Lübnan, Akdeniz’de doğal gaz arama yarışına katılan ülkeler arasında yerini almak üzere harekete geçti. Ancak Lübnan’ın Suriye ve İsrail’le, karasuları sınırı sorunu dahil, birçok engeli ortadan kaldırması gerekiyor.
Lübnan 2013 yılında kendi karasuları içinde gaz aranması için çalışmalara başladı. Petrol ve gaz zengini olmayan Lübnan, bu dönemde ilk kez bu alanlarla ilgili arama, ruhsatlandırma, vergilendirme gibi konularda kanunlar hazırladı. Ancak 2017 yılına kadar meclis, hükümet ve cumhurbaşkanlığı seçimi gibi iç krizler yaşandığı için çalışmalar durdu.
2017 yılında çalışmalara yeniden başlayan Lübnan, karasularındaki 10 parselden ikisi için TOTAL, ENI ve Novatek şirketlerinin oluşturduğu konsorsiyum ile sözleşme imzaladı.
2020 yılında 5 parselin daha (1, 2, 5, 8, 10) ruhsatlanması için çalışmaların başladığı bildirildi.
Lübnan-İsrail arasında ABD arabuluculuğu
Lübnan, bir taraftan ruhsatlandırmaya açtığı bölgelerde sismik veri toplanması gibi teknik çalışmalar yürütürken diğer taraftan Suriye ve İsrail yaşadığı karasuları sınırı sorununu çözmeye çalışıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Beyrut ziyaretinde de gündeme gelen karasuları sınırı sorunu için ABD devreye girdi. Ankara Büyükelçiliği için Senato’dan onay bekleyen ve ABD’nin Yakındoğu işlerinden sorumlu dışişleri bakan yardımcılığına vekalet eden David Satterfield, kısa süre önce İsrail’i de ziyaret etti. Karasuları sorununun kısa sürede çözülmeyeceğini belirten Satterfield, “fazla iyimser olmamak gerek” diye konuştu.
Lübnan ve İsrail teknik olarak hala savaş halinde ve iki ülkenin diplomatik ilişkisi bulunmuyor. Lübnan topraklarının küçük bir kısmını işgal eden İsrail, Lübnan’daki hükümet ortaklarından olan Hizbullah varlığından rahatsız.
ABD’nin arabuluculuk yapmaya başladığı sürece ilişkin Lübnan içinde eleştiriler de var. Hizbullah’ın ortaklarından Emel Hareketi’nden olan Meclis Sözcüsü Nebih Berri dahil bazı siyasetçiler arabuluculuk görevinin Birleşmiş Milletler tarafından yürütülmesi gerektiğini savunuyor.
İki ülke karasularının yaklaşık 860 km. karelik kısmı tartışmalı bölge olarak tanımlanıyor. Lübnan’ın üzerinde hak iddia ettiği 10 parselden 3’ü kısmen tartışmalı bölgede yer alıyor.
“Tartışmalı bölgelerden biri için sözleşme imzalandı”
Lübnan’ın karasularında doğal gaz arama girişimlerini ve çözmesi gereken sorunları VOA Türkçe’ye değerlendiren Laury Haytayan, Lübnan ve İsrail karasularındaki tartışmalı bölgelerden biri için sözleşme imzalandığını söyledi.
New York merkezli Natural Resource Governance Institute (NRGI) Lübnan sorumlusu olan Haytayan, “Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı bölgede 8, 9 ve 10’uncu parseller bulunuyor. TOTAL, ENI ve Novatek konsorsiyumu ile 4.ve 9’uncu parselleri kapsayan anlaşma yapıldı. 9’uncu parselin küçük bir kısmı tartışmalı bölgede yer alıyor” dedi.
Konsorsiyumda yer alan şirketlerin keşif çalışmaları yaparken tartışmalı bölgelere yaklaşmayacağı belirtiliyor.
2020 başında 5 parsel için ruhsatlandırmanın yapılacağını hatırlatan Haytayan, “1 ve 2’nci parseller Suriye’yle tartışmalı bölgede. 8 ve 10’uncu parseller İsrail ile. 5’inci parsel Kıbrıs tarafında. 10’uncu parselde de sorun yok ancak 8’inci parselin büyük kısmı İsrail’le tartışmalı bölgede. Tartışmalı bölgedeki parseller ruhsatlandığında Lübnan, ‘bu bölgelerdeki egemenlik haklarımızı ilan ediyoruz’ demiş oluyor. Bu nedenle tartışmalı bölgeler sorununa acil çözüm bulunmalı” dedi.
Suriye ile tartışmalı bölgelere dolaylı çözüm
Lübnan ve Suriye karasularının yaklaşık bin kilometre karelik kısmı tartışmalı bölge sayılıyor. Yine Lübnan’ın gelecek yıl ruhsat vereceği 1 ve 2’nci parsellerin bir kısmı bu bölgede bulunuyor.
Suriye’nin Lübnan’ı tarihsel olarak kendi parçası olarak değerlendirdiğini hatırlatan Haytayan, her iki ülkenin de ekonomik açıdan sıkıntılar yaşadığını ve gaz arama, çıkarma veya sonrasında pazarlama gibi sorumlulukları gerçekleştirmede zorlanabileceğini söyledi.
Haytayan Rusya’nın Suriye karasularındaki parsellere ek olarak Lübnan karasularındaki parsellerle de yakından ilgilendiğini kaydetti.
