NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson'un Türkiye'ye yaptığı, "İsveç taahhütlerini yerine getirmiştir. NATO zirvesine kadar Türkiye'nin onay vermesini bekliyoruz" çağrısına, Türkiye'den "NATO zirvesi bizim koyduğumuz bir tarih değildir, süreç henüz bitmedi" yanıtı geldi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, iki ülkenin NATO üyeliğinin 11 Temmuz'da yapılacak NATO zirvesine yetişmesi yönünde beklentilerle ilgili olarak, "Temmuz ayındaki NATO zirvesinin tarih olarak önümüze konulduğunun farkındayız. Önümüzdeki günlerde, haftalarda bu ülkelerin atacağı adımlar, bu işin seyrini ve hızını belirleyecek. Bizim tek beklentimiz muhtıradaki terörle mücadele konusunda yer alan taahhütlerini yerine getirmeleri. Süreç henüz bitmedi" açıklamasını yaptı.
İsveç'in başkenti Stockholm'de Rasmus Paludan adlı ırkçı bir politikacının Türkiye büyükelçilik binası önünde Kuran yakmasının ardından Ocak ayında askıya alınan Türkiye-İsveç-Finlandiya üçlü müzakereleri, bugün Brüksel’deki NATO karargahında yeniden başladı. Heyetler, Türkiye’nin veto kaldırmasının önündeki engelleri görüştü.
Müzakerelerde Türkiye heyeti, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akçapar'dan oluştu.
İbrahim Kalın, NATO karargahında üçüncüsü düzenlenen Daimi Ortaklık Mekanizması toplantısının ardından basın toplantısı yaparak görüşme hakkında bilgi verdi.
“Görüşme olumlu bir havada geçti”
Görüşmenin olumlu bir havada geçtiğini belirten İbrahim Kalın, "Biz güvenlik kaygılarımızın ve beklentilerimizin altını bir kez daha çizdik. Terörün her türüne karşı kararlı bir mücadelenin hem bölgesel hem küresel barış için temel bir husus olduğunu baştan beri ifade ediyoruz. Bir güvenlik ittifakı olarak da, Türkiye'nin güvenlik kaygıları, aynı zamanda NATO'nun güvenlik kaygılarıdır. Biz nasıl diğer NATO ülkelerinin ve diğer dost ve müttefiklerin güvenlik kaygılarını amasız fakatsız dikkate alıyorsak, bizim kaygılarımızın da dikkate alınmasını beklemek en doğal hakkımız" dedi.
Özellikle PKK, PYD, YPG ve FETÖ yapılanmasıyla ilgili İsveç ve Finlandiya'daki durumu gözden geçirdiklerini kaydeden İbrahim Kalın, "Bazı alanlarda ilerleme olduğunu kaydettik, atılan adımlardan ve bu alandaki çabalarından dolayı memnuniyetimizi ifade ettik. Ama süreç bitmiş değil. Terörizmin finansmanı, terör propagandasının yapılması ve şiddete teşvik edilen yönde eylemlerin önlenmesi için gerekli hukuki, adli, idari adımların atılmasını belirttik" dedi.
İsveç bağlamında geçen yıl yapılan Anayasa değişikliği çerçevesinde İsveç hükümetinin yeni bir terörle mücadele yasası hazırladığını kaydeden Kalın, "Bu yasayı bugün hükümet resmen kabul etti. Bunun bizim açımızdan memnuniyet verici olduğunu söyledik. İsveçli mevkidaşlarımız zaten terörle mücadelede daha etkin bir konumda olacaklarını dile getiriyorlar" dedi.
"Kendileri ne kadar hızlı adım atarsa, o kadar iyi"
Kalın, yasanın "bugün parlamentodan da geçme beklentisine" ilişkin yöneltilen bir soruya da, "Bugün hükümet tarafından kabul edildi. Önümüzdeki günlerde parlamentoya sunulacak. Ama İsveçli mevkidaşlarımız bize parlamentoda bir sorunla karşılaşmayacaklarını bize iletti. Bu yasa 1 Haziran'dan sonra yürürlüğe gireceği için, terörle mücadele konusunda daha hızlı adım atacaklarını kendileri söylüyor. Bizim açımızdan bu süreci kendileri ne kadar hızlandırırlarsa o kadar iyi olur. Bu bizim değil, kendilerinin koyduğu bir tarih. Biz de bu süreci yakından takip edeceğiz" yanıtını verdi.
"Detaylı isim ve dosya paylaşımı"
Teröre karşı mücadelenin bütün boyutlarıyla sürdürülmesi konusundaki kararlılıklarını sık sık tekrar ettiklerini ve "bir terör örgütünün bulunduğu ülkeyi değil başka ülkeyi hedef almasının, asla bu terör örgütüne göz yumulması anlamına gelmeyacağini" de ilettiklerini kaydeden İbrahim Kalın, "Ayrıca bu örgütlerin buradaki kullandığı birtakım paravan örgütler, isimler, şemsiye yapılanmaları var. Bununla ilgili de detaylı bilgi paylaşımında, alışverişinde bulunduk. Bu konular, dosyalar ve isimler üzerinde de birlikte çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Yunanistan örneği
Sözcü Kalın, Türkiye olarak temel beklentilerinin "sadece Madrid'deki imzalarla verilen taahhütlerin tam manasıyla uygulanması" olduğunu yineledi ve NATO'nun genişleme politikasını prensipte desteklediklerini hatırlattı.
