WASHINGTON —
Ankara, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının saldırdığı ve personelini rehin aldığı Musul Başkonsolosluğu’nu zamanında tahliye etmediği için eleştirilere hedef oldu.
Bu konuda en son eleştirilerden biri, Amerika’nın Ankara ve ardından Bağdat büyükelçiliğini yapan James Jeffrey’den geldi. Halen Washington Enstitüsü uzmanı olan emekli büyükelçi, “Sorulması gereken soru şu: Neden [Türkler] Musul’daki adamlarını çekmediler? Yarım milyon kişi kentten kaçmıştı. Kentin yalnızca kuzeyinde değil, doğusunda, batısında hatta içinde Kürt mevzileri var. Ankara ve Kürt Bölgesel Yönetimi arasındaki ilişkiler hiç bu kadar iyi olmamıştı. Sizi temin ederim, her ülkede tüm büyükelçiliklerin bir tahliye planı vardır. Hatta Washington’daki büyükelçiliklerin bile tahliye planı var. Bir araca atlayıp Kürt tarafına geçmeniz on dakika sürer. Ama bu kararı almadılar” diye konuştu.
‘Kararı gözden geçirebilecek türden demokrasi Türkiye’de yok’
2008 ve 2010 yılları arasında Ankara, 2010 ve 2012 yılları arasında da Bağdat’ta büyükelçilik yapan ve dolayısıyla iki ülkeyi de iyi bilen James Franklin Jeffrey, ilk kez bu denli ağır konuştu ve sözlerine şöyle devam etti: “Birilerinin bu soruyu sorması gerek. Ama Türkiye’de şu anda bu kararı gözden geçirebilecek türden bir demokrasi yok.”
Türkiye’deki demokratik uygulamalara yönelik eleştiriler uluslararası düzeyde hem hükümetler, hem de insan hakları örgütleri nezdinde artmasına rağmen Amerikalı emekli büyükelçi, Washington’un bu eleştirileri kamuoyuna açık bir şekilde ifade etmesine hep karşı çıkmıştı. Jeffrey, bu tarz eleştirilerin “perde arkasından ve özel görüşmelerde yapılması gerektiğini” savunmuştu. James Jeffrey, artık resmi bir görev üstlenmemekle birlikte, bu kez Ankara’yı açıkça kendisi eleştirmeyi tercih etti.
‘Türkiye radikal örgütlere yönelik duygusal çelişki yaşıyor’
Washington Enstitüsü tarafından düzenlenen Irak konulu bir toplantıda konuşan Emekli Büyükelçi Jeffrey, Ankara’yı radikal örgütlere yakınlığı yüzünden de eleştirdi. Jeffrey, “Türklerin el Kaide, IŞİD, el Nusra gibi örgütlere, özellikle de Selefiler’e nasıl baktıklarını anlamak çok güç. Müslüman Kardeşler’e nasıl baktıklarını biliyoruz. Onları müttefikleri olarak görüyorlar. En azından Türk hükümetinin tepesindeki kişiler, devletin içindeki herkes değil. Bu insanları kardeşleri olarak görüyorlar. Düşmanlık olmasa bile bir duygusal çelişki yaşıyorlar,” dedi. Türkiye, Amerika’nın Aralık 2012’de terör örgütleri listesine aldığı el Nusra’yı geçen hafta başında kendi terör örgütleri listesine dahil etmişti.
‘Rehine krizini 1979’da ABD yaşadı’
IŞİD’in rehin aldığı 49 Türk Konsolosluğu personeli ve aile bireylerinin bir an önce serbest bırakılması yönünde çabalar sürüyor. Ancak IŞİD’in günler öncesinden Musul’a ilerleyeceği bilinmesine rağmen hükümetin buna karşı önceden önlem almaması, büyük eleştirilere hedef oldu. Son gelişmelerin ardından Kürt yönetimine bağlı Peşmerge güçlerinin ülkenin kuzeyine hakim olmasının en azından Türkiye açısından acil bir tehlikeyi ortadan kaldırdığına dikkati çeken emekli Büyükelçi Jeffrey, bununla birlikte rehine krizinin Ankara açısından çözüm bekleyen en acil sorun olduğunu ve hükümetin tüm dikkatlerini buna yoğunlaştırması gerektiğini söyledi.
