Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz’da kaldığı otele gerçekleştirilen baskını yönettiği iddia edilen Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmeztaş, savcılığa verdiği ifadede, “Bir üst iradenin bizi kasıtlı beklettiğini düşünüyorum, zamanında çıksaydık hedefimizi bulacaktık” dedi. Sönmeztaş görevinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmek değil, canlı olarak Akıncılar Üssü’ne nakletmek olduğunu söyledi.
15 Temmuz Darbe Girişimi’nde darbecilerin hedeflerinden biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ailesi ile birlikte tatilini geçirdiği Marmaris’teki Grand Yazıcı Tatil Köyü’ydü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çiğli’den kalkan helikopterler tatil köyüne gelmeden oradan ayrılarak önce Dalaman Havalimanı’na, ardından da İstanbul Atatürk Havalimanı’na ulaşarak bu girişimi sonuçsuz bıraktı.
O operasyonun nasıl gerçekleştiği, timde yer alanların polis ve savcılık ifadelerinin yayınlanmasıyla ortaya çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaldığı yapılan baskını yöneten Gökhan Şahin Sönmezateş’in medyaya sızdırılan savcılık ifadelerine bakılırsa 11 Temmuz’da cuntacılar darbeyle ilgili nabız yoklamaya başlamışlar.
“Darbeyi 11 Temmuz’da öğrendim”
“11 Temmuz’da Milsec adlı güvenli hattan, Özel Kuvvetler’den Tuğgeneral Semih Terzi beni aradı. Ülkenin zor günler geçirdiğini, rahatsızlık duyduğunu, benim de onun gibi düşünüp düşünmediğimi sordu. Bu jargon bizde ihtilali çağrıştırmaktadır. Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa’nın, Genelkurmay Komutanı’nın, diğer kuvvet komutanlarının bu şekilde düşündüklerini söyledi. 13 Temmuz’da aynı güvenli hat üzerinden Semih Paşa yeniden aradı. Bu kalkışmanın geçmiştekilere benzer olacağını, ancak çok hızlı gerçekleşeceğini, Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerinin öncelikle alınıp mahkemeye sevk edileceklerini, yargılama konularının da çözüm sürecindeki hatalar, rüşvet iddiaları, IŞİD’in her yere elini kolunu sallayarak gitmesi gibi iddialar olacağını söyledi. Görevimin ne olduğunu açık anlatmasını istedim. Kendisinden o tarihte Cumhurbaşkanı her nerede bulunuyorsa oradan alıp refakatçi olarak Ankara’ya getirmek olduğunu öğrendim.”
İfadesine göre, Tuğgeneral Sönmezateş, 15 Temmuz öğle saatlerinde İstanbul’dan Çiğli Ana Jet Üssü’ne giderek MAK (Muharebe Arama Kurtarma) Komutanı Binbaşı Taner Berber’den ekibin malzemelerini hazırlamasını istiyor.
“Saat 22.00 civarında Özel Kuvvetler helikopterlerle indi. Bu helikopterler İstanbul’dan geliyordu. Pilotlar hariç MAK ekipleri ile birlikte 27-28 kişilik bir grup oluşturduk. Bu, beklentimin yarısı idi. (Özel Kuvvetler Tabur Komutanı) Şükrü (Seymen) binbaşı, Cumhurbaşkanı’nın yanında 3-4 kişilik bir koruma ekibi olduğunu, tatil modunda olduklarını, Özel Kuvvetler’in operasyonu gerçekleştireceğini, MAK ekibinin ise geri emniyeti alacağını dolayısıyla sayının yeterli olduğunu söyledi.”
