Erişilebilirlik

Fransa Seçimlerinde Macron Favori Le Pen İlerliyor


Fransa'da seçmen, heyecansız süren iki haftalık bir kampanyanın ardından, ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimi için yarın yine sandığa gidecek. İkinci tur öncesi yapılan anketler, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un favori olduğu tahminlerini doğruladı. 2017’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 34 oy alan aşırı sağcı Marine Le Pen'in ise bu oranı en az 10 puan arttırması bekleniyor.

Fransa’da beşinci cumhuriyetin sekizinci Cumhurbaşkanı'nı seçecek Fransızlar ise Macron ve Le Pen'in yeniden finale kalmasının hayal kırıklığı ile yoğun şekilde sandığa gitmeme ya da gitse de boş oy atmaya hazırlanıyor.

Sarı Yelekliler isyan hareketi, Corona virüsü pandemisi ve ardından Ukrayna savaşı ile çalkalanan Fransa'da tartışmalardan yorgun düşen seçmen, 2 yıl önce yapılan ara anketlerde yüzde 80 oranında "bir daha yaşamak istemediğini söylediği Macron-Le Pen düellosunda" kazananı belirleyecek.

İlk turu 10 Nisan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, 12 aday arasından oyların yüzde 27,8'ini liberal sağcı Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yüzde 23,1'ini aşırı sağcı aday Marine Le Pen alarak ikinci tura kalmıştı.

İki tur arasında "alım gücü, Ukrayna savaşı ve Rusya, Avrupa Birliği, iklim değişikliği, türban, emeklilik yasası ve Fransız kurumlarında reform tartışmaları" ön plana çıktı. İki hafta süren kampanya boyunca Macron, "aşırı sağa karşı cumhuriyetçi cephe"; Marine Le Pen de "Herkes Macron'a karşı" stratejisini kullandı.

Görece düşük bir seyirci kitlesinin izlediği, Le Pen ve Macron'un televizyon ekranlarındaki yüz yüze tartışması "iki farklı Fransa vizyonunu" gözler önüne serdi. 48,7 milyon seçmen, "Avrupa yanlısı ve bir önceki tartışmalı iktidarının devamı şeklinde reformlarını sürdürecek" bir adayla; "alım gücü düşen, ay sonunu getiremeyen, sesini duyuramayan milyonların sesi olma iddiasındaki" popülist aday arasında seçim yapacak.

"AB ve cumhuriyet için referandum"

Emmanuel Macron, seçimlerin yalnızca bir cumhurbaşkanı adayını seçmekten ibaret olmadığını, ikinci turun "aşırı sağa karşı, Avrupa ve cumhuriyet değerlerinin referandumu" olacağını belirtti. Macron, 2002'den bu yana "seçilmenin garantisi" olarak uygulanan klasik yönteme başvurarak, seçmenden "aşırı sağa karşı cephe oluşturmasını" istedi.

Macron, ilk turda yüksek oy alan radikal solcu aday Jean Luc Melenchon'un seçmenlerine seslenebilmek için söylemlerini yumuşattı. Emeklilik yaşını 65'e çıkaran reformu tartışabileceğini söyledi. 2 yıl boyunca ülkede tartıştırdığı "İslamcı ayrılıkçılık" adlı sert eleştirilen bir yasa çıkardıktan sonra, iki tur arasında "türbanlı ve feminist" olduğunu söyleyen bir genç kadını alkışlayarak, yüzde 69'u Melenchon'a oy veren Müslüman seçmene göz kırptı.

"Aşırı sağa karşı cumhuriyetçi cephe" stratejisinin Fransa'da zemin kaybettiğini gören Marine Le Pen ise iki hafta süren kampanyasını "kendi seçmen tabanının sandığa seferber edilmesi üzerine" kurdu. Melenchon'un seçmenlerinin önemli bir bölümünün sandığa gitmeyeceğini ya da "boş oy atarak" protesto edeceğini hesaplayan Le Pen, aradaki farkı kapatmak için seçmeni sandığa çağırdı.

