WASHINGTON —
Ukrayna’daki gelişmeler, Amerika ve Avrupa’yı olduğu gibi, Ukrayna’ya komşu ülkeleri de kaygılandırıyor. Kırım konusu çatışmaya yol açar mı? Rusya’nın tavrı başka sorunlar getirebilir mi? Bu soruları Amerika’nın Sesi Azerice Yayın Bölümü Müdürü Asgar Asgarov yanıtladı. Asgarov’la Hülya Polat konuştu.
Hülya Polat: Kırım’da Rusya yanlısı asker yığınağının büyümesi, Ukrayna’nın komşuları ve eski Sovyet cumhuriyetlerinde kaygıya yolaçtı. Azerbaycan da bunlardan biri. Eski Sovyet cumhuriyetleri kaygılanmakta haklı mı ve neden?
Asgar Asgarov: “İmparatorluk dönemlerinin bir kuralı vardır: Böl ve Yönet. Ülkeleri işgal edip kolonileştirmenin, istikrarı bozup zayıflatmaktan daha kolay olduğuna inanılır. Azerbaycan’da birçok kişi, Rusya’nın Dağlık-Karabağ sorununda hem gerginlikleri körüklemek, hem de Azerbaycan’ı istikrarsızlaştırmak ve zayıflatmak amacıyla karşı tarafa yardım ederek başrol oynadığına inanıyor. Rusya 2008’de Gürcistan’a müdahale ettiği zaman Azeriler’in çoğu, Rusya’nın aynı gerekçelerle ilerde Azerbaycan’ı da işgal edeceğinden korktu. Şimdi aynı şey Ukrayna’da yaşanıyor, bu da kaygıları arttırdı. Bu durum, bence eski Sovyet cumhuriyetlerinin en büyük korkularını gerçeğe dönüştürüyor. Üstelik sözkonusu olan sadece Azerbaycan değil. Baltık cumhuriyetleri, Kazakistan ve Rus nüfusun yoğun olduğu diğer Orta Asya cumhuriyetleri de kaygı duymakta haklı.”
Hülya Polat: Tarihe bakarsak, Putin’in politikaları daha önceki Rus liderlerin politikalarıyla örtüşüyor mu? Aynı zamanda tarihçisiniz, sizce Putin kendisinden önceki politikaları mı devam ettiriyor?
Asgar Asgarov: “1853 yılında Rusya, Kırım Yarımadası’ndaki Ortodoks Ruslar’ı koruma bahanesiyle Osmanlı İmparatorluğu ve müttefikleri İngiltere ve Fransa’ya karşı savaş açtı. Üç yıl süren savaşta Rusya yenildi, ancak daha sonra bölgeyi ele geçirmeyi başardı. Stalin döneminde Kırım Türkleri yarımadadan sürüldü. İşin ilginç yanı, 1954’te Kruçev Ukrayna’nın Rus imparatorluğu tarafından işgalinin 300’üncü yıldönümünde Kırım’ı Ukrayna’ya hediye etti. Şimdi de Putin Kırım’ı geri almaya çalışıyor. Fransızlar’ın bir deyimi vardır. Değişiklik çoğaldıkça herşey aynı kalır derler. Bu açıdan Rusya’nın politikaları aynı. Hala başka ülkeleri hiçe sayarak sınırlarını genişletmek için kuvvet kullanmaktan kaçınmıyor. Elbette içinde bulunduğumuz yüzyılın koşulları farklı. Farklı bir dünyada yaşıyoruz. Birleşmiş Milletler var, toprak bütünlüğü çok önem verilen bir konu. Bu yeni düzeni kurmak için iki dünya savaşı yaşadığımızı unutmamalıyız.”
Hülya Polat: Kırım’daki durum, Ukrayna krizini daha da karmaşık hale getiriyor. Bundan sonra neler olabilir sizce?
Asgar Asgarov: “Bu konu yüzünden üçüncü bir dünya savaşı yaşayacağımızı sanmam. Rusya artık en büyük askeri güç değil, ayrıca nükleer çağda yaşıyoruz, bu da doğal bir denge sağlıyor.Ancak Rusya’nın davranışları, dünyadaki başka oyunucuların tutumlarını etkileyebilir ve bu hassas güç dengelerinin bozulabileceği bir domino etkisi oluşturabilir. Rusya’nın Kırım’ı yutmasının kolay olacağına inanmıyorum. Bedellerine katlanmak zorunda kalır. Bence Batı kamuoyu Putin’e karşı çok örgütlü ve Rusya’nın saldırgan tavrının bedelini ödemesini sağlamak için her türlü önlemi alacaktır.”
