Erişilebilirlik

Emniyet’te “Milli Damar” İddiası


2010 yılında Gülen cemaatine mensup polislerin devlet için yapılandığını iddia eden Emniyet İstihbarat Dairesi eski başkanı Hanefi Avcı, bu kez emniyet içinde yeni bir yapılanmanın başladığını iddia etti. Savcı’ya verdiği ifade basına sızdırılan Avcı, Milli Damar yapılanması hakkında başlatılan “soruşturmanın karartılmak” istendiği görüşünde.

Ergenekon, Kontrgerilla, F Tipi yapılanma derken devlet içinde yeni bir yapılanma olduğu iddiası ortaya atıldı. Emniyet İstihbarat Dairesi eski müdürü Hanefi Avcı’nın ortaya attığı bu örgütün adı, “Milli Damar”.

28 Şubat sürecinde kısa bir süre tutuklu kalan Avcı, 2010 yılında yayınladığı “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında Gülen cemaatinin Emniyet’teki yapılanmasıyla ilgili iddialarda bulunduktan sonra Devrimci Karargah davasından tutuklanmış ardından da Oda tv davasında tutuklu olarak yargılanmıştı.

4 Mayıs’ta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na “Milli Damar” yapılanmasıyla ilgili şikayet dilekçesi veren Hanefi Avcı, 13 Haziran’da Anayasal Düzene Karşı İşler Soruşturma Bürosu’nun başlattığı soruşturma kapsamında 13 Haziran’da Savcı Tekin Küçük’e ifade verdi.

Bir gün sonra ifade, birçok medya organında yer aldı. Bazı internet siteleri ve gazeteler, Avcı’nın savcıya verdiği ifadede var olduğunu iddia ettiği örgütün lider kadrosunun baş harflerini yayınlarken bazıları ünvan ve isimlerini de kullandı. Hakkındaki suçlamalar nedeniyle meslekten men edilen ve iade-i itibar başvurusunda bulunan eski emniyet müdürünün suçladığı isimler arasında Emniyet’in üst düzey yöneticileri de bulunuyor.

Dün medyascope.tv’de ilk kez bu konu hakkında konuşan Hanefi Avcı, savcıya verdiği ve gizli kalması gereken ifadelerinin yayın organlarında yer alması nedeniyle endişeli.

“Ne şikayet dilekçesini ne de savcıya verdiğim ifadeyi medyaya servis eden ben değilim. Google’a baksanız bu örgütle ilgili dünya kadar bilgi çıkar. Emniyet içinde böyle bir örgüt hatta başka örgütler olduğu da konuşuluyor. Benim tezim şu, daha önce bir cemaati bünyesinde var eden devlet, cemaat ortaya çıktıktan sonra bu tür sistemi yok edecek bir sistem geliştiremediği için bu tür yapılar yeniden ürüyor.”

“İnsanlar deşifre edildi, konuşması gereken tanıklar korkar konuşamazlar”

Avcı’ya göre, dilekçede adı geçen isimlerin açık açık yazılması soruşturmanın ilerlemesini engeller nitelikte. Üstelik 2010’da cemaat yapılanmasına dair şikayetinin benzer bir şekilde sızdırıldığını, soruşturmanın kendisinin tutuklanmasıyla sonuçlandığını hatırlatıyor.

“Dün bir ifade verdim savcıya. Bugün gizli kalması gereken bilgiler basına sızdırıldı. Aralarında gizli kalması gereken isimler, tanıklar, şüpheli olmadığı halde ortaya konan isimler var. Devlet bu tür durumlarda soruşturmanın gereği var mı diye bakar. Bu işi önce gizli yapar. Yeterli delil varsa devam eder. İnsanlar deşifre edildi şimdi nasıl konuşacaklar? Böyle tahkikat yürütülür mü? Delil varsa yok edilir. Bu nedenle tabii ki karatılma ihtimali var. Delil varsa yok edilir. Herkes tedbir alır. Konuşması gerekenler korkar konuşmaz.”

“MİT ya da Emniyet Müsteşarlığı yakıştırılıyor ama görev almak istemiyorum”

Hanefi Avcı, Gülen cemaatine yakın yayın organları tarafından yine Emniyet içinde yapılandığı iddia edilen KÖZ adı grupla ilişkilendiriliyor. KÖZ daha önce Gülen cemaatinin içinde yer alan ancak uzun zaman önce ayrılan Kemalettin Özdemir’in kurduğu iddia edilen bir yapı. KÖZ yapılanması iddiasını ilk dile getiren daha önce Taraf gazetesinde yazan eski polis Önder Aytaç’tı.

Hanefi Avcı bu iddiayı reddediyor.

“KÖZ diye bir gruptaymışım o grubun mensubu olduğumu iddia ediyorlar, böyle ihbarlar var. Böyle bir şey yok. Asıl dertleri şu bir gün göreve gelmem. Bir gün göreve gelirsem gerçekleri ortaya çıkaracağımdan korkuyorlar. Ama bu fiilen mümkün değil. Meslekten ihraçlarım var. Bazıları beni MİT Müsteşarlığı’na bazıları, Emniyet Müsteşarlığı’na getirileceğimi ya da danışman olacağımı iddia ediyor. Kimi gönlünden geçeni söylüyor kimi yıpratmaya çalışıyor. Ama bu mümkün değil. Ben de böyle bir görev almak istemem.”

XS
SM
MD
LG