25 yaşındaki Houla, çocuğu olmadığı için Irak'taki köyüne geri dönebileceğini düşünüyordu. IŞİD militanlarının çocukları, yaşları ne kadar küçük olursa olsun köyde kabul görmüyor. Bir militanın dul eşi olan Houla, çocuğu olmamasına rağmen köyüne döndüğünde ailesini tehlikeye atabileceğini düşünüyor.
”Köye dönersem aileme saldıracaklar” diyor.
Houla bu nedenle evine geri dönmek yerine Irak'ta çölde kurulu kamplardan birinde bir çadırda yaşıyor. Savaşın bir aydan uzun süre önce resmen bittiğinin açıklanmasına rağmen kampa çok sayıda aile gelmeye devam ediyor.
Son yıllarda öldürülen ya da ele geçirilen Iraklı IŞİD militanlarının sayısı, on binleri buluyor. Bu militanların ailelerinin çoğu, kendileri de IŞİD mağduru olan akrabalarından ve komşularından tecrit edilmiş bir şekilde kamplarda yaşıyor.
Musul'un yaklaşık 60 kilometre güneyindeki bir kampta çalışan Ziyad Halad, IŞİD militanlarının ailelerinin intikam için peşlerinde koşanlardan kaçmak için kampa sığındıklarını söylüyor.
Yetkililer, IŞİD militanlarının ailelerini memleketlerine dönmeye zorlamanın, zaten gergin olan mezhepsel ilişkilerin daha da gerilmesine neden olabileceği uyarısında bulunuyor.
Houla gibi kadınlar, IŞİD militanı eşlerinin işledikleri suçları inkar etmiyor, ancak içinde yaşadıkları muhafazakar toplumda kadınların kiminle evlenecekleri ya da eşlerinin aldıkları kararlara karşı çıkmaları üzerinde hemen hemen hiç söz sahibi olmadıklarını vurguluyor.
Houla'nın eski komşusu 23 yaşındaki üç çocuk annesi Hoda, ”Eşime militanlara katılmamasını söyledim ama beni dinlemedi. Onun öldürüleceğini, bizim de ortada kalacağımızı biliyordum” diyor.
Mezhepsel gerginlikler
Houla, ilk başta toplu katliamlardan, kölelikten, kafa kesme olaylarından, işkenceden, kırbaçlamalardan IŞİD'in sorumlu olduğunu bilmediklerini söylüyor. Ayrıca Houla, Şii Haşdi Şabi örgütünden korktuklarını söylüyor.
Siyasi anlaşmazlıkların körüklediği Sünni-Şii gerginliği, Irak'taki şiddet eylemlerinin ana kaynağı. IŞİD Irak'ta güçlenmeye başladığında bu gerginlikleri daha da kışkırtarak toplumun bazı kesimlerinde sempati topladı. Houla, IŞİD'in kendilerini Haşdi Şabi'nin saldırı düzenleyeceği olasılığıyla korkuttuğunu, bu nedenle IŞİD militanlarının egemenliği altında daha güvende olduklarına inandırıldıklarını söylüyor.
IŞİD, bir yandan Şii aileleri katlederken diğer yandan kontrolu altındaki topraklarda yaşayan nüfusa Haşdi Şabi üyelerinin tecavüzcü ve katil oldukları fikrini aşılıyordu. Bunun sonucu olarak şimdi her iki taraf da intikam peşinde koşuyor. Houla gibilerse hala korku çekiyor.
Houla, ”Eşim Irak askerleriyle savaşırken öldü. Şii askerlerin bize saldıracağını zannettiğimiz için kaçtı” diyor.
İmkansız ikilem
IŞİD sonrası Irak'ta militanların ailelerinin varlığıysa birçok etnik kökenden insanın bir arada yaşadığı, karmaşık Irak toplumunda yeni sorunların ortaya çıkmasına neden oldu. IŞİD'ın öldürdüğü insanların aileleri, hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, militanların eş ve çocuklarının da herhangi bir suç işlememiş olsalar bile IŞİD ideolojisine bağlı olduklarına inanıyor.
Houla ve Hoda'nın yaşadığı kampta kalan 18 yaşındaki Safa, IŞİD'in okullarından birine gitmiş. Safa, ”Akla yatan bazı şeyler vardı” diyor.
Safa ve ailesi, IŞİD militanı babasının tutuklanmasından sonra örgütün kalelerinden biri olan Tel Afer'den kaçmış. Safa, ”IŞİD, sigara içmenin günah olduğunu söylüyordu. Sigara içmek günahtır, sağlığınızı bozar, bu Kuran'da da yazıyor” diyor.
Ancak Safa, IŞİD'in aşırı sert kıyafet zorunluluklarının ve küçük suçların bile kırbaçla cezalandırılmasının yanlış olduğunu kabul ediyor, hatta ”Hiç kimse din polisinden benden daha çok nefret etmemiştir’ diyor.
Safa, sevecen ve ilerici biri olduğunu söylediği babasını savunuyor. Komşularından Abdülkerim ise konuşulanlara kulak misafiri olunca IŞİD hakkında çok daha fazla kabul gören görüşlerle konuşmanın içine dalıyor.
Safa'nın babasını savunmasına sinirlenen Abdülkerim, ”IŞİD tam kontrolu ele geçirir geçirmez kiliseleri ve hükümet binalarını havaya uçurmaya başladı. Çocukları intihar bombacıları olarak kullandılar” diyor.
Öldürülen ya da ele geçirilen IŞİD militanlarının eşlerinin çoğu, örgüte destek verdiklerini ya da aşırılık yanlısı görüşlere sahip olduklarını yalanlıyor. Ancak üç çocuk annesi Hoda, örgüte destek vermemesinin bir yuva kurma konusunda işine yaramayacağını söylüyor.
Hoda ve ailesi, eşinin militanlık yaptığı günlerde birçok kez yer değiştirmiş. Eşi öldükten sonraysa memleketlerine dönmeye çalışmış. Hoda, memleketine vardığında, köylülerin, üçü de 11 yaşın altında olan çocuklarını da alarak köyü terk etmesini istediğini söylüyor. Hiçbir iş becerisi olmayan dul Hoda, kampa yerleşmenin önündeki tek seçenek olduğunu söylüyor. Öyle görünüyor ki bu kamp, Hoda ve çocuklarının gelecekte de tek evi olacak.
Belki çocuklu kimi kadınların yeniden evlenebileceğini düşünen Hoda, ”Ancak hiç kimse bir IŞİD militanının dul karısıyla evlenmez” diyor.