17 Haziran 2021’de HDP İzmir il binasına silahlı saldırı düzenleyerek Deniz Poyraz'ı öldüren Onur Gencer'in yargılandığı davanın dördüncü duruşması yapıldı.
İzmir Adliyesi 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Poyraz ailesi avukatları sanık Onur Gencer’e ve tanıklara sorularını yöneltmeye başladı.
Mahkeme heyeti sanığın tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 12 Ekim 2022 tarihine erteledi.
“Sorularımızın büyük bölümünde sanık susma hakkını kullandı”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Poyraz ailesi avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, sanığın susma hakkını kullanarak sorularının büyük bir kısmını cevapsız bıraktığını anlattı.
Sanığın önceki duruşmaya SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) yoluyla katıldığını hatırlatan Ağaç bu duruşmada mahkeme salonunda hazır bulunduğunu belirtti.
Ağaç, “Duruşma bizim sanığa sorularımızla başladı. Sanığa 600’e yakın sorumuz bulunuyor. Bu soruların bir kısmına ilk araya kadar sanık bir kısım cevaplar verdi. Vermiş olduğu cevapların da alt metin itibariyle aslında bu işin organize yapıldığıyla, arkasında da bir örgütlü yapının olduğuna dair çok sayıda done vermiş oldu’’ dedi.
Türkan Aslan Ağaç, bir saatlik aradan sonra dönen sanığın “çok sıkı tembihlenmiş ve ikaz edilmiş gibi sorularda susma hakkını kullanacağını söylediğini” savundu.
Kendilerinin tutanağa geçirilmesi açısından soruları sormaya devam ettiklerini söyleyen Ağaç, “Mahkeme ara vermemiş olsaydı sanığın o sorulara aynı tarzda cevap vermeye devam edeceğini düşünüyoruz. Yine de sorulara cevap vermemek için kendini zor tuttuğunu mimik ve hareketlerinden gözlemlediğimi de ifade edeyim. Özellikle ilişki içinde olduğu kolluk güçlerine ve askerlere yönelik sorularımıza verdiği cevaplar bu işin organize yapıldığını göstermesi açısından çıkarımlar sağladı. Bu kişinin dosyaya yansıyan verilerinden ülkücü olduğu anlaşılıyor. Kendisini de ülkücü olarak tanımlıyor. O yapıyla sıkı bir ilişki içinde olduğunu da bugün verdiği cevaplardan çıkardığımızı söyleyebilirim” dedi.
“Olayın organize bir saldırı olduğunu bulabileceğimiz delillere ulaşmamız engelleniyor”
Mahkemenin soruşturma aşamasında dinlenen çok sayıda tanığın dinlenmesine yer olmadığı kararına itiraz ettiklerini ancak bugüne kadar bu konuda bir karar verilmediğini ifade eden Ağaç, duruşmada taleplerinin de usule aykırı şekilde reddedildiğini savundu.
“Tutanağa göre emniyetin ev aramasında 9 tane ayrı poşette delil olması gerekirken 8 poşet olduğu ortaya çıkıyor. Bir poşetin içindeki delillerin nerede olduğunun araştırılmasını istiyoruz. Mahkeme o dilekçelerimiz arasında yer alan bu talebi reddetmiş oldu. Sanıktan elde edilen dijital verilerin bir örneğinin tarafımıza verilmesini istemiştik, bu talep de o dilekçede yer alıyordu, bu talep de reddedilmiş oldu. Yani mahkeme delillerle bizim doğrudan temas kurmamızın önüne geçiyor. Mahkeme maddi gerçekliğin araştırılmasının önüne geçiyor” dedi.
Soruşturmanın kötü yürütüldüğünü belirten Ağaç delillerin çoğunluğunun toplanmadığını ve soruşturmanın yüzeysel kaldığını söyledi.
“Whatsapp ve diğer sosyal medya yazışmalarındaki mesajlarının ilgili şirketlerden istenmesini talep etmiştik, bu da reddedildi. Bu olayın organize bir saldırı olduğunu bulabileceğimiz delillere ulaşmamız tamamen engelleniyor.” ifadelerini kullandı.
“Mahkeme hızla süreci tamamlayıp dosyayı kapatmak istiyor”
VOA Türkçe’ye konuşan Ağaç gelecek duruşmada bu taleplerde ısrarcı olacaklarını vurgulayarak, “Mahkeme çok hızlı bir şekilde süreci tamamlayıp sanığa ceza vererek dosyayı kapatmak istiyor. Bugünkü duruşmada adaletin gerçekleşeceğine ve olayın tüm yönlerinin aydınlatılacağına olan inancım ortadan kalkmış durumda. Mahkeme kasıtlı olarak gerçekliğin ortaya çıkmasına engel oluyor. Bu mahkemenin özel olarak seçildiğini düşünüyorum’’ dedi.
Önümüzdeki duruşmada mahkemeye yeni atanan başkanın kim olduğunu, onun yargılamaya ve dosyaya yaklaşımını izleyeceklerini belirten Ağaç, hukuka aykırı olarak reddedilen talepler konusunda ısrarcı olacaklarını söyledi.
‘’Bu dosya bu şekilde kapatılırsa istinaftan döner, dönmezse Yargıtay’dan döner, dönmezse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’den döner. Bu dosya bu kadar kolay kapatılamayacak. Bu dosya Hrant Dink dosyası gibi yıllarca sürecek bir dosyadır ve defaten açılarak, yanına sanıklar eklenecek bir dosyadır” dedi.
Silahla adliyeye girmek isteyen bir kişi gözaltına alındı
HDP’nin çağrısıyla siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları, duruşma öncesinde adliye önünde basın açıklaması düzenlemek için bir araya geldi. Bu sırada bir kişi elindeki pompalı tüfekle adliye binasına girmek isterken engellenerek gözaltına alındı.
Ağaç, “Bu olayın bu davayla bir ilgisinin olup olmadığı konusundaki sorularımız şu ana kadar yanıtlanmış değil. Bu olayın duruşmanın olduğu güne ve saate denk gelmesi bir tesadüf müdür değil midir, önümüzdeki günlerde araştıracağız” diye konuştu.
HDP tarafından olaya ilişkin yapılan açıklamada ise ‘bugün yeni bir felaketin eşiğinden dönüldüğü’ kaydedilerek, duruşma öncesi bir tehdit mesajının da gönderildiği belirtildi.
Açıklamada, “Dün, yani 17 Haziran 2022 Pazar günü sabah saatlerinde Akın Akgöz isimli bir şahıs, milletvekillerimize ‘…Siz İzmir Adliyesi önünde toplanın, biz de bir kardeşimizi canlı bomba olarak yollayıp…’ vb. şeklinde açık tehdit mesajları göndermiştir. Biz, bu şahıs ve tehditleri hakkında ilgili mercileri dün sabah uyardık. Bu saldırı girişimi bir kez daha ilk günden beri dile getirdiğimiz iddialarımızı doğrulamıştır” denildi.
Açıklamada iktidara, İçişleri Bakanlığı ve İzmir Emniyeti’ne ise, “Bu saldırganla vekillerimizi tehdit eden kişi arasında bir bağ var mıdır? Bu saldırgan ile Deniz Poyraz’ı katleden kişi arasında bir bağ var mıdır? Bu saldırgan da önceki katil gibi aynı odaklar ve çeteler tarafından eğitilmiş midir? Bu saldırgan da Deniz Poyraz katliamını gerçekleştiren güçler tarafından mı organize edilmiştir? Bu saldırgan da partimize karşı harekete geçirilen katliam hücrelerinin bir üyesi midir? Bu saldırgan o kadar yoğun önlemlere rağmen adliye binasına bu kadar rahat nasıl yaklaşabilmiştir?” soruları yöneltildi.
“Deniz Poyraz için adalet arayışı adalet fiyaskosuna dönüştü”
Duruşma öncesinde yapılan basın açıklamasında "Katillerden hesap soracağız, faşizm yenilecek biz kazanacağız" yazılı pankartın arkasında toplanan katılımcılar sık sık "Deniz Poyraz onurumuzdur" sloganları attı.
Açıklamaya HDP Milletvekilleri Sezai Temelli, Hüda Kaya, Serpil Kemalbay, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Deniz Poyraz’ın ailesi, siyasi parti temsilcileri ve kadın örgütleri katıldı.
Kemalbay, “Bugüne kadar üç duruşma görüldü. Deniz Poyraz için adalet arayışı bu üç duruşmada adalet fiyaskosuna dönüştü. Bu davanın siyasi katliamların aydınlatıldığı ve azmettiricileri başta olmak üzere sorumluluklarını yerine getirmeyen bütün kurumların yargılandığı, hesap sorulduğu bir dava olarak sürmesi gerekir. Ancak bundan önceki duruşmalarda olduğu gibi bugün de yine burada adaletin sağlanamayacağına dair derin kuşkularımız var’’ ifadelerini kullandı.
Suruç katliamının yıl dönümünün yaklaştığını hatırlatan Kemalbay, ‘’Türkiye’de siyasi katliamların ardı ardına gelmesinin arkasındaki en temel neden, bu katliamlarla ve katliamların arkasındaki hakikatle yüzleşilmemesidir. Biliyoruz ki Deniz Poyraz katliamını gerçekleştirenlerin ulaşmak istedikleri hedef Türkiye’de kaos yaratmak, kumpaslar kurmak, HDP şahsında demokrasi güçlerine karşı saldırıyı harekete geçirmektir. Bu amacın arkasında bulunanlar bugün ortaya çıkarılmamıştır. Bu kısır döngüyü aşamadığımız sürece Türkiye’de birlikte yaşamı, demokrasiyi, barışı, refah içinde bir yaşamı kuracak bir yol çizemeyiz’’ diye konuştu.
Onur Gencer’in katliamda kullanıldığını savunan Kemalbay, ‘’Onun arkasındaki güçler bu alçak katilin sırtını sıvazlamaya devam ediyor. Sırtının sıvazlanmasından aldığı güçle mahkeme heyetine hakaret edebilme ve tehdit edebilme cüretini gösteriyor. Onur Gencer’i gözaltına alırken gösterilen ihtimam, Onur Gencer’in işlediği katliamların aydınlatılmaması için delilleri toplamayan savcılık ve süreç hep aynı yerden kaynağını almaktadır.” dedi.
“Katliamların hesabını soracağız”
CHP Milletvekili Tanrıkulu da açıklamada söz alarak, “Bu cinayet canı sıkılan birinin yaptığı bir cinayet değil. Katliamda üç aşamaya bakmak lazım. Katliam öncesi aşama, cinayet sırasında güvenlik güçlerinin tutumu ve cinayetten sonra yargının tutumu. Bu üç aşamaya baktığımızda bu cinayetin derin devletin derin ilişkileriyle işlenmiş bir durum olduğu ortada.’’ ifadelerini kullandı.
Cinayetten önce nefret söylemlerinin cinayete zemin hazırladığını belirten Tanrıkulu, katile ‘görevini yerine getiren vatansever’ muamelesinin yapıldığını söyledi.
Tanrıkulu, "Bu ortamda bir sosyal medya paylaşımı yaparsanız 4-5 gün gözaltında kalırsınız ama bu katil sadece 24 saat gözaltında kaldı. Hiçbir ilişkisi araştırılmadı, tutuklandı hızla. Bu tablo bize şunu gösteriyor. Bu ilişkilerin sosyal ortağı ve sahibi AKP’dir. AKP işkenceden, ölümlerden uzak bir ortam yaratacağı iddiasıyla iktidara geldi ama derin devlet kendisini teslim aldı, sonra derin devletin sahibi kendisi oldu. Bu cinayetlerden ve kendisinden önce işlenen cinayetlerin beratla sonuçlanmasından AKP sorumludur. Bu hesabı sandıkta soracağız, sandıktan sonra da bu katliamların hesabını yeniden soracağız, helalleşmeyeceğiz” dedi.
Kadınlar Birlikte Güçlü platformu da yaptığı açıklamada, “Bu saldırının sadece HDP’ye yönelik değil erkek egemen devletin bütün kadınlara yönelik bir cinayeti olduğunu düşünüyoruz. Bu cinayet kadınların tırnaklarıyla elde ettikleri haklarını gasp etmeye yöneliktir. Bu nedenle bütün kadınları duruşmalarda görmek istiyoruz. Öfkeliyiz, çünkü dünyayı dar etmeye çalışanlardan bıktık. Katil olarak, tecavüzcü olarak her yerdesiniz” ifadelerini kullandı.