara bırakmayacağız” gibi ifadeleri olan Bassil’in yanı sıra birçok Lübnanlı siyasetçi özellikle ekonomik krizin temel sebebi olarak mültecileri gösteren açıklamalar yapıyor.

Ancak Af Örgütü ve yerel sivil toplum kuruluşları Lübnan hükümetinin BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşlardan destek aldığını ve mültecilerin yükünü tek başına üstlenmediğini savunuyor.

Yine Lübnan hükümeti ile Suriye yönetimi arasında 2 yıl önce başlayan görüşmelerin ardından Lübnan’daki Suriyeliler dönmeye başladı. Ancak BM ve Af Örgütü Suriye’deki şartların dönmek için uygun olmadığını ve mültecilerin geri dönüş için zorlandığını savunuyor.

Bassil’in açıklamalarının ardından başlayan tartışmalara ülkenin öne çıkan siyasetçilerinden henüz tepki gelmedi.

XS
SM
MD
LG