1979’dan bu yana rehine krizinin ne olduğunu çok iyi bildiklerini söyleyen Jeffrey, askeri seçenek de dahil tüm seçeneklerin masada tutulması gerektiğini kaydetti. İran’da 1979’daki İslam Devrimi’nin ardından Amerika’nın devrik Şah Rıza Pehlevi’yi kabul etmesine kızan İranlı öğrenciler, Tahran’daki Amerikan Büyükelçiliği’ni basmış ve 52 diplomatı rehin alarak, 444 gün sürecek bir rehine krizi başlatmıştı. Dönemin Başkanı Jimmy Carter’ın onayıyla rehineleri kurtarmak amacıyla Nisan 1980’de düzenlenen bir askeri operasyon, pilot hatasından dolayı büyük bir faciayla sonuçlandı.
‘IŞİD Türkiye’nin düşmanı’
Toplantıdan sonra Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Emekli Büyükelçi James Jeffrey, tüm dileklerinin Türk rehinelerin kurtarılması yönünde olduğunu, geçmişte bu deneyimi kendilerinin de yaşadığını belirtti. Jeffrey ayrıca Türkiye’nin, İsrail ve Suudi Arabistan’la birlikte Amerika’nın Ortadoğu’daki en önemli üç ortağından biri olduğunu vurguladı.
“IŞİD Türkiye’nin düşmanıdır” diye konuşan Jeffrey, bu örgütün Türkiye’nin arkasında durduğu her şeye, mevcut hükümete dahi karşı olduğunu savundu. Bununla birlikte Jeffrey, IŞİD’in bu eylemi özellikle Türkiye’yi hedef alarak gerçekleştirdiğini düşünmediğini, herhangi bir ülkenin diplomatik personelini hedef alabileceğini kaydetti.
James Jeffrey ayrıca Irak’taki Sünniler’in kendi aralarında bölündüğünü söyledi. Irak ordusunun Musul’dan çekilmesinin ardından IŞİD’in kenti kontrolü altına alması, kentten Kürt bölgesine yoğun göçe neden olmuştu., Ancak çok sayıda kişi kısa bir süre sonra evlerine geri döndü. Geri dönenlerin çoğu, uluslararası basına yaptıkları açıklamalarda, kentten kaçma nedenlerinin Şiiler tarafından kontrol edilen hükümetin Musul’a, Felluce’de olduğu gibi kanlı misilleme saldırısı düzenleme kaygısı olduğunu söyledi.
‘Obama hazırlık yapıyor’
Öte yandan Başkan Barack Obama, dün Washington’da yaptığı açıklamada ulusal güvenlik danışmanlarının, Irak için bir dizi seçeneği gözden geçirdiğini söyledi. Obama, Amerika’nın Irak konusunda ne şekilde harekete geçeceğinin önümüzdeki günlerde netlik kazanacağını söyledi ve asker gönderilmeyeceğini belirtti.
Emekli Büyükelçi James Jeffrey, bu son açıklamayı Obama’nın ‘hazırlık yaptığı’ şeklinde yorumladı. Jeffrey, bir uçak gemisinin bölgeye hareket ettiğinin altını çizmekle birlikte, yönetimin askeri operasyondan çok istihbarat faaliyetleri ve insansız hava araçlarıyla saldırılara ağırlık verebileceğini söyledi.
IŞİD’in Bağdat’a ilerlemesi, ya da İran’ın büyük çapta bir askeri operasyon düzenlemesi durumunda Obama’nın askeri seçeneğe başvurmaktan çekinmeyeceğine dikkati çeken Jeffrey, bununla birlikte Başkan’ın ‘olacakları görmeden elindeki kartların tamamını açmasını beklemediğini’ belirtti.
Obama’nın dünkü açıklamasında Irak’taki sorunu siyasi gelişmelere ve mezhepsel/etnik uzlaşma konusuna bağlamasını akıllıca bir hareket olarak değerlendiren Ankara ve Bağdat büyükelçisi, Amerika’nın Irak’ta askeri varlığını sürdürdüğü 11 yıl boyunca yalnızca Şiiler’le değil, tüm kesimlerle diyalog yürüttüğünü “birlikte hareket etmemeleri durumunda tek başlarına kalacakları” yönünde uyarıda bulunduğunu söyledi. Obama’nın Irak’a askeri yardımı, ‘Maliki hükümetinin samimi adımlar atması’ koşuluna bağlamasını da değerlendiren Jeffrey, Başbakan Nuri el Maliki’den beklentinin ülkedeki Sünni Araplar’a ve Kürtler’e yaklaşımını değiştirmesi olduğunu sözlerine ekledi.
