Rusya’nın iki yıl önce Kırım Yarımadası’nı ilhak etmesinden bu yana bölgedeki Tatar nüfusun durumunun iyiden iyiye kötüleşmesi, insan hakları çevrelerinin kaygılarını arttırıyor.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliği sözcüsü Rupert Colville, Nisan 2014’ten bu yana Kırım Tatarları’nın rastgele aramalara maruz kaldığı, kitaplarına el konduğu ve tutuklandıklarını bildirdi. Colville, uluslararası toplum tarafından tanınmayan, ancak bölgede yönetimi ellerinde tutan Rus yetkililerin Kırım’daki insan hakları ihlallerini göz adı ettiğinin de altını çizdi.
BM’ye ait İnsan Hakları Konseyi, son iki yıldır çok sayıda Kırım Tatarı’nın kötü muameleye maruz kaldığını ve Kırım Tatar Meclisi üyelerinin gözdağı ve tacize uğradığını yıldır belgeliyor.
Konsey geçen ay çoğu Kırım Tatarı 35 kişinin rastgele polis tarafından götürüldüğünü, serbest bırakılmadan önce de aşırı görüşlü bir örgüt üyesiymişçesine sorgulandıklarını bildiriyor.
BM İnsan Hakları Konseyi ayrıca Kırım’daki Moskova destekli yetkilileri, ifade özgürlüğünü kısıtlamakla ve Kırım Tatarları’na ait medya kuruluşlarını kapatmakla suçluyor. Ayrıca Amerika’nın Sesi’nin kardeş yayıncılarından Hür Avrupa/Azatlık Radyosu’nun Kırım haberleri içeren web sitesine erişim de engellendi.
Tarih tekerrür mü ediyor?
Kırım Tatarları’nın maruz kaldığı bu muamele, atalarının 1944’te Stalin döneminde yaşadığı toplu tehcirden farksız. 72 yıl önce bugün 200 bin Tatar Türkü, Kırım’dan toplu halde sürülmüştü.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Rupert Colville, özellikle 50 yıl yaşadıkları sürgünün ardından tekrar toparlanmaya çalışan Kırım Tatar toplumunun bugün yaşadıklarının, durumu daha da üzücü hale getirdiğini vurguluyor.
“Bu tarihi adaletsizliği düzeltme yönünde büyük bir çaba gösterildi” diyen Colville, tarihin bu kadar acı bir şekilde tekrarlamasının son derece üzücü olduğuna dikkati çekiyor.
Diktatör Jozef Stalin’in iktidarında, 1936 ve 1952 yılları arasında Sovyetler Birliği içinde toplam 3 milyon kişi yerlerinden edildi. En az sekiz ulus topyekun bir şekilde anayurtlarından sürüldü.
O dönem “hain ve Nazi işbirlikçileri” olmakla suçlanan 200 bin Tatar da aynı toplu ulusal sürgüne maruz kaldı. Kırım’daki Tatarların tamamı, iki gün içinde ülkelerinden sürüldü, çoğu sığır katarlarında Orta Asya’ya nakledildi. Colville, binlerce Tatar’ın yollarda can verdiğini, cesetlerin Orta Asya topraklarına atılıp terk edildiğini söylüyor.
Vatansız sürgünler
Tatarlar’ın çoğu Özbekistan’a sürüldü. Vatandaşlık hakları da ellerinden alındı.
Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü, dünya genelinde vatansız 10 milyon kişi bulunduğunu tahmin ediyor. Örgüt sözcüsü William Spindler bu kişilerin kendi isteklerinin dışında vatansız bırakıldığını söylüyor.
Spindler, “Vatansız kalınca çıkarlarınıza sahip çıkacak, haklarınızı koruyacak bir devlet yok” diyor. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Spindler, vatansız kişilerin belgeleri olmadığını, çocuklarını okula gönderemediğini, resmi yollardan evlenemediğini, çalışma ve seyahat belgelerine sahip olmadığını belirtiyor. BM Mülteci Örgütü sözcüsü, “Bizim önemsemediğimiz oy verme gibi siyasi haklar dahi vatansız insanlar için imkansız. Bir devletiniz, ülkeniz, ‘vatanım’ diyebileceğiniz bir şeye sahip olamıyorsunuz” diye konuşuyor.
Bu da sözcüye göre milyonlarca kişiyi çıkmazda bırakan bir durum.
Çıkmaza dönmek
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından birkaç yıl sonra, 1999’da Ukrayna hükümeti Tatarlar’ın anayurtları Kırım’a dönmesine izin verdi. BM Mülteci Örgütü’nün, diğer örgütlerin ve siyasi liderlerin yardımıyla Kırım Tatarları Ukrayna vatandaşlığına geçirildi.
BM İnsan Hakları Komiserliği sözcüsü Rupert Colville, şimdi Kırım Tatarları’nın yeni Rus idaresi altında durumlarının yeniden kötüleşmesinden korktuğunu söylüyor.
Kırım’daki Tatar nüfusun eskisi gibi çıkmazda yaşamasa da benzer durumla yeniden karşılaşıp karşılaşmayacaklarını bilmediğini kaydeden Colville, bu insanların Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan gerginlikle bir ilgileri olmadığını belirtiyor.
Colville, Kırım Tatarlarına yönelik gözaltı ve tutuklamaların devam ettiğine dikkati çekerek, bu insanların oldukça savunmasız bir durumda kaldığının altını çiziyor.
BM İnsan Hakları Komiseri Zeyd Raad el Hüseyin Kırım Tatarlarının durumuyla ilgili Rusya nezdinde girişimlerde bulundu. El Hüseyin Kırım’da oldubitti bir yönetim kuran Rusya Federasyonu’na hem Tatarlar’ın, hem de diğer yerli halkların haklarına saygı duyması çağrısında bulundu. BM yetkilisi ayrıca bu gruplara yönelik ayrımcılık ve tacize de son verilmesini istedi.