Corona virüsü salgınında artan vaka ve ölüm sayılarının önlenmesi için uygulanmaya başlayan kısıtlamalar nedeniyle, 20 Kasım’dan bu yana birçok işletme kapalı durumda. Faaliyeti tamamen durdurulan kahvehane, kıraathane, kır bahçesi, internet kafe, oyun salonları, lokaller ve çay bahçeleriyle halı sahaların arasına 30 Kasım’da yayınlanan genelgeyle, yüzme havuzu, hamam, sauna, masaj salonu ve lunaparklar da eklendi.
Türkiye’de sayısı 2 milyonu aşan esnaf, kısıtlamalarla zora girerken destek talepleri de artıyor. VOA Türkçe’ye açıklamada bulunan İzmir Kahveciler Odası Başkanı İsmail Hakkı Kırdı, “Esnaf kara kara düşünüyor. ‘Nasıl geçineceğiz? Nasıl kira vereceğiz?’ diyorlar. Mal sahipleri kiralarını istiyor. Tekrar açılacağı da yok. Devletin bize destek olması gerekiyor. Kapalı olan esnafımız kirasını, elektriğini, suyunu, geçimini sağlayamıyor. Bugüne kadar devletimize vergi, sigorta, muhtasar ödedik. Devletimize sahip çıkmış insanlarız. Biz de şu anda destek bekliyoruz” dedi.
“Kahvelerin yeniden açılmasının da bir faydası olmadı”
Birçok işletme gibi kahvehanelerin kepengi de ilk kez inmiyor. Salgının başladığı Mart ayında kapanan kahvehanelerin, normalleşme süreciyle birlikte Haziran ayında tekrar açılmasının işlerini eski haline döndürmediğini ifade eden Kırdı “Kahvehanelerde oyun oynanması yasaklandı. Bu yüzden açılmasının da hiçbir faydası olmadı esnafımıza. Kahvehanelere gelen insanlar oyun oynamak için geliyor. Bundan dolayı kahvehaneler iş yapamadı. Kirasını, elektriğini, suyunu, vergisini ödeyemedi. 30-40 tane çayla koca kahvehanenin masraflarını görmek mümkün değil” diye konuştu.
Hükümet, Mart ayında uygulamaya koyduğu kısıtlamalarda, esnafa yönelik bazı ekonomik önlemler de almıştı. Bu önlemler kapsamında, kamu bankalarının 6 ay ödemesiz, 25 bin liraya kadar verdiği düşük faizli krediden esnafın faydalandığını söyleyen Kırdı “Bu kredilerin günü geldi, hatta geçti. Şu anda dükkanlar kapalı. Bu aldığımız krediyi de ödememiz mümkün değil. Biz hibe desteği verilmesini istiyoruz. 2021 yılının sonuna kadar devletin bizden vergi ve sigorta primi almamasını istiyoruz. Bugüne kadar ödeyemediğimiz kısmının da kaldırılmasını istiyoruz. İşimizi ve borçlarımızı ancak 2021 yılı sonuna kadar toparlayabiliriz” dedi. Hükümetin Mart ayında açıkladığı ekonomik önlemler arasında, işyerleri kapanan sektörlerde devlete ödenecek vergilerin ve SGK primlerinin ertelenmesi de bulunuyordu.
Ticaret Bakanı Pekcan'dan destek sözü
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, 25 Kasım’da yaptığı açıklamada, esnafa destekle ilgili yeni bir çalışma başlattıklarını söyleyerek kira, elektrik, su, doğal gaz ödemeleri karşılığında belirlenecek miktarda hibe ödeme yardımında bulunulması için Hazine ve Maliye Bakanlığı'na talepte bulunduklarını kaydetmişti. Kırdı “Faturalar hiç durmadı zaten, devamlı kesiliyor. Kapalı kaldığımız önceki dönemde devlet, bizden üç ay boyunca belediyelerin çöp vergisi, katı atık bedeli gibi paraları da almayacağını belirtmişti. Kapalı olduğumuz dönemde 50 lira gelen su faturasından dahi 300-400 lira katı atık bedeli alınıyor. Bu esnafımızın belini bükmüştür. En küçük esnaf 150 liradan aşağı katı atık bedeli ödemiyor” dedi.