Bu konuda en son eleştirilerden biri, Amerika’nın Ankara ve ardından Bağdat büyükelçiliğini yapan James Jeffrey’den geldi. Halen Washington Enstitüsü uzmanı olan emekli büyükelçi, “Sorulması gereken soru şu: Neden [Türkler] Musul’daki adamlarını çekmediler? Yarım milyon kişi kentten kaçmıştı. Kentin yalnızca kuzeyinde değil, doğusunda, batısında hatta içinde Kürt mevzileri var. Ankara ve Kürt Bölgesel Yönetimi arasındaki ilişkiler hiç bu kadar iyi olmamıştı. Sizi temin ederim, her ülkede tüm büyükelçiliklerin bir tahliye planı vardır. Hatta Washington’daki büyükelçiliklerin bile tahliye planı var. Bir araca atlayıp Kürt tarafına geçmeniz on dakika sürer. Ama bu kararı almadılar” diye konuştu.
‘Kararı gözden geçirebilecek türden demokrasi Türkiye’de yok’
2008 ve 2010 yılları arasında Ankara, 2010 ve 2012 yılları arasında da Bağdat’ta büyükelçilik yapan ve dolayısıyla iki ülkeyi de iyi bilen James Franklin Jeffrey, ilk kez bu denli ağır konuştu ve sözlerine şöyle devam etti: “Birilerinin bu soruyu sorması gerek. Ama Türkiye’de şu anda bu kararı gözden geçirebilecek türden bir demokrasi yok.”
Türkiye’deki demokratik uygulamalara yönelik eleştiriler uluslararası düzeyde hem hükümetler, hem de insan hakları örgütleri nezdinde artmasına rağmen Amerikalı emekli büyükelçi, Washington’un bu eleştirileri kamuoyuna açık bir şekilde ifade etmesine hep karşı çıkmıştı. Jeffrey, bu tarz eleştirilerin “perde arkasından ve özel görüşmelerde yapılması gerektiğini” savunmuştu. James Jeffrey, artık resmi bir görev üstlenmemekle birlikte, bu kez Ankara’yı açıkça kendisi eleştirmeyi tercih etti.
‘Türkiye radikal örgütlere yönelik duygusal çelişki yaşıyor’
Washington Enstitüsü tarafından düzenlenen Irak konulu bir toplantıda konuşan Emekli Büyükelçi Jeffrey, Ankara’yı radikal örgütlere yakınlığı yüzünden de eleştirdi. Jeffrey, “Türklerin el Kaide, IŞİD, el Nusra gibi örgütlere, özellikle de Selefiler’e nasıl baktıklarını anlamak çok güç. Müslüman Kardeşler’e nasıl baktıklarını biliyoruz. Onları müttefikleri olarak görüyorlar. En azından Türk hükümetinin tepesindeki kişiler, devletin içindeki herkes değil. Bu insanları kardeşleri olarak görüyorlar. Düşmanlık olmasa bile bir duygusal çelişki yaşıyorlar,” dedi. Türkiye, Amerika’nın Aralık 2012’de terör örgütleri listesine aldığı el Nusra’yı geçen hafta başında kendi terör örgütleri listesine dahil etmişti.
‘Rehine krizini 1979’da ABD yaşadı’
IŞİD’in rehin aldığı 49 Türk Konsolosluğu personeli ve aile bireylerinin bir an önce serbest bırakılması yönünde çabalar sürüyor. Ancak IŞİD’in günler öncesinden Musul’a ilerleyeceği bilinmesine rağmen hükümetin buna karşı önceden önlem almaması, büyük eleştirilere hedef oldu. Son gelişmelerin ardından Kürt yönetimine bağlı Peşmerge güçlerinin ülkenin kuzeyine hakim olmasının en azından Türkiye açısından acil bir tehlikeyi ortadan kaldırdığına dikkati çeken emekli Büyükelçi Jeffrey, bununla birlikte rehine krizinin Ankara açısından çözüm bekleyen en acil sorun olduğunu ve hükümetin tüm dikkatlerini buna yoğunlaştırması gerektiğini söyledi.
