LONDRA —
Irak’ta bu hafta yaşanan bombalı ve silahlı saldırılar ülkede bu yıl şiddet nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısını 5 bin 500’e taşıdı. Irak’ta akan kan 2008’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.
Bağdat’ın güneyinde harap olmuş bir kahvehanenin hemen önündeki pankartlara buraya yapılan bombalı saldırıda ölen 10 gencin isimleri yazılmış.
Irak’ın birçok yerinde saldırıların hedefi haline gelen kahvehane ve restoranlar kapanıyor.
Bu kafenin eski müdavimleri bir taraftan arkadaşlarının yasını tutuyor bir taraftan normal yaşamlarını özlüyor.
“Biz burada sohbet edip gülerdik. Çiçek gibi güzel gençler aynı anda öldüler. Neden? Suçları neydi?”
Irak’ta pek çok aile bu soruyu soruyor.
Merkezi Londra’da bulunan Chatham House araştırma kurumu uzmanı Haydar el- Khoei şiddetteki artışın 2007’de zirve yapan Sünni-Şii çatışmalarından farklı olduğunu söylüyor: “Şimdiki durum farklı. Saldırıların çoğu El Kaide tarafından düzenleniyor, üstelik hem Sünni hem Şiiler’e karşı yapılıyor.”
El- Khoei Şiiler’in kontrolundki hükümetin tepkisinin ise durumu daha da kötüleştirdiği görüşünde: “El-Kaide Sünniler’in çoğunlukta olduğu bölgelerde etkili. Hükümet karşılık olarak buralarda çok sıkı güvenlik önlemleri alıyor. Bu da Sünniler arasında hükümete karşı duyulan tepkiyi arttırıyor ve belki de El Kaide’yi daha güçlü hale getiriyor.”
Şimdi Kraliyet Birleşik Hizmetleri Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışan, Afganistan ve Irak’taki İngiliz birliklerinin eski kumandanı Albay Richard Kemp, Irak hükümetinin ayrıca stratejik bir hata yaptığını söylüyor: “Birincisi önceleri NATO güçlerine karşı çarpışan, ancak sonradan bizim tarafımıza geçen Sünni Uyanış Konseyleri’ni kullanmaktan vazgeçtiler. Bunlar ayaklanmacılara karşı ellerindeki en iyi silahtı. İkinci olarak da özel kuvvetler ve hava güçlerinin elinden, çok etkili olan Amerikan istihbarat ve saldırı kapasitesini aldılar.”
Haydar el-Khoei Suriye’deki iç savaşın Irak’ın sorunlarını daha da zorlaştırdığını söylüyor: “Savaş cihatçılara sınırlar aşan bazı hayaller aşıladı. Irak ve Suriye’deki El Kaide birleşti. Bu da onlara esneklik ve hareketlilik kazandırdı.”
Irak Başbakanı Nuri el- Maliki geçen hafta Washington’u ziyaret etti ve El Kaide ile mücadelede Amerika’dan destek istedi.
Ancak Albay Kemp, hükümetin ülkenin girdiği siyasi çıkmazın sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini söylüyor: “Başbakan zamanının çoğunu ülkedeki tüm gücü kendi elinde toplamaya çalışmakla harcadı, Sünni ve Kürtler’in merkezi yönetimin gevşetilmesi yolundaki isteklerini reddetti. Ve en önemlisi ekonomik gücü dağıtmayı da reddetti.”
Iraklı milletvekilleri çıkardıkları kanunla gelecek Nisan’da genel seçim kararı aldı. Yetkililer seçimlerin Irak’ın içinde bulunduğu siyasi çıkmazı sona erdireceğini ve ülkenin tekrar mezhepsel bir savaşa sürüklenmesini önleyeceğini umuyor.
Bağdat’ın güneyinde harap olmuş bir kahvehanenin hemen önündeki pankartlara buraya yapılan bombalı saldırıda ölen 10 gencin isimleri yazılmış.
Irak’ın birçok yerinde saldırıların hedefi haline gelen kahvehane ve restoranlar kapanıyor.
Bu kafenin eski müdavimleri bir taraftan arkadaşlarının yasını tutuyor bir taraftan normal yaşamlarını özlüyor.
“Biz burada sohbet edip gülerdik. Çiçek gibi güzel gençler aynı anda öldüler. Neden? Suçları neydi?”
Irak’ta pek çok aile bu soruyu soruyor.
Merkezi Londra’da bulunan Chatham House araştırma kurumu uzmanı Haydar el- Khoei şiddetteki artışın 2007’de zirve yapan Sünni-Şii çatışmalarından farklı olduğunu söylüyor: “Şimdiki durum farklı. Saldırıların çoğu El Kaide tarafından düzenleniyor, üstelik hem Sünni hem Şiiler’e karşı yapılıyor.”
El- Khoei Şiiler’in kontrolundki hükümetin tepkisinin ise durumu daha da kötüleştirdiği görüşünde: “El-Kaide Sünniler’in çoğunlukta olduğu bölgelerde etkili. Hükümet karşılık olarak buralarda çok sıkı güvenlik önlemleri alıyor. Bu da Sünniler arasında hükümete karşı duyulan tepkiyi arttırıyor ve belki de El Kaide’yi daha güçlü hale getiriyor.”
Şimdi Kraliyet Birleşik Hizmetleri Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışan, Afganistan ve Irak’taki İngiliz birliklerinin eski kumandanı Albay Richard Kemp, Irak hükümetinin ayrıca stratejik bir hata yaptığını söylüyor: “Birincisi önceleri NATO güçlerine karşı çarpışan, ancak sonradan bizim tarafımıza geçen Sünni Uyanış Konseyleri’ni kullanmaktan vazgeçtiler. Bunlar ayaklanmacılara karşı ellerindeki en iyi silahtı. İkinci olarak da özel kuvvetler ve hava güçlerinin elinden, çok etkili olan Amerikan istihbarat ve saldırı kapasitesini aldılar.”
Haydar el-Khoei Suriye’deki iç savaşın Irak’ın sorunlarını daha da zorlaştırdığını söylüyor: “Savaş cihatçılara sınırlar aşan bazı hayaller aşıladı. Irak ve Suriye’deki El Kaide birleşti. Bu da onlara esneklik ve hareketlilik kazandırdı.”
Irak Başbakanı Nuri el- Maliki geçen hafta Washington’u ziyaret etti ve El Kaide ile mücadelede Amerika’dan destek istedi.
Ancak Albay Kemp, hükümetin ülkenin girdiği siyasi çıkmazın sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini söylüyor: “Başbakan zamanının çoğunu ülkedeki tüm gücü kendi elinde toplamaya çalışmakla harcadı, Sünni ve Kürtler’in merkezi yönetimin gevşetilmesi yolundaki isteklerini reddetti. Ve en önemlisi ekonomik gücü dağıtmayı da reddetti.”
Iraklı milletvekilleri çıkardıkları kanunla gelecek Nisan’da genel seçim kararı aldı. Yetkililer seçimlerin Irak’ın içinde bulunduğu siyasi çıkmazı sona erdireceğini ve ülkenin tekrar mezhepsel bir savaşa sürüklenmesini önleyeceğini umuyor.