Kalın, "Küresel güvenlik mimarisinin giderek daha kırılgan olduğu bu dönemde NATO'nun daha kritik roller üstlenmeye devam edeceğinin farkındayız. Türkiye olarak biz de son derece önemli roller üstlendiğimiz NATO'nun da bizim güvenlik kaygılarımızı anlamalarını bekliyoruz" dedi.
Kalın, geçmişte yalnızca bir isim meselesi yüzünden NATO'nun bir üyesinin 9-10 yıl oyalama yaptığını da vurgulayarak, "Açık söyleyeyim, Yunanistan, Kuzey Makedonya'nın girişine ilişkin takındığı tavrıdan söz ediyorum. Biz bu tür bir tavır içinde değiliz, sadece gerçek samimi somut kaygılarımızı anlatıyoruz. Olumlu adımlar da atılıyor. Ama zaten kendileri de daha fazlasının yapılması gerektiğini söylüyor" diye konuştu.
Kalın, İsveç ve Finlandiya'nın onay süreçlerinin ayrılmasına ilişkin beklentiler konusunda da, "Sürecin bundan sonra nasıl işleyeceği birlikte mi, ayrı ayrı mı konusundaki hız kapsamlı genel çerçeve biraz da bu ülkelerin atacağı adımlara bağlı. Bu alternatifleri değerlendirmek mümkün. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan alacağımız talimatlarla bu opsiyonları değerlendireceğiz. NATO Genel Sekreteri’nin ve diğer müttefiklerin böyle bir beklentisi var. Farklı alternatifler dile getiriliyor. Bunları değerlendiriyoruz. Yalnız şunu söyleyeyim, zaman zaman bizim önümüze konulan birtakım zaman tahditlerini ve baskılarını görüyoruz. Güvenlik kaygılarımız konusunda mesafe alındığı sürece, biz bu üyeliklerin onaylanmasına daha da yaklaşırız. Ama şu veya bu gerekçeyle gecikme ya da aksamalar olursa, bu süreç uzar. Temmuz ayındaki NATO zirvesinin önümüze tarih olarak konulduğunun farkındayız. Önümüzdeki günlerde haftalarda bu ülkelerin atacağı adımlar, bu işin seyrini, hızını belirleyecek. Şu anda bir şey söylemek mümkün değil ama bunların hepsini beraber değerendireceğiz" diye konuştu.
Kalın, Daimi Ortaklık Mekanizması'nın bir sonraki toplantısının da yakın tarihte yapılmasında mutabık kaldıklarını, hızla yeni bir yer ve tarih belirleyeceklerini sözlerine ekledi.
Stoltenberg: "Taraflar işbirliğini sürdürecek"
Üçlü görüşmenin açılışını yapan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Tüm taraflar sağlanan ilerlemeyi memnunlukla karşıladı. Hepsi Finlandiya ve İsveç'i NATO üyesi olmaya davet etme kararının tarihi bir karar olduğu konusunda hemfikir. İki ülkenin NATO üyeliğinin hızlı onaylanmasının herkesin çıkarına olacağı ve ittifakı güçlendireceği konusunda da fikir birliği var" diye konuştu.
Stoltenberg, "Türkiye, Finlandiya ve İsveç terörle mücadelede Kalıcı Ortak Mekanizma'nın uzun vadede faydası konusunda görüş birliği içinde. Bu formatta işbirliğini sürdürme ve Vilnius Zirvesi'nden önce yeniden buluşma kararı aldılar" dedi.
İsveç'in baş müzakerecisi Oscar Stenstrom da "Türkiye'nin hem İsveç hem de Finlandiya'nın bu anlaşma kapsamında somut adımlar attığını tanıdığını görüyoruz. Bu iyiye işarettir" dedi.
Stenstrom, "Küçük bir adım attık ve görüşmeler başladı, daha fazla görüşmeyi kabul ettik, henüz ne zaman görüşeceğimiz belli değil" dedi.
Krizin aşılması için diplomasi trafiği hızlandı
Bir sonraki NATO zirvesinin 11-12 Temmuz tarihlerinde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta yapılacağını duyuran NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, bu zirveden önce İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılmasını umut ettiklerini açıklamıştı.
Krizin aşılması ve iki İskandinav ülkesinin NATO üyeliklerinin 11-12 Temmuz'da Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta yapılacak NATO zirvesine yetişmesi için diplomasi trafiği de hızlandı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Ankara, Helsinki ve Stockholm'u birbiri ardına ziyaret ederek, önce müzakerelerin yeniden başlaması, ardından da Türkiye'nin "Finlandiya'yı ayrı değerlendirmeye hazırız" önerisine rağmen, her iki ülkenin de NATO üyeliğinin birlikte değerlendirilmesi için çalıştı.
Stockholm'de dün yapılan AB Savunma Bakanları toplantısına katılan Jens Stoltenberg, burada İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile düzenlediği ortak basın toplantısında "her iki ülkenin de Haziran ayında imzalanan Üçlü Mutabakat Muhtırası'ndaki taahhütlerini yerine getirdiğini" belirterek, "Artık onay zamanı geldi" demişti.