Adaylar son sözlerini dün söyledi, ülke seçim yasaklarına girdi. Seçim kampanyasının son dakikalarında yapılan anketler, ilk turda yüzde 22 oy alan Melenchon'dan ve sol seçmenden gelen oylarla, Macron'un oylarını arttırdığını gösterdi. Ipsos-Sopra araştırma şirketinin hafta başında yaptığı ankete göre, ikinci turu Macron yüzde 56 oyla alıyor. Ancak dün aynı firmanın açıkladığı son anket, Macron'un seçimleri 15 puan gibi açık farkla alacağını ortaya koyuyor. Ankete göre Macron yüzde 57,5, Le Pen yüzde 42,5 civarında oy alıyor.

Protesto oyları kaygısı

İkinci turda seçimlerin ana bilinmezi katılım sayısı olacak. Seçimlerin "üçüncü yarışanı" da sandığa gelmeyen, boş ya da geçersiz oy atan seçmen sayısı olacak. Bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ikinci turda seçmenin yüzde 25,4'ü sandığa gitmemişti. Anketler bu oranın yarın daha da yükseleceğine işaret ediyor. Macron, kendi seçmeninin, "nasılsa kazanacak" diyerek Paskalya tatiliyle de birlikte sandığa gitmemesinden endişe ediyor. Marine Le Pen ise anketlerin kendisini "kaybeden taraf" göstermesi nedeniyle, seçmeninin sandığa küsmesinden korkuyor. Bu nedenle her iki adayın da kendi seçmenine ve kararsızlara mesajı, "Sandığa gidin, hiçbir şey garanti değil" oldu.

"Katılım sayısı" bilmecesi

Ipsos anketine göre yarın sandığa gidiş oranı yüzde 71 ile 75 arasında tahmin ediliyor. Beş yıl önce yapılan seçimlerde bu oran yüzde 74,5 civarında gerçekleşmişti. Liberal sağ ve aşırı sağ arasında sıkışan sol seçmenlerin bir kısmı, sandığı protesto edecek. Bir kısmı ise aşırı sağa karşı Macron'u destekleyecek.

Seçmen, sandıkta kendine göre "kötünün iyisini" seçecek. Ipsos'un anketinde radikal solcu aday Melenchon'un oylarının yüzde 41'inin Macron'a gideceği, yüzde 38'inin çekimser kalacağı, yüzde 21'inin ise Le Pen'e oy vereceği tahmin edildi. Komünist aday Fabien Roussel'e oy veren seçmenin yüzde 43'ü Macron'a, yüzde 13'ü Le Pen'e oy vereceğini, yüzde 44'ü ise çekimser kalacağını söyledi.

"Ne sıtma ne kolera"

Seçimlerde, "Ne sıtma ne Kolera", ya da "Ne Macron ne Le Pen" sloganlarıyla iki tur arasında, "boş oy" çağrısı yapan Fransızlar'ın sayısı oldukça yüksek. Sorbenne Üniversitesi öğrencileri, ilk turun hemen ardından yine Macron ve Le Pen'in ikinci tura kaldığını görünce, üniversitelerde işgal eylemleri yaptı. Öğrenciler, özellikle çevre politikalarında zayıf kalan iki lidere de oy vermeme çağrısı yaptı.

Macron Cumhurbaşkanlığını kazansa bile, oyların yarıya yakınını alan bir aşırı sağ ile üçüncü güç olan radikal solun kuvvetlendiği, bölünmüş bir Fransa'yı yönetecek. Bu da cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 50 gün sonra yapılacak milletvekili seçimlerinin sonuçlarını etkileyecek.

Ipsos Araştırma Şirketi Genel Müdürü Mathieu Gallard, seçimlerde liberal, radikal sol ve aşırı sağ yani üç büyük eğilim ortaya çıktığını, yarından sonra siyasi üçlü bölünmeye çözüm bulunması için önemli yapısal reformlara gidilmesi gerektiğini vurguluyor. Gallard, Le Figaro'ya verdiği söyleşide, "Eğer cumhurbaşkanı olası ikinci dönemini, radikal sağın seçilmesi ve demokraside gerileme ile noktalamak istemiyorsa, parlamento ile yürütme arasındaki güç dengesini yeniden dengeleyen kurumsal reformlar yapmak zorunda kalacak. Nispi temsilin getirilmesi sayesinde hükümet çoğunluğunun daha fazla partiye ve dolayısıyla seçim tabanına dayanmasını sağlamayı düşünmeliyiz. Ayrıca, vatandaşların doğrudan ve düzenli olarak söz sahibi olabileceği mekanizmalar da düşünülmeli" dedi.

XS
SM
MD
LG