Halkların Demokratik Partisi (HDP) belediye başkanlıklarına kayyum atanması ve partililerin terör soruşturmaları çerçevesinde tutuklanmasını protesto amacıyla TBMM’den çekilmek yerine erken seçim çağrısıyla demokratik mücadele kararı aldığını açıkladı.
HDP’nin seçilmiş partililerine yönelik koşulları protesto etmek amacıyla TBMM’den tüm milletvekilleriyle istifa etmek suretiyle sine-i millete dönme kararı alacağı tartışmaları bugün için noktalandı. HDP tarafından yayımlanan deklarasyonda, seçim ile kazanılmış haklardan vazgeçilmemesi gerektiği vurgulandı. Muhalefet kesimleriyle birlikte sivil itaatsizlik direnişi gösterilmesi, erken seçim süreci için çalışılması ve demokratik mücadele strateji izlenmesi kararı alındığı bildirildi.
HDP’li Sırrı Sakık gibi politikacılar aracılığıyla gündeme taşınmış olan sine-i millete dönme çağrısı, “kayyum politikasını sadece HDP’nin ve iradesi gasp edilmiş Kürt halkının meselesi görme sonucu doğurduğu” gerekçesiyle yanlış olarak nitelendirildi.
“AKP-MHP iktidarı Kürt düşmanlığı üzerinden muhalefeti sindirmeye çalışıyor”
Neden TBMM’de olmaktan vazgeçilmemesi gerektiği kazanılmış haklar gerekçesiyle deklarasyonda özetle şöyle ifade edildi:
“Bu noktadan çekilmeyi en fazla bu zorba saray rejimi istemektedir. AKP-MHP iktidarı ‘Kürt Düşmanlığı’ üzerinden muhalefeti sindirmeye çalışmakta, topluma milliyetçilik üzerinden kutuplaşmayı dayatmaktadır. Bu cendereden çıkmanın yolu demokrasi mücadelesini yükseltmekten ve kazanılmış mevzileri sonuna kadar korumaktan geçer. AKP-MHP iktidarına kaybettirecek olan budur. Halkın tüm baskı ve zulme rağmen canı ve emeği ile elde ettiği kazanımları korumak bizlerin boynunun borcudur. Sorumluluk ise başta bizler olmak üzere, bu tekçi kayyım rejimine karşı sesini yükseltmeyen herkese aittir. HDP, başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarının büyük acılar çekerek, ağır bedeller ödeyerek elde etmiş olduğu kazanımlardan vazgeçmeyecektir. Yerel yönetimler dahil, yaşamın bütün alanlarında kapsamlı, sistemli ve çok yönlü bir saldırıyla karşı karşıya olan HDP, hiçbir mücadele alanından çekilmeyecek, demokratik ve meşru zeminlerde mücadelesini büyük bir kararlılıkla sürdürecektir. Hedef demokratik siyaseti büyütmektir, söndürmek değil.”
İktidara ‘erken seçim’, muhalefete ‘birleşme’ çağrısı
Buldan ve Temelli’nin seslendirdiği deklarasyonda, HDP tarafından iktidar cephesi olarak “Cumhur İttifakı”nı yürüten AKP ve parlamentodaki destekçisi konumundaki MHP’ye çağrıda bulunularak, 2023’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Genel Seçimler beklenmeksizin seçim sürecine gidilmesi talep edildi. HDP, Türkiye’nin erken seçim süreci açısından diğer muhalefet partileri ve toplumsal muhalefet kesimlerine ise demokratik ittifak oluşturma çağrısında bulundu.
Deklarasyonda, AKP ve MHP’ye “31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde de görüldüğü gibi çoğunluk desteğini kaybetmiş, toplumsal meşrutiyet zeminini yitirmiş bu iktidar, kayyımlar gibi siyasi darbe yöntemleriyle halkların iradesini gasp ederek, hukuk dışı ve gayri meşru yollarla toplumu daha fazla yönetemez. Türkiye halklarının AKP-MHP sultasından kurtulması için ‘erken seçim’ diyoruz. Bu bir meydan okuma çağrısıdır. Buradan hodri meydan diyoruz!” tepkisi gösterildi.
Demokrasi ittifakı oluşturulması açısından ise, “Bütün muhalefeti bu erken seçim talebinin etrafında birleşmeye ve harekete geçmeye çağırıyoruz. Kuşkusuz ki, kimliği ve inancı ne olursa olsun her birimizin tarihi sorumluluklar alması gereken günün şafağındayız. Bu tarihi sorumluluk kısır siyasi tartışmalara, kimliklere kapanarak korunma kaygılarına ve ucuz siyasi hesaplara heba edilmeyecek kadar önemlidir. Bu ruh ve bilinçle, HDP olarak yaşadığımız coğrafyadaki her türlü baskıcı, faşist anlayışa karşı demokrasi, barış ve adalet diyen tüm yurttaşlarımızı, Meclis içindeki ve dışındaki tüm muhalefet partilerini, sivil toplum kuruluşlarını, sendika ve meslek birliklerini, demokratik dernekleri aktif dayanışmaya, birleşik mücadeleye ve demokrasi ittifakına çağırıyoruz” denildi.