1979’dan bu yana rehine krizinin ne olduğunu çok iyi bildiklerini söyleyen Jeffrey, askeri seçenek de dahil tüm seçeneklerin masada tutulması gerektiğini kaydetti. İran’da 1979’daki İslam Devrimi’nin ardından Amerika’nın devrik Şah Rıza Pehlevi’yi kabul etmesine kızan İranlı öğrenciler, Tahran’daki Amerikan Büyükelçiliği’ni basmış ve 52 diplomatı rehin alarak, 444 gün sürecek bir rehine krizi başlatmıştı. Dönemin Başkanı Jimmy Carter’ın onayıyla rehineleri kurtarmak amacıyla Nisan 1980’de düzenlenen bir askeri operasyon, pilot hatasından dolayı büyük bir faciayla sonuçlandı.
‘IŞİD Türkiye’nin düşmanı’
Toplantıdan sonra Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Emekli Büyükelçi James Jeffrey, tüm dileklerinin Türk rehinelerin kurtarılması yönünde olduğunu, geçmişte bu deneyimi kendilerinin de yaşadığını belirtti. Jeffrey ayrıca Türkiye’nin, İsrail ve Suudi Arabistan’la birlikte Amerika’nın Ortadoğu’daki en önemli üç ortağından biri olduğunu vurguladı.
“IŞİD Türkiye’nin düşmanıdır” diye konuşan Jeffrey, bu örgütün Türkiye’nin arkasında durduğu her şeye, mevcut hükümete dahi karşı olduğunu savundu. Bununla birlikte Jeffrey, IŞİD’in bu eylemi özellikle Türkiye’yi hedef alarak gerçekleştirdiğini düşünmediğini, herhangi bir ülkenin diplomatik personelini hedef alabileceğini kaydetti.
James Jeffrey ayrıca Irak’taki Sünniler’in kendi aralarında bölündüğünü söyledi. Irak ordusunun Musul’dan çekilmesinin ardından IŞİD’in kenti kontrolü altına alması, kentten Kürt bölgesine yoğun göçe neden olmuştu., Ancak çok sayıda kişi kısa bir süre sonra evlerine geri döndü. Geri dönenlerin çoğu, uluslararası basına yaptıkları açıklamalarda, kentten kaçma nedenlerinin Şiiler tarafından kontrol edilen hükümetin Musul’a, Felluce’de olduğu gibi kanlı misilleme saldırısı düzenleme kaygısı olduğunu söyledi.
‘Obama hazırlık yapıyor’
Öte yandan Başkan Barack Obama, dün Washington’da yaptığı açıklamada ulusal güvenlik danışmanlarının, Irak için bir dizi seçeneği gözden geçirdiğini söyledi. Obama, Amerika’nın Irak konusunda ne şekilde harekete geçeceğinin önümüzdeki günlerde netlik kazanacağını söyledi ve asker gönderilmeyeceğini belirtti.
Emekli Büyükelçi James Jeffrey, bu son açıklamayı Obama’nın ‘hazırlık yaptığı’ şeklinde yorumladı. Jeffrey, bir uçak gemisinin bölgeye hareket ettiğinin altını çizmekle birlikte, yönetimin askeri operasyondan çok istihbarat faaliyetleri ve insansız hava araçlarıyla saldırılara ağırlık verebileceğini söyledi.
IŞİD’in Bağdat’a ilerlemesi, ya da İran’ın büyük çapta bir askeri operasyon düzenlemesi durumunda Obama’nın askeri seçeneğe başvurmaktan çekinmeyeceğine dikkati çeken Jeffrey, bununla birlikte Başkan’ın ‘olacakları görmeden elindeki kartların tamamını açmasını beklemediğini’ belirtti.
Obama’nın dünkü açıklamasında Irak’taki sorunu siyasi gelişmelere ve mezhepsel/etnik uzlaşma konusuna bağlamasını akıllıca bir hareket olarak değerlendiren Ankara ve Bağdat büyükelçisi, Amerika’nın Irak’ta askeri varlığını sürdürdüğü 11 yıl boyunca yalnızca Şiiler’le değil, tüm kesimlerle diyalog yürüttüğünü “birlikte hareket etmemeleri durumunda tek başlarına kalacakları” yönünde uyarıda bulunduğunu söyledi. Obama’nın Irak’a askeri yardımı, ‘Maliki hükümetinin samimi adımlar atması’ koşuluna bağlamasını da değerlendiren Jeffrey, Başbakan Nuri el Maliki’den beklentinin ülkedeki Sünni Araplar’a ve Kürtler’e yaklaşımını değiştirmesi olduğunu sözlerine ekledi.