Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Partisinin Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada ittifak ortağı MHP ile gündeme getirdiği reform süreci nedeniyle gerilim yaşandığı iddialarının aksine iki taraf arasındaki güçlü ilişkiye odaklandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi darbe girişimine karşı direnirken sokakta kurulduğunu söylediği ortaklığın Türkiye’nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma hareketi olduğunu söyledi.
Partisinin Meclis Grubu’nda konuşan Cumhurbaşkanı, ‘‘Türkiye'nin Cumhuriyet tarihindeki en büyük reformu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişidir. Biz bunu söylerken, hala parlamenter sistemi savunanlar var. Parlamenter demokrasiden bahsedenler var. Bu ülke yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Bunu denerken, acaba 3'lü, 4'lü koalisyonlarla ülkemizin ne hale geldiğini bilmiyor muyuz? Bir adım ileri gidebildik mi? Hayır. Sistem değiştirildi ve yoğun şekilde yol alıyoruz. Gerisinden iki yüzyıllık bir arayışın olduğu bu reformu MHP ile birlikte gerçekleştirdik. Cumhur İttifakı Türkiye'nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir. İnşallah önümüzdeki hukuki ve ekonomik gündemi de Cumhur İttifakı olarak hayata geçireceğiz. Dün Sayın Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi, bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir’’ dedi.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, başlatmak istediği reform sürecinin Cumhur İttifakı’ndaki ortağı Milliyetçi Hareket Partisi’nin tepkisine yol açtığı iddialarını dün de MHP lideri Devlet Bahçeli yalanlamıştı.
Erdoğan, Arınç’ı CHP ile aynı trene binmekle suçladı
Erdoğan konuşmasında dün Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa eden eski başbakan yardımcısı Bülent Arınç’a uzun süre yer verdi.
Alattin Çakıcı’nın CHP liderini hedef aldığı mesajlarından sonra MHP liderinin halen tutuklu bulunan HDP’nin eski eş başkanı Selahattin Demirtaş ile Anadolu Kültür AŞ Başkanı Osman Kavala’yı hedef almasından sonra Habertürk televizyonunda bir programa katılan Bülent Arınç, yeni dönemde Kavala ve Demirtaş’ın tahliye edilebileceğini söylemiş ve ‘‘Belki Selahattin Demirtaş hakkındaki kanaatinizi değiştirmeyeceksiniz ama ve Kürtler ve Kürtler’in yaşadığı travmalar üzerinde kafanızda çok şeyler değişecek’ diyerek HDP liderinin yazmış olduğu Devran kitabının okunmasını tavsiye etmişti.
Çözüm sürecine atıfta bulunan Erdoğan, isim vermeden Bülent Arınç’ı sert sözlerle eleştirdi.
Cumhurbaşkanı ‘‘Akrep karakterli terör örgütünün kendi kendini sokarak bu fırsatı heba etmesine rağmen, bölgedeki insanlarımızla gönül bağımızı güçlendirerek ülkemizde yepyeni bir dönemi başlattık. Hal böyleyken birilerinin çıkıp da Türkiye’yi başka bir fotoğrafta göstermesinin arkasında art niyet var. Bunu yapan Avrupalı ve Amerikalı çevrelerin başka ajandalarla hareketlerle hareket etiklerini azıcık vicdan sahibi olanlar görüyor. Haydi yeminli Türkiye düşmanlarını anladık, hadi CHP gibi onların içindeki tetikçilerini de anladık. Peki, yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kimilerinin de aynı trene binmesine ne demeli? Neymiş, filancalar filancalar, niye hala hapisteymiş. Bunları herhalde ödüllendirecek halimiz yok. Hatta daha da tabii ileri gidip bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkes okusun denilen kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin, kanı olan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur’’ dedi.
Erdoğan: ‘‘Bu ülkede Kürt sorunu yoktur’’
Kürtlerin yıllarca çok büyük sıkıntılar çektiğini kabul eden Erdoğan, tek parti CHP’sinin tüm halka olduğu gibi Kürtlere de yaşattığı sorunların AKP iktidarında çözüldüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı, ‘‘Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Bu ülkede uzunca bir süre en çok sıkıntıyı Kürtler çekti ama milletimizin tamamına teşmil hak sorunu özgürlüğü vardır. Bizim ömrümüz insanları kıyafetleri ve meşrepleri sebebiyle aşağılayan, baskıyla zulümle değiştirmeye çalışan faşist anlayışla mücadele etmekle geçti. Bunun da bir numaralı temsilcisi CHP’dir. İktidar olduğumuzda tüm gücümüzle bu çarpıklığı değiştirmek için çalıştık. Anayasadan yasalara kadar her alanda vesayetle vuruşa vuruşa devletteki siyasetteki uygulamaları hakkaniyet çizgisine taşıdık. Türkiye’yi dışarıda yazılan senaryoların çizgisinden çıkardık. Geri kalmışlık zincirini de biz kırdık. Birilerinin çıkıp Türkiye’de hiçbir şey yapılmış gibi bir edayla konuşmalarını kabullenemiyoruz. Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanının silahlı ve siyasi temsilcileriyle bölücü terör örgütün olduğu hakikatinin gölgelenmeye çalışılmasına göz yumamayız’’ dedi.
‘‘Yargının bu denli sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum”
Türkiye’nin yaşadığı terör sorunlarının muhatabının yargı kurumu olduğunu söyleyen Erdoğan’ın, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere siyasetin yargıya müdahalesinin Anayasa’nın 138 maddesiyle engellendiğinin altını çizmesi, Bülent Arınç’ın geçtiğimiz günlerde çıktığı televizyon programında ‘‘Demirtaş ve Kavala tahliye edilebilirler’’ çıkışına atıfta bulunduğu yorumlarına neden oldu.
‘‘Bu alçaklıkların, bu ihanetlerin dolaylı ya da doğrudan müsebbibi olanların muhatabı tabii ki yargıdır. Bu mesele siyasetin konusu olmaktan çıkmıştır. Ben buradan yargıya sesleniyorum. Diyorum ki; değerli yargı mensupları Anayasa'nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz? Gereken adımları neden atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa, ana muhalefettekilerin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok. Ama bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım. Çünkü atılan adımlar karşısında yargının bu denli sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum. Her kim bu meseleyi hala siyasetin konusuymuş gibi gündeme getiriyorsa niyetinden şüphe etmek gerekiyor. Son günlerdeki tartışmaların bu çerçevede değerlendirmesinde fayda görüyorum.’’
Türkiye’de polemik siyaseti yapılma döneminin bittiğini dile getiren Cumhurbaşkanı, büyük ve güçlü Türkiye’yi kurmak için yerli, milli, ilkeli, vicdanlı ahlaklı, analitik siyaset ve siyasetçilere ihtiyaç duyulduğunu söyledi.