Sırrı Sakık: "Parti duruş sergilemeli, Meclis’ten çekilme talebim yok"
Bu arada HDP içerisinde sine-i millet tartışmalarını gündeme taşıyan Sırrı Sakık ise, VOA Türkçe’nin konuya ilişkin sorularını yanıtladı.
Eski Milletvekili Sırrı Sakık, HDP’nin diğer belediye başkanlıklarından çekilmesi gerektiğini görüşünü koruduğunu belirterek, “Bizim topluca bir duruş sergilememiz gerektiğini söyledim. Bugün de aynı noktadayım çünkü bölgede hukuk işlemiyor. Birçok arkadaşımıza kumpaslar kuruluyor birçok arkadaşımız haksız bir şekilde suçlanıyor. Onun için böyle bir sürecin başlaması gerekir. Ben demokratik siyasete inanıyorum. Parlamentodaki arkadaşlarımız, grubumuz görevini sürdürmelidir, benim söylediğim yerellerle ilgilidir. Yereller çaresiz bir şekilde saldırıya maruz kalıyorsa partinin bu konuda bir duruş sergilemesi gerekir” diye açıkladı.
HDP’nin parti içi demokrasiyle bu konularda bugün değerlendirmeler yaptığını söyleyen Sakık, “Eleştiri ve özeleştiri mekanizmamız çok güçlüdür bizim. Biz işte burada toplandık buradan çıkacak kararın başımızın üstünde yeri vardır. Ama ben bunun tartışılması gerektiğini söylüyordum. Bugün de tartışılıyor bundan dolayı da mutluyum” ifadesini kullandı.
Aslında Meclis’ten tamamıyla çekilmeyi savunmadığını da söyleyen Sakık, “Ben meclisten çekilsin demiyorum. Böyle bir talebimiz yok yanlış tartışılıyor. Meclis yerli yerinde durmalıdır. Biz meclisi önemsiyoruz. Bakın dokuz partiyi kapattık bu onuncu parti. Bu partilerde demokrasi mücadelesini yükselttik yasaklara rağmen tutuklamalara rağmen sürgüne rağmen biz hep demokratik siyaseti önemsedik bundan sonra da önemsiyoruz” dedi.
HDP’li seçilmişler ile ilgili son durum nedir?
Ayrıca İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı eliyle HDP’li belediye başkanlıklarına kayyum atanması uygulaması ile partililere yönelik terör soruşturmaları sürecinde hangi aşamaya gelindiğine ilişkinde değerlendirmelerde bulunuldu.
Deklarasyonda, “Seçme ve seçilme hakkı demokratik işleyişin en temel şartıdır. Evrensel insan hakları hukuku da Türkiye Anayasası da bunu kabul etmektedir. Seçme ve seçilme hakkının gaspı en başta bu gerçekleri tanımamak ve yok saymaktır. Tek bir ilde veya ilçede seçmen iradesinin gasp edilmesi, toplumun tümünün iradesine hakarettir. Bu nedenle atanan her kayyım demokrasiye vurulmuş açık bir darbedir, faşizme giden yolda yeni bir ivmedir. AKP, bu ülkede yaşanan OHAL, demokratik siyasete darbe ve kayyım darbeleri ile kendinden önceki askeri darbelerin bir parçasını olduğunu göstermiştir. Kayyım rejimi aynı zamanda bir rant paylaşımı üzerinden yandaş sermayeyi palazlandırma rejimidir. Kayyımlar, kamu kaynaklarını kendi vakıflarına, kuruluşlarına, derneklerine aktarma ve bu sayede 2023 rejiminin ekonomik gücünü yaratma projesidir” ifadeleri kullanıldı.
HDP’nin kazandığı 65 belediyenin 24’üne kayyum atandı
HDP’nin konuya ilişkin raporunda ise, 31 Mart Mahalli Seçimleri itibariyle “baskı ve engellemelere rağmen HDP; 3 Büyükşehir, 5 İl, 45 İlçe ve 12 belde belediyesi olmak üzere toplamda 65 belediye kazanmıştır. HDP listelerinden 1230 Belediye Meclis Üyesi ve 101 İl Genel Meclis Üyesi seçilmiştir” bilgisi verildi. Ancak sonrasında kayyum ve terör soruşturmalarıyla bu seçim sonucunda ciddi değişiklik yaşandığı anlatıldı. İlk önce Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) düzenlenmeleriyle kamu görevinden ihraç edilmiş adaylarla ilgili seçim öncesi verdiği kararı değiştirerek seçim sonrasında adaylıkları düşürme kararı aldığı anımsatıldı.
İçişleri Bakanlığı’nın kayyum atama uygulamasıyla ilgili ise rapordaki bilgilere göre ise; 19 Ağustos – 16 Kasım arasında 3 büyükşehir, 1 il, 19 ilçe ve 1 belde belediyesi olmak üzere toplam 24 HDP’li belediye eş başkanları görevlerinden uzaklaştırıldı.
Ayrıca 31 Mart – 12 Kasım tarihleri arasında toplam 213 büyükşehir belediye meclis üyesinin fiilen görevden uzaklaştırıldığı açıklandı.