Yüzbaşı Gülmez: “Şükrü Binbaşı önce operasyonun İstanbul’da olacağını söyledi”
Kuzey SAT Grup Komutanlığı’nda 21. Tim Komutanı olarak görev yapan Yüzbaşı Haldun Gülmez Cumhurbaşkanı’nı kaldığı tatil köyüne yapılan baskında yer alan SAT komandoları arasında yer alıyor. Gülmez, darbeyi bir ya da iki gün önce Yüzbaşı Özay Çödel’den haber aldığını ve 15 Temmuz günü Ali Sarıbey’le birlikte saat 20’de Hava Harp Okulu’nda hazır olduğunda operasyonun henüz belli olmadığını ifade ediyor.
“Gittiğimizde kimse yoktu. Meydanda iki tane Casa tipi uçak vardı. Ancak uçuşa hazır halde değildi. Bir süre sonra sayıları 10-15 aralığında olan Özel Kuvvetler’e ait tim geldi. Aralarında operasyonun detaylarını konuşuyorlardı. Bu konuşmalar sırasında Cumhurbaşkanı’nın ismini duymadım. Sadece Şükrü binbaşı, birisinin paketleneceğinden söz ediyordu. Bizim jargonumuzda birisini paketlemek, yakalamak anlamına gelir. Şükrü binbaşı, operasyonun ilk önce İstanbul’da olacağını söyledi. Sonra Ankara’da olacağını söyledi. Kendisi sürekli cep telefonuyla bir kısım kişilerle görüşüyordu. Sonrasında operasyon yeriyle ilgili fikir değiştiriyordu. Tam bir netlik yoktu. Saat 21.30 gibi bir tane Sikorsky helikopter geldi. Şükrü binbaşı, hep beraber Çiğli’ye gideceğimizi söyledi. Teçhizatların Çiğli’de tedarik edileceği söylendi.”
Gülmez: “Tuğgeneral (Sönmezateş) bize görevimizin Cumhurbaşkanı’nın alınması olduğunu söyledi”
Çiğli’deki teçhizatın yetersiz olduğunu belirten Yüzbaşı Haldun Gülmez, kendileri dışında MAK timlerinin de alanda olduğunu söyledi.
“Birisini tuğgeneral olarak tanıttılar. Bu insanlar arasında Ali Sarıbey dışında tanıdığım kimse bulunmuyordu. Tuğgeneral bize hitaben, TSK’nın ülke çapında darbe yaptığını, yönetime el koyduğunu bundan sonra emirlerini bizzat Genelkurmay Başkanlığı’ndan alınacağını, kendisinin de Genelkurmay Başkanlığı ile irtibatlı olduğunu, görevimizin de Cumhurbaşkanının bulunduğu yerden alınması olduğunu söyledi. Bu sözleri çoğu kişi duymuştur. Bir tek pilotlar o esnada orada değildi. Kimse bu konuyla ilgili tepki göstermedi.”
Sönmezateş: “Hedefimiz Cumhurbaşkanı’nı öldürmek değil canlı olarak Akıncılar’a nakletmekti”
Gülmez’in ismini bilmediği tuğgeneral elbette Gökhan Şahin Sönmeztaş’tı. TSK’dan ihraç edilen Sönmeztaş, askerlere yaptığı ilk konuşmada hedefin Cumhurbaşkanı olduğunu söylemediği iddiasında:
“MAK personeline operasyonun mahremi yani hedef alınacak kişinin Cumhurbaşkanı olduğunu ben hiç deklare etmedim. Özel Kuvvetler’den de kimseye bu durumu söylemedim. Pilotlara dahi bu durumu söylemedim. Hatta helikopterdeki teknisyen, uçuş sırasında olağan dışı bir durumun olduğunu fark ederek bana yanlış bir şey yapıp yapmadığımızı sordu. Ben de ona yanlış bir şey yapmadığımızı söyledim. Bizim öldürmek gibi bir amacımız yoktu, öyle olsa bomba atar ölümünü sağlardık. Tersine canlı olarak alıp Ankara Akıncı Üssü’ne nakletmek görevi edinmiştik. Cumhurbaşkanı’nı alıp helikopterle Dalaman’a indirip, oradan uçakla Ankara’ya götürüp Akıncı Hava Üssü’ne teslim edecektik. İsim olarak kime teslim edeceğimi bilmiyorum.”
