Türkiye’de Corona virüsü salgınında ikinci dalga hızla yayılırken açıklanan yasaklar muhalefet tarafından yeterli görülmüyor ve ekonomik sıkıntı yaşayacak vatandaşlara destek verilmemesi eleştiriliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki hafta önce ilan ettiği yasaklamalarla Türkiye’nin Corona virüsü salgınında normalleşme dönemi resmen sona erdi ve ikinci dalga kabul edildi. Temmuz ayından bugüne vaka sayısını açıklamayan, sadece tedavi altındaki hasta sayısını kamuoyuyla paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, beş gün önce 28 bin 351 rakamıyla vaka sayısını duyurduğu salgın tablosu her gün ağırlaşıyor. Erdoğan’ın dün paylaştığı yeni yasaklamalar ise özellikle emekçi kesimler açısından “eve kapanma” olmadığı için bulaşma hızını yavaşlatmada yetersiz görülüyor. Muhalefet 14 gün süreyle tüm Türkiye’nin evlerde kalmasıyla bulaşmayı yavaşlatma çağrısını yineliyor ve Erdoğan’ın yasaklardan dolayı işsizlik, ücretsiz izin gibi sorunlarla karşı karşıya kalacak kesim için herhangi bir destek paketi açıklamamasına tepki gösteriyor.
Kılıçdaroğlu: “Salgın yönetiminde Avrupa’nın en kötü yönetilen ülkesiyiz”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kapanacak işyerleri nedeniyle 2 milyon 100 kişi gelir elde edemeyecek” diyerek bu işyerleri için hiçbir önlem alınmadığını bildirdi. Esnafı salgın döneminde koruyacak hiçbir adım atılmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Beş maskeyi dağıtamayanlar bizim belediyelerin yapmak istediği yardımlara set çektiler. Aş evleri için toplanan paralara bile el koydular. Devlet, esnafın dükkanını kapatıyorsa gelirini de sağlamalıdır” dedi.
Kılıçdaroğlu, esnafa da seslenerek “Salgın yönetiminde Avrupa’nın en kötü yönetilen ülkesiyiz. Dün kabine toplantısı yaptılar. Sayın Erdoğan çıktı anlattı, 2 dakika ayırdı. Salgınla ilgili önlemler tamam, ekonomi ile ilgili önlemlerle ilgili tek satır yok. ‘Dükkanı kapat’ diyorsun, ‘Herşeyi kapat’ diyorsun peki, bu adam nasıl geçinecek? Bununla ilgili tek bir cümle kurulmadı. Dün 3-4 saat oturup konuşacaklar, salgını nasıl engelleriz diye konuşacaklar, sokağa çıkma yasağı ilan edecekler ama ekonomi ile ilgili tek cümle kurmadılar. Esnaf kardeşlerimin önüne sandık gelecek. Demokratik yollarla bunlara ders vermek senin boynunun borcudur” dedi.
Salgın başladığında hükümeti eleştirmek yerine çözümler önerdiklerini ancak bu önerilerin yüzde 99’nun uygulanmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Pandemi süreci iyi yönetilemedi. Nasıl bir anlayıştır? Uçağa binmeyi yasaklıyorsunuz, uçak biletinde KDV’yi yüzde 1’e indiriyorsunuz. Bu kadar akıl dışı uygulamalar...13 bin 746 vatandaşımız resmi rakamlara göre hayatını kaybetti. Gerçek rakamlar bunun çok üzerinde. Belediyeler defin işlemlerini yapıyorlar. Doktorlar sahada çalışıyor. Topluyorsunuz, rakam çok daha yüksek çıkıyor. Hükümetseniz ve toplumda bir saygınlığınız olsun istiyorsanız gerçek rakamları açıklamanız lazım. Ya da hiç rakam açıklamazsınız, ona da saygı gösteririz. Türkiye’nin rakamlarına kimse inanmıyor. Türkiye’yi bu hale niye düşürüyorsunuz? Başta TTB açıklama yaptı rakamlar doğru değil diye. TTB’yi terörist ilan ettiler. Bir kişinin hastalığını kim bilir? Kaymakam mı, vali mi bilir? Hayır, doktor bilir. ‘Vay efendim, sen bunu niye söylersin?’ Ana ilke neydi? Ana ilke salgının büyümesini engellemektir. Vatandaşına saygı duyuyorsan salgınla ilgili her şeyi yapmalısın. Bu yapılmadı” tepkisini gösterdi.
Akşener: “Halen siyasi kavga peşindesin bıkmadın mı Erdoğan?”
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye’de hızla artan vaka sayısına dikkat çekerek, “Aylarca, vaka sayılarını saklayıp, sadece hasta sayılarını açıklayarak, herkesi kandırabileceklerini sandılar. O da olmadı. Sadece kendilerini kandırdılar. Memlekette pandemi başını alıp, dünyada üçüncü sıraya çıkınca, bu sefer dönüp dünyayı işaret edip, dediler ki, ‘Bakın her yerde tablo vahim.’ Sayın Erdoğan; aylardır, ‘Çok iyi durumdayız. Zaten şehir hastanelerimiz var’ diye, caka satarken iyiydi de, dünyadaki duruma işaret etmek, şimdi milletimiz virüsten kırılırken mi aklına geldi? Ayıptır, günahtır. 83 milyonun vebalini taşıyorsunuz. Ama daha bunun ağırlığını bile kavrayamıyorsunuz. Evet, dünyada durumu kötü olan ülkeler var. Ama, ikinci dalgaya karşı, kendini koruyabilmiş ülkeler de var. Sizin işiniz, kötü olan ülkeleri göstermek değil, Türkiye’yi durumu iyi olan ülkeler arasına sokmaktı. Ama söz konusu olan vatandaşlarımızın canıyken bile; siyaset iletişimiyle, algı yönetimiyle, propagandayla sorumluluktan kaçabileceğinizi sandınız. Canı yanan milletimizin, yaşadığı gerçek ortadayken, yalanların yatsıya kadar süreceğini, gerçeğin kapımızı çalacağını görmediniz. Artık yüzlerinizde, milletine yalan söylemiş bir iktidarın, kapkara lekesi var. İlk seçimde milletimizin karşısına bu lekeyle çıkmak zorunda kalacaksınız” diye konuştu.
Salgından dolayı Bilim Kurulu ve vatandaşları suçlu gösterme yaklaşımı sergilendiğini belirten Akşener, 14 günlük eve kapanma kararı alınması çağrısında bulunarak “Milletvekillerimiz, ‘Türkiye’ye getirilecek aşılar, tüm vatandaşlarımıza ücretsiz yapılsın’ önerisi yaptı, Cumhur İttifakı’nın oylarıyla reddedildi. İktidarın vekilleri reddetti ama, Sayın Erdoğan dün akşam çıkıp, ‘Aşılar ücretsiz yapılacak’ dedi. Güler misin, ağlar mısın? Milletvekillerimiz dedi ki; ‘Pandemi nedeniyle işyerini kapatmak zorunda kalan işletmelere, 2021 yılı bütçesinde ödenek konulmadı. Esnafımıza 6 ay süreyle, aylık 2 bin lira destek ödemesi yapılsın.’ Esnafımızı ferahlatmak için yaptığımız bu öneri, Cumhur İttifakı’nın oylarıyla reddedildi. Peki, dün akşam bu konularda tek bir söz duyan oldu mu? Yok. Siyasi ranta gelince, topa giren Sayın Erdoğan, esnafa gelince ıslık çalmayı tercih etti. Oysa, Türkiye Cumhuriyeti devleti, milletine ücretsiz aşı yapabilecek bir devlettir. Oysa, Türkiye Cumhuriyeti, zordaki esnafına, aylık 2 bin lira destek verebilecek bir ülkedir. Ama maalesef Türkiye’yi yöneten bu iktidar, milletimizi önemsemiyor, esnafımızı önemsemiyor.
Millet namına iyi olan ne varsa, küçük ortağıyla birlikte, parmak kaldırıp engel oluyorlar.
Tek dertleri var, o da koltukları… Bilim insanları en az 14 günlük kapanma diye ısrar ediyor. Sayın Erdoğan’ın umurunda değil. Millet canının derdinde, ülkenin birliğinin sembolü olması gereken Cumhurbaşkanı, hala siyasi kavga peşinde. Bıkmadın mı Sayın Erdoğan?” diye seslendi.
Babacan: “Meslek hastalığı meselesinde para yetmez düşüncesi ağır basıyor”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da, hükümete seslenerek, muhalefet partileri ve sağlık meslek örgütleri dahil herkesin Türkiye’nin iyiliğini istediğini söyledi. Babacan, “Herkese ‘Dostum musun, düşmanım mısın?’ diye bakmayın. Bu ülke hepimizin. Gelin sorunun çözümü için beraberce omuz omuza verip çalışalım. İşin ekonomik tarafına baktığımızda; pandemi dönemine zaten son derece zayıf, rezervleri tüketilmiş, hazinenin imkanları tüketilmiş, yedek akçeleri bitirilmiş bir ülke olarak girdik. Bu nedenle hükümet doğrudan destek konusunda da çok yetersiz kaldı. Esnafımıza, küçük işletmelere doğrudan destek gerekiyordu. Sağlık çalışanlarımızın her türlü ihtiyacının karşılanması gerekiyordu. Pandeminin sağlık çalışanları açısından özellikle bir meslek hastalığı kabul edilmesiyle ilgili hala tereddütler var. Niye? Paramız yeter mi yetmez mi düşüncesi ağır basıyor” dedi.
Esnaf başta olmak üzere salgından etkilenen kesimlere yönelik önerilere kulak verilmesi gerektiğini işaret eden Babacan, “Krizin etkileri azalıncaya kadar vergi ve diğer kamusal yüklerde muafiyet, indirim ve erteleme yapılmalıdır. Elektrik, su, doğalgaz gibi ödemeler ertelenmelidir. Tüm bunları 17 Mart’ta dedik. Dağıtım şirketlerinin finansman yükü bankalar tarafından karşılanmalıdır. Elektrik parasını almayınca kim finanse edecek? Bankalar bunu yüklenir. Aklın yolu bir. Ama ortak akıl arayışı olmayınca sorunlar sadece büyüyor” ifadesini kullandı.
Erdoğan’ın dün açıklamasında muhalefete yönelik suçlamalara ağırlık vermesini değerlendiren Babacan, “Sıkışmışlık ve karar alamazlık var. Her sıkışmada olduğu gibi neyi görüyoruz? Biz kötü yönettik diyemeyeceklerine göre suçlu lazım! Daha dün ‘Bu ülkenin ekmeğini yiyip vatanına düşmanlık besleyen, havasını soluyup ezanından bayrağından nefret eden…’ diye ifadeler kullanıldı. Böyle bir şey olabilir mi? Vatandaşı ikiye ayırıyorsunuz, karşı cephe ilan ediyorsunuz. Yönetenler kendileri değilmiş gibi muhalefeti suçluyorsunuz. Bir pandemi taraflı bir şekilde yönetilemez” diye konuştu.
Babacan, bugün Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB) Merkez Konseyi Başkanı Atilla S. Ataç, Türk Eczacıları Birliği (TEB) Merkez Konseyi Başkanı Erdoğan Çolak, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜMRADDER) Genel Başkan Yardımcısı Ali İpekli, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım ve Türk Hemşireler Derneği (THD) Genel Başkanı Sevilay Şenol katılımıyla yapılan toplantıda son durumu değerlendirdi.