Salgın kısıtlamalarından en fazla etkilenen işyerleri arasında restoran ve kafeler de var. Kısıtlamalar kapsamında tamamen kapanmayan restoran, pastane, kafe, kafeterya gibi yeme içme yerleri, 10:00 ve 20:00 saatleri arasında sadece paket servis hizmeti verecek şekilde açık kalabiliyor. Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu Cumartesi ve Pazar günleriyse, yalnızca bu saatler arasında paket servis hizmeti sunmak üzere açık kalmaya devam edecekler.
“Bazı restoranlar 50 bin liralık kirayla karşı karşıya”
Kısıtlamalar sürerken esnafı en çok zorlayan ise dükkan kiraları oluyor. VOA Türkçe’ye konuşan Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice, lüks semtlerdeki restoranların 50 bin liraya varan kiraların ödenmesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Yenice “İzmir Kordon’da 50 bin lira kira ödeyen bir insana, 25 bin lira kredi verilmesinin ne faydası olabilir? Bizim istediğimiz kredilerle güncel sorunlarımızın ötelenmesi değil. Öncelikle yüksek kira giderlerimize devletin arabuluculuk yapmasını istiyoruz. Kira giderlerinin bir kısmı devlet tarafından karşılanabilir; kiralar yarı yarıya düşürülebilir; kapalı olduğumuz aylar ileriye ötelenebilir; tekrar açılacağımız ayların içine bölünebilir. Bu çözüm önerileri üretilebilir. Geçen sefer yapıldığı gibi mahkemelerdeki icra işlemlerinin de durdurulması gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) açıkladığı verilere göre, Mart ayında başlayan kısıtlamalarda, Ocak-Nisan ayları arasında lokanta ve seyyar yemek hizmeti faaliyetlerinde, kapanan şirket sayısında artış yaşanmıştı. 2019’un ilk dört ayında 322 işletme kapanırken 2020’de aynı dönemde kapanan işletme sayısı 415’e çıktı. Bunun 117’si sadece Nisan ayında kapanan işletmelerden oluştu. 2019’un Nisan ayındaysa bu alanda kapanan işletme sayısı, 55’ti.
Bu süreçte büyük maddi zarara uğradıklarını söyleyen Yenice “96 gün dükkanlarımız kapalı kaldı. 96 günlük süreye çok hazırlıksız yakalanmıştık. Mekanların açılmasıyla süreç tam kör topal kendini idare ederken yeniden paket servisine dönülmesi bizleri hiç mutlu etmedi. Belli bir iş hacmine sahip, yüksek kiralar ödeyen, yüzlerce insan çalıştıran işletmeleri göz önünde bulundurursanız paket servisle bu işin altından kalkılması mantık dışı. Sulu yemek lokantalarımız, içkili restoranlarımız son derece geniş bir kitleyi temsil ederken, yalnızca ‘fast food’a yönelik olarak paket servis anlayışı bizim sektörümüzün tamamını ilgilendirmediği için şu anda çok ciddi sıkıntılar içindeyiz” dedi.
Kısıtlamalar başladığından bu yana gelirlerini kaybettiklerini kaydeden Yenice “Ben dün 10 personelimin 8 bin 900 liralık SGK primini ödedim. Kimse de bana ‘Bu ayki SGK primini ödeme, gelecek yılların içinde diğer taksitlerine bölelim’ demedi. SGK primlerinin daha ileriki yıllarda faizsiz olarak alınması gerekiyor. Dün ben prim borcumu ödemeseydim, devlet bu borca faiz tahakkuk ettirecekti. Faizler de az buz değil” sözlerini kullandı.
Kısa çalışma ödeneğine başvurular yeniden başladı
Lokantalarda kısa çalışma ödeneği sayesinde çalışan personel sayısının da azaltıldığını söyleyen Yenice “Bizim sektörümüzdeki insanlar kalifiye, usta, yetişmiş insanlardır. Onları kaybedemeyiz. İlk kapatma sürecinde birçok insan başka iş kollarına gitti. Başka yerlerde çare arandı. Gurbetten gelenler memleketine döndü. Dolayısıyla işyerlerinde, yeniden bir yapılanma söz konusu oldu. 1 Haziran sonrasında da aldığımız işçilerimiz var. En azından asgari ücret vergi dışı tutulmalı” dedi.
Diğer yandan kısa çalışma ödeneği için daha önce 30 Haziran olarak belirlenen son başvuru tarihi de 31 Aralık 2020’ye kadar uzatıldı. Böylece Haziran ayında normalleşmenin başlamasıyla birlikte durdurulan kısa çalışma ödeneği başvuruları yeniden başladı. Bugüne kadar 21 milyar 781 milyon liralık ödeme gerçekleştirilen kısa çalışma ödeneği, 3 milyon 581 bin 156 işçinin salgındaki geçim kaynağı oldu.
Kısıtlama kararları verilirken devlet tarafından muhatap alınmak istediklerini söyleyen Yenice “Biz kamu niteliğinde kuruluşlarız. Ama kamu bu kararları alırken bize hiç danışmıyor. Biz televizyonların karşısına geçip, alınan kararları halkla birlikte öğreniyoruz. Restoranlar, lokantalar kapansın diye bir uğraş içerisinde herkes. Birlikte çözüm getirelim. Yüz binlerce insan sektörün nefes alabileceği bir çözüm bekliyor” dedi.
“İçkili eğlence mekanları Mart ayından beri kapalı”
Medyada da sektör hakkında olumsuz algı oluştuğunu ifade eden Yenice “İstanbul’da 40 kişi bulunan içkili bir mekanın yasak olmasına karşın eğlence yapması üzerine polis ihbar alıp basmış. Bunun gibi kötü örnekler bizi toplumun karşısında açık bir pozisyona düşürüyor. Ama bunlar sektör için bir ölçü değil. Yüzbinlerce insanın çalıştığı sektör, böyle bir iki kötü örnek yüzünden olumsuz algılanıyor” dedi. Bar, diskotek, gece kulübü ve pavyon gibi eğlence mekanlarının Mart ayından bu yana hiç açılmadığını hatırlatan Yenice, bu işletmelerin çok ciddi ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu sözlerine ekledi.
Kapatılan işletmeler normalleşme sürecinde yeniden açılırken, içkili eğlence mekanlarıyla ilgili kararın değişmemesini hükümetin alkole yönelik olumsuz tavrının yasaklara yansıması olarak görenler de var. Hükümet son olarak, en kalabalık esnaf grubunu oluşturan bakkal, bayi ve büfeleri de bu yönden etkileyen bir karar almıştı. Buna göre alkol satışı yapılan tekel bayilerinin saat 20:00’den sonra açık kalması yasakken bakkallar için böyle bir kısıtlama söz konusu değil.
“Alkol satan, satmayan ayrımı yapılıyor”
İzmir Bakkallar ve Bayiler Odası yaptığı açıklamada kararı şöyle eleştirdi: “Bir sokakta yan yana iki bakkal esnafı var; biri alkol sattığı için kapalı, diğeri alkol satmadığı için açık kalıyor. Bir meslek, iki ayrı uygulama. Bu kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Esnafımız haklı olarak sitem etmektedir. COVID-19 salgını döneminde, hijyen koşullarına en çok riayet eden, bir veya en fazla iki kişinin girebildiği bakkal esnafımızın, alkol satan veya satmayan diye kendi mesleği içinde ayrımının olması, salgının mesafe ve hijyen kuralına uymamaktan değil, alkol satışından artış gösterdiği kanısı yaratmaktadır”.
Açıklamada, ayrım yapılmaksızın tekel bayilerinin de bakkallar gibi İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatları’nda yazan veya ilçelerde belirlenmiş olan saatlerde açık kalması, kısıtlama kararında yer alan “market” ifadesinin ise yalnızca zincir ve ulusal marketleri kapsayacak şekilde değiştirilmesi talep edildi.