LONDRA —
Kenya’nın başkenti Nairobi’deki Westgate alışveriş merkezine silahlı saldırı düzenleyen El-Şebab örgütünün Somali’yi ele geçirme amacından daha fazlasını istediği yolundaki kaygılar arttı. Uzmanlar, örgütün giderek bölgesel bir militan gruptan çok El Kaide ile bağlantılı bir terör örgütüne dönüştüğünü söylüyor.
El-Şebab’ın yayınladığı fotoğrafta, örgütün militanları Nairobi’deki Westgate alışveriş merkezinde görülüyor. Ancak bu karenin ne zaman çekildiği bilinmiyor.
Merkezi Londra’da bulunan Asya Pasifik Araştırma Vakfı’nın Güvenlik Direktörü Sacan Gohel’e göre, ‘yumuşak hedef’ tercihi, bu örgütün en belirgin özelliklerinden biri: “Bu tür saldırılarla, daha fazla zarar verme olasılığı arttırılıyor. Terör herkesin gözü önünde yaşandığı için dehşet yaratıyor. Bu tür saldırıların olay yerinde bulunan kişiler tarafından kaydedilerek sosyal medyaya yayılma olasılığı da yüksek. Bu da terör örgütlerinin adını duyurmak için hayati önem taşıyor. El-Şebab örgütü tam da bunu istiyor.”
El-Şebab eylemin Kenya birliklerinin Somali'deki askeri operasyonlarına misilleme olarak yapıldığını ilan etti. Somali'de orduya destek veren Afrika Birliği gücünde 4 bin Kenya askeri görev yapıyor.
Örgüt, 2010 yılında Uganda’nın başkenti Kampala’da 76 kişinin ölümüne neden olan intihar saldırısından da sorumlu tutuluyor. Uganda’nın da Somali’de binlerce askeri bulunuyor.
Londra’daki King Üniversitesi Uluslararası Radikalleşme Çalışmaları Merkezi’nden Alexander Meleagrou-Hitchens’a göre, bu saldırıyla El-Şebab, Somali’de kontrolu yeniden ele almak istemenin yanısıra Batı’yı hedef alan bir yanı bulunduğunu da göstermek istiyor: “Bunu da ayaklanmaya karşı savaşarak ve kendilerini Somali’den silmek isteyen ve buna destek veren ülkelere saldırarak yapıyor. Uganda ve Kenya hedefteki ülkelerin başında geliyor. Özellikle de El-Şebab’ın içindeki küresel cihatçı unsurlarda, olan bitenin asıl sorumlusu olduğunu düşündükleri İsrail ve Amerika gibi davranan kuklalar olarak gördükleri Kenya ve Uganda’ya saldırmak için yoğun bir istek var.”
Gohel ayrıca, son saldırıda olduğu gibi gayrimüslimleri hedef alan saldırıların, El-Şebab örgütünün El Kaide ideolojisine yakınlığını ortaya koyduğuna dikkat çekiyor: “Son bir kaç yıldır gördüğümüz örgüt içi çatışma, Eymen el-Zevahiri liderliğindeki, El Kaide merkeziyle ideolojik olarak kendini uyumlu gören bir yönetim ortaya çıkardı. Kenya saldırısını tetikleyen unsur da bu. Ya da öyle olduğuna inanılıyor.”
Kenyalı yetkililer ve yabancı istihbarat birimleri, saldırganların kimliği ortaya çıktıktan sonra , saldırının hedefi ve uluslararası bağlantıları ile ilgili ayrıntılara ulaşmayı umuyor.
El-Şebab’ın yayınladığı fotoğrafta, örgütün militanları Nairobi’deki Westgate alışveriş merkezinde görülüyor. Ancak bu karenin ne zaman çekildiği bilinmiyor.
Merkezi Londra’da bulunan Asya Pasifik Araştırma Vakfı’nın Güvenlik Direktörü Sacan Gohel’e göre, ‘yumuşak hedef’ tercihi, bu örgütün en belirgin özelliklerinden biri: “Bu tür saldırılarla, daha fazla zarar verme olasılığı arttırılıyor. Terör herkesin gözü önünde yaşandığı için dehşet yaratıyor. Bu tür saldırıların olay yerinde bulunan kişiler tarafından kaydedilerek sosyal medyaya yayılma olasılığı da yüksek. Bu da terör örgütlerinin adını duyurmak için hayati önem taşıyor. El-Şebab örgütü tam da bunu istiyor.”
El-Şebab eylemin Kenya birliklerinin Somali'deki askeri operasyonlarına misilleme olarak yapıldığını ilan etti. Somali'de orduya destek veren Afrika Birliği gücünde 4 bin Kenya askeri görev yapıyor.
Örgüt, 2010 yılında Uganda’nın başkenti Kampala’da 76 kişinin ölümüne neden olan intihar saldırısından da sorumlu tutuluyor. Uganda’nın da Somali’de binlerce askeri bulunuyor.
Londra’daki King Üniversitesi Uluslararası Radikalleşme Çalışmaları Merkezi’nden Alexander Meleagrou-Hitchens’a göre, bu saldırıyla El-Şebab, Somali’de kontrolu yeniden ele almak istemenin yanısıra Batı’yı hedef alan bir yanı bulunduğunu da göstermek istiyor: “Bunu da ayaklanmaya karşı savaşarak ve kendilerini Somali’den silmek isteyen ve buna destek veren ülkelere saldırarak yapıyor. Uganda ve Kenya hedefteki ülkelerin başında geliyor. Özellikle de El-Şebab’ın içindeki küresel cihatçı unsurlarda, olan bitenin asıl sorumlusu olduğunu düşündükleri İsrail ve Amerika gibi davranan kuklalar olarak gördükleri Kenya ve Uganda’ya saldırmak için yoğun bir istek var.”
Gohel ayrıca, son saldırıda olduğu gibi gayrimüslimleri hedef alan saldırıların, El-Şebab örgütünün El Kaide ideolojisine yakınlığını ortaya koyduğuna dikkat çekiyor: “Son bir kaç yıldır gördüğümüz örgüt içi çatışma, Eymen el-Zevahiri liderliğindeki, El Kaide merkeziyle ideolojik olarak kendini uyumlu gören bir yönetim ortaya çıkardı. Kenya saldırısını tetikleyen unsur da bu. Ya da öyle olduğuna inanılıyor.”
Kenyalı yetkililer ve yabancı istihbarat birimleri, saldırganların kimliği ortaya çıktıktan sonra , saldırının hedefi ve uluslararası bağlantıları ile ilgili ayrıntılara ulaşmayı umuyor.