630 milyonu aşan nüfusuyla dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 8’ini oluşturan Latin Amerika ve Karayipler, pandemiye son yıllarda yaşanan ekonomik küçülme, yetersiz sağlık ve sosyal güvenlik sistemleri, istihdam sorunu, düşük alım gücü, sosyal adaletsizlik gibi sorunlar yaşarken yakalandı.
Salgına ve yarattığı sorunlara karşı verilen küresel mücadelenin en zayıf halkası olarak değerlendirilen Latin Amerika pandeminin yarattığı sosyoekonomik tahribattan en fazla etkilenen bölge olarak değerlendiriliyor.
Salgında yaşanan her dört can kaybından biri Latin Amerika’dan
İlk vakanın 26 Şubat’ta Brezilya’da, ilk can kaybının 7 Mart’ta Arjantin’de görüldüğü bölgede kayıt altına alınan verilere göre vaka sayısı 15 milyonu aşarken yaşanan can kaybı ise 500 bine yaklaştı.
Brezilya 190 bini aşan can kaybı ile ABD’den sonra dünyada en fazla ölümün yaşandığı ülke olurken, onu 120 binden fazla can kaybıyla bölgede ikinci, dünyada dördüncü sırada yer alan Meksika izliyor. Yüksek ölüm oranlarıyla dikkat çeken Meksika, geçtiğimiz günlerde Corona virüsü aşısının kullanımını onaylayan ilk Latin Amerika ülkesi oldu.
Dünya nüfusunun yüzde 8’ini oluşturmasına rağmen, toplam ölümlerin yüzde 28’inin yaşandığı bölge olması nedeniyle, pandemide yaşanan her 4 can kaybından en az biri Latin Amerika’da yaşandı.
Corona virüsünden dolayı en fazla can kaybının yaşandığı ülkeler sıralamasında ilk 13’te 5 Latin Amerika ülkesi bulunuyor.
Son 120 yılın en ağır ekonomik krizi
Ekonomik göstergeleri salgın öncesinde de alarm veren Latin Amerika, 2020’de yüzde 8 civarı küçülme beklentisiyle pandemiden en fazla etkilenen bölge konumunda ve bu oran son 120 yılda kayıt altına alınan verilere göre bölgenin yaşadığı en ağır krize tekabül ediyor.
Ekonomisi daha çok hammadde ihracatına dayalı olan bölgede, bu yıl dünya genelinde üretimin düşmesiyle birlikte uluslararası ticaret yüzde 23, ihracat yüzde 14 ve doğrudan yabancı yatırımlar yüzde 50 azaldı; çoğunluğu mikro ve küçük ölçekli olmak üzere 2,7 milyon şirket kepenk kapattı ve kayıt dışı ekonomi yüzde 54’lere ulaştı.
Pandeminin Latin Amerika’da arkasında bıraktığı sorunlardan biri de 30 milyonu aşan işsiz ordusu oldu. Nüfusun en az yüzde 53’ünün herhangi bir sosyal güvencesinin olmadığı bölgede, pandemiyle birlikte ayda 143 dolardan daha az gelire sahip olanların sayısı 41 milyon artarak 231 milyona yükseldi.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre bölgede yaşanan ekonomik tahribattan en fazla etkilenen ülkeler sırasıyla Venezuela (-%30) , Peru (-%12,9), Panama (-%11), Arjantin (-%10,5), Meksika ve Ekvador (-%9).
Corona virüsü günlerinde siyaset
Bolivya’da 3 Mayıs’ta yapılması planlanan seçimler, pandemiden dolayı üç kez ertelenerek 18 Ekim’de düzenlenebildi. Seçimlerde, geçen yıl istifa etmeye zorlanarak iktidardan uzaklaştırılan Evo Morales’in partisi MAS’ın adayı Luis Arce, yüzde 55 oyla seçimleri kazandı.
Bolivya’daki seçimlerin ardından, bölgede yaşanan önemli siyasi gelişmelerden biri de Şili’de yaşandı. 1980’de darbe yönetiminde yapılan anayasanın yürürlükte kalıp kalmayacağına dair düzenlenen referandumda halkın yüzde 78’i anayasanın değişmesi yönünde oy kullandı.
Kasım ayında Brezilya’da iki turda yapılan yerel seçimlerde, pandemiyi küçümsemekle ve salgına karşı gerekli önlemleri almamakla eleştirilen devlet başkanı Jair Bolsonaro’nun desteklediği 13 belediye başkanı adayından neredeyse tamamı seçimi kaybetti. 5 binden fazla belediye için 19 bin adayın yarıştığı seçimlerin kaybedeni olarak aşırı sağcı Bolsonaro iktidarı gösteriliyor.
Yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyal krizlerle gündemden düşmeyen Venezuela’da 6 Aralık’ta yapılan milletvekili seçimlerine seçmenlerin yüzde 69’u katılmadı. Seçimlerin meşru olmadığını iddia eden muhalefetin düzenlediği halkoylamasına da katılım yüzde 31’de kaldı. Uzmanlar Venezuelalılar'ın sandık başına gitmemesinin siyasetçilere duyulan güven kaybının bir göstergesi olduğunu belirtiyor.
BM tarafından dünyada sosyal adaletsizliğin en yoğun yaşandığı bölge olduğu belirtilen Latin Amerika’da yaşanan sosyoekonomik sorunlar, pandeminin yarattığı zorluklarla birlikte daha da arttı. Uzmanlar 2021 yılında bölgede görece bir iyileşme yaşanacağına ancak pandeminin derinleştirdiği sorunların çözümü için bölgede yapısal değişikliklere gidilmesi gerektiğini belirtiyor.