Tutuklu tuğgeneralin ifadesine göre, gece yarısına gelindiğinde dahi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nerede bulunduğu bilinmiyordu:
“Operasyonun saat 01.00-01.30 civarında olduğu bilgisini Şükrü binbaşı cep telefonundan aldı. Operasyon yeri ile ilgili iki alternatif vardı. Biri Okluk Koyu’ndaki yazlık, diğeri Grand Yazıcı Oteli idi. Cumhurbaşkanı’nın otelde olduğunu öğrenince google üzerinden edindiğimiz hava haritası üzerinde çalışma yaptık.”
Sönmeztaş: “Bir üst iradenin bizi kasıtlı beklettiğini düşünüyorum, zamanında çıksaydık hedefimizi bulacaktık”
Darbeci askerler 1.30’da Cumhurbaşkanı’nın nerede olduğunu henüz bilmezken Erdoğan, 00.15-00.30 sularında Grand Yazıcı Tatil Köyü’nden 01.43’te ise Dalaman Havalimanı’dan İstanbul’a gitmek üzere havalanmıştı. Üstelik Tuğgeneral Sönmeztaş, aynı saatlerde kendilerine operasyonun iptal edildiği haberinin ulaştığını öne sürüyor.
“Helikopterlere bindik. Helikopterler çalıştıktan sonra Şükrü binbaşı yanıma gelerek görevin iptal olduğunu söyledi. Hepimiz yeniden çalışır vaziyetteki helikopterde beklemeye başladık. Helikopterde beklerken yaklaşık yarım saat kaybettik. Yakıt konusunda bizi sıkıntıya sokan ana sebep bu oldu. Yarım saat kadar sonra Şükrü binbaşı yeniden operasyona başlayacağımızı söyleyince havalandık. Şimdi düşündüğümde bir üst iradenin bizi orada kasıtlı olarak beklettiğini düşünüyorum. Zamanında yola çıksaydık hedefimizi bulacaktık. Bu sırada saat 02.15-02.30 civarı idi. 1 veya 1 saat 15 dakikalık uçuş süremiz oldu. 03.30-03.45 civarında otelin olduğu yere geldik. Plana göre önce biz iniş yapacaktık.”
Gülmez de operasyonun önce iptal edildiğini doğruluyor
Binbaşı Şükrü Seymen’in kendisine makineli tüfeği kullanması talimatı verdiğini söyleyen Yüzbaşı Haldun Gülmez de Tuğgeneral Sönmeztaş’ın operasyonun önce iptal edildiği ifadesini doğruluyor.
“O esnada görevin iptal olduğu ve Ankara’ya gideceğimiz söylendi. Helikopteri boşaltmamız istendi. Ben de başka bir helikoptere taşındım. Ardından tekrar Marmaris’e gideceğimiz söylendi. Benim görev tanımım belliydi. Sadece adamlarımızı vurmamaya dikkat edecektim. Bu nedenle yerde operasyon yapacak kişilerin miğferlerine kimyasal çubuk yerleştirmiştik. Ben onları bu şekilde diğerlerinden ayırt edecektim.”
Gülmez, personeli Marmaris’te tatil köyüne indirdikten sonra helikopter yakıtı azaldığı için Dalaman’dan tedarik ettiklerini sonra olay yerine geri döndüklerini yerdeki timlere yardım etmek için 300-350 mermi attığını ve sonrasında vurulduğunu ifade etti.
Üzerinde Fethullah Gülen’in duası bulunduğu belirtilen Yüzbaşı Gülmez, “FETÖ” ile bağlantısının bulunmadığını cemaate ait evlerde kalmadığını, arkadaşları arasında bu evlere gidip gelen olmadığını söylerken Sönmeztaş da, “darbeciyim, isterlerse idam etsinler ama FETÖ’cü değilim” dedi.