Hülya Polat: Kırım’da Rusya yanlısı asker yığınağının büyümesi, Ukrayna’nın komşuları ve eski Sovyet cumhuriyetlerinde kaygıya yolaçtı. Azerbaycan da bunlardan biri. Eski Sovyet cumhuriyetleri kaygılanmakta haklı mı ve neden?
Asgar Asgarov: “İmparatorluk dönemlerinin bir kuralı vardır: Böl ve Yönet. Ülkeleri işgal edip kolonileştirmenin, istikrarı bozup zayıflatmaktan daha kolay olduğuna inanılır. Azerbaycan’da birçok kişi, Rusya’nın Dağlık-Karabağ sorununda hem gerginlikleri körüklemek, hem de Azerbaycan’ı istikrarsızlaştırmak ve zayıflatmak amacıyla karşı tarafa yardım ederek başrol oynadığına inanıyor. Rusya 2008’de Gürcistan’a müdahale ettiği zaman Azeriler’in çoğu, Rusya’nın aynı gerekçelerle ilerde Azerbaycan’ı da işgal edeceğinden korktu. Şimdi aynı şey Ukrayna’da yaşanıyor, bu da kaygıları arttırdı. Bu durum, bence eski Sovyet cumhuriyetlerinin en büyük korkularını gerçeğe dönüştürüyor. Üstelik sözkonusu olan sadece Azerbaycan değil. Baltık cumhuriyetleri, Kazakistan ve Rus nüfusun yoğun olduğu diğer Orta Asya cumhuriyetleri de kaygı duymakta haklı.”
Hülya Polat: Tarihe bakarsak, Putin’in politikaları daha önceki Rus liderlerin politikalarıyla örtüşüyor mu? Aynı zamanda tarihçisiniz, sizce Putin kendisinden önceki politikaları mı devam ettiriyor?
Asgar Asgarov: “1853 yılında Rusya, Kırım Yarımadası’ndaki Ortodoks Ruslar’ı koruma bahanesiyle Osmanlı İmparatorluğu ve müttefikleri İngiltere ve Fransa’ya karşı savaş açtı. Üç yıl süren savaşta Rusya yenildi, ancak daha sonra bölgeyi ele geçirmeyi başardı. Stalin döneminde Kırım Türkleri yarımadadan sürüldü. İşin ilginç yanı, 1954’te Kruçev Ukrayna’nın Rus imparatorluğu tarafından işgalinin 300’üncü yıldönümünde Kırım’ı Ukrayna’ya hediye etti. Şimdi de Putin Kırım’ı geri almaya çalışıyor. Fransızlar’ın bir deyimi vardır. Değişiklik çoğaldıkça herşey aynı kalır derler. Bu açıdan Rusya’nın politikaları aynı. Hala başka ülkeleri hiçe sayarak sınırlarını genişletmek için kuvvet kullanmaktan kaçınmıyor. Elbette içinde bulunduğumuz yüzyılın koşulları farklı. Farklı bir dünyada yaşıyoruz. Birleşmiş Milletler var, toprak bütünlüğü çok önem verilen bir konu. Bu yeni düzeni kurmak için iki dünya savaşı yaşadığımızı unutmamalıyız.”
Hülya Polat: Kırım’daki durum, Ukrayna krizini daha da karmaşık hale getiriyor. Bundan sonra neler olabilir sizce?
Asgar Asgarov: “Bu konu yüzünden üçüncü bir dünya savaşı yaşayacağımızı sanmam. Rusya artık en büyük askeri güç değil, ayrıca nükleer çağda yaşıyoruz, bu da doğal bir denge sağlıyor.Ancak Rusya’nın davranışları, dünyadaki başka oyunucuların tutumlarını etkileyebilir ve bu hassas güç dengelerinin bozulabileceği bir domino etkisi oluşturabilir. Rusya’nın Kırım’ı yutmasının kolay olacağına inanmıyorum. Bedellerine katlanmak zorunda kalır. Bence Batı kamuoyu Putin’e karşı çok örgütlü ve Rusya’nın saldırgan tavrının bedelini ödemesini sağlamak için her türlü önlemi alacaktır.”