Lübnan-Suriye karasuları sorununun Rusya üzerinden dolaylı olarak çözülmesine yönelik çeşitli senaryoların olduğunu belirten Haytayan, “Suriye sınırındaki 1’inci ve 2’nci bloklar konusunda Rusya’nın istekli olduğu söyleniyor. Suriye karasuları içindeki bloklarla birlikte çok büyük bir alanı oluşturuyor, tek blok gibi. Konuşulan senaryolardan biri şu; Rusya, Suriye’deki blokları alacak. Keşif, çıkarma yapacak. Sonra Lübnan ve Suriye ile anlaşma yapıp iki ülkeye pay verecek” dedi.
Rosneft ve Kerkük-Lübnan boru hattı
Rusya’nın enerji devlerinden biri olan Novatek Lübnan karasularında gaz arayacak olan konsorsiyum içinde yer alıyor.
Ancak Lübnan hükümeti Rosneft’le Trablus’taki depolama tesislerinin genişletilmesi ve kapasitelerinin arttırılmasını da kapsayan 20 yıllık bir anlaşma imzaladı. 2019 başında imzalanan anlaşma 450 bin metreküp kapasiteli depoların 1,5 milyon metreküpe çıkarılmasını öngörüyor.
Anlaşmayı kamuoyuna duyuran dönemin Enerji Bakanı Abi Khalil, depolama tesislerinin 90 yıl önce Kerkük’den Lübnan’a uzanan petrol boru hattı için inşa edildiğini söyledi.
Bakan Kerkük-Trablus boru hattının rehabilite edilebileceğini söyledi.
İran-Irak savaşının başlaması ile atıl hale gelen boru hattı Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’nin Nisan ayında Irak’a yaptığı ziyaretin de gündemindeydi.
Haytayan Kerkük-Trablus boru hattına ilişkin açıklamalara dikkat çekerek, “Rusya’nın Irak’ta Kerkük ve IKBY’de Rosneft’le birlikte büyük bir varlığı var. Rosneft’in Rus rejimine çok yakın olduğunu biliyoruz. Suriye’de de enerji konusunda etkili ve Lübnan’da da etkili olmak istiyor. Bakanın Kerkük boru hattını rehabilite etmeyi yeniden düşünüyoruz açıklaması çok ilginçti. Eğer Kerkük boru hattı rehabilite edilirse doğal olarak Irak’tan Lübnan’a etki alanı oluşturursunuz. Rosneft olarak Kerkük’tesin, Kerkük boru hattı ile petrolü Lübnan’a getirirsin ve zaten senin olan depolama tesislerine depolarsın. Belki Suriye’de yeni tesis veya hatlar inşa edersin” dedi.
Rusya yeni bir enerji forumu oluşturur mu?
Lübnan ve Suriye’nin gerek Akdeniz’de gaz arama ve gerekse karada petrol arama veya transferi gibi konularda Rusya’ya yeşil ışık yakmalarının nedenleri arasında bölge ülkeleri arasındaki çekişmeler de var.
Haytayan EastMed boru hattına veya foruma İsrail varlığı nedeniyle Lübnan’ın katılmadığını belirterek, “Herkes Avrupa’ya gaz satmak istiyor, boruyla veya sıvı halde. Ancak bu, ülkeler arasında işbirliği gerektiriyor ki İsrail ile Lübnan’ın işbirliği yok. Yeni bir forum ihtiyacı doğuyor. Rusya, ‘Tamam ben zaten Irak’ta, Suriye’de ve Lübnan’da da varım. Yeni bir forum yaratalım. Türkiye üzerinden Avrupa’ya…’ diyebilir” diye konuştu.
Lübnan veya Suriye karasularında gaz bulsalar dahi bunu uluslararası piyasaya pazarlamalarının kolay olmadığı biliniyor.
ABD neden ilgisiz?
ABD ve Rusya arasında Ortadoğu’da birçok konuda güç mücadelesi yaşanırken ABD’nin Lübnan açıklarındaki parsellerle ilgilenmemesi dikkat çekici.
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun, Amerikan petrol ve enerji şirketlerine Lübnan’a yatırım yapmaları için davet etti ancak ABD’den henüz olumlu sinyal gelmedi.
Haytayan’a göre ABD, Lübnan’ı iç savaş döneminde terk etti ve o zamandan beri Lübnan’a güçlü ekonomik yatırımlar yapmıyor.
ABD’nin Hizbullah’ın yükselişiyle birlikte Lübnan hükümetini ekonomik olarak desteklemek istemediğini anlatan Haytayan, “Lübnan hükümetini sadece ordu üzerinden destekliyorlar. Diğer ülkelerin orduya yardım etmesini istemiyorlar. Bir gün Amerikan havayollarının Lübnan’a uçtuğunu görürsek ekonomik açıdan da ilişkilerin başlamasını bekleyebiliriz. Ancak bence şu anda Amerikalılar da yeni Lübnan yönetiminin Ruslara ve Rusya ile işbirliğine çok açık olduğunu görüyor” dedi.
Bu gelişmelerle birlikte ortaya çıkan soru şu;
Lübnan, Rusya etkisine mi giriyor?
Gündemdeki projelerin Rusya’nın etkisini giderek arttıracağını belirten Haytayan, “Lübnan asla Rusya etkisine girmedi soğuk savaştan beri. Nötr ve batıya yakındı. Bekleyip göreceğiz” diye konuştu.