Erişilebilirlik

Danışmanı Demirtaş’ı Yazdı


DİYARBAKIR- Yaklaşık 6 yıldır Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yaşadıkları basın danışmanı tarafından kaleme alındı. “Demirtaş’ın Beyaz Sandalyesi” isimli kitapta yer verilen bazı konular Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’a da sürpriz oldu.

Uzun yıllar Demirtaş’ın basın danışmanlığını yapan Zınar Karavil, Demirtaş’ın tutuklanmasına giden süreci kaleme aldı. ‘Demirtaş’ın Beyaz Sandalyesi’ adlı kitabın isim babası, bir dönem Demirtaş ile birlikte yargılanan eski Milletvekili Sırrı Süreyya Önder oldu. Kitabın ön sözünü de yazan Önder, neden bu ismi verdiğini şöyle açıkladı: “Bugün içerideki her sandalye dışarıdaki yüzlerce konuşma kürsüsüne bedeldir. Yine de hak teslim etmek gerekirse, Selahattin beyaz sandalyesini kürsü yapma bahsinde en mahir olanımızdır.”

Kitapta Demirtaş ile birlikte birçok HDP’li siyasetçinin tutuklandığı sürecin ilk günlerinden günümüze kadar yaşanan olaylar, kamuoyuna yansımayan bölümleriyle de kitapta yer alıyor. Kitapta yer alan bir anektoda göre, polisler Demirtaş’ı almaya geldiklerinde, küçük kızı Dılda, “Baba gitme” diye sesleniyor. Demirtaş bu anı “Kendimi en zayıf hissettiğim tek an” diye yorumluyor. Demirtaş gözaltına alındığı gün Emniyet Müdürlüğü yakınlarında bombalı araçlar intihar saldırısı düzenlenmesini ise, “Bizi tutuklayanların bir planıydı. Amaç çok ölümlü bir katliamla tutuklamaları aynı saate getirip şok durumunu derinleştirmekti” şeklinde yorumladı.
Karavil, Diyarbakır’da bir söyleşi ve imza günü düzenleyerek, Demirtaş’ın sevenleri ile buluştu. Söyleşiye Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, avukatlarından Mahsuni Karaman da katıldı.

“Demirtaş beni motive etti”

Söyleşi de ilk sözü alan Karavil, kitabı yazmadan önce Demirtaş’a danıştığını söyledi. Demirtaş’ın hem kitabı yazması için teşvik ettiğini hem de katkı sunduğunu vurgulayan Karavil, “Ben her ne kadar basın danışmanı isem de bir yazar değildim. Böyle bir kitabı kaleme alabilir miydim? diye düşündüm. Çünkü Demirtaş hakkında bir kitap yazmaya karar vermenin her aşaması güzel ama bunu yapmak ağır bir yük. Kararımı hiç kimseyle paylaşmadan önce yazmaya başladım. 33 sayfaya kadar olan giriş bölümü, cezaevi giriş bölümü, arka planda olanları yazdım. Sonra Demirtaş'a mektup gönderdim ve durumu izah ettim. Demirtaş hakkında bir kitap yazılması gerektiğini söyledim. Andreas Papandreo hakkında bir kitap yazılmıştı ve bizim eve gelmişti ama Demirtaş gibi ikonik bir siyasetçi hakkında yazılmış bir kitap yok. Bu bir eksiklik, Demirtaş'a bundan söz ettim. Kendisi sağ olsun beni çok yüreklendiren, motive eden, destekleyen bir mesaj gönderdi ve ‘devam edip bitirmen lazım’ dedi. Seçimlerde de gördük bir şey yapmanızı istediği zaman genelde yapıyorsunuz” dedi

Neden ‘Beyaz Sandalye’?

Karavil, Demirtaş’ın beyaz sandalyesinin sembole dönüştüğünü ifade ederek, şöyle konuştu: “Her ne kadar Demirtaş'ın şimdi resmi bir unvanı yoksa bile, aktif siyasete devam ediyor, toplumun, halkın ülkenin sorunları için çözüm önerileri üretmeye devam ediyor. Tıpkı dışarıdaki, Genel Merkez’deki, Meclis’teki odasındaki gibi beyaz sandalyesi siyaset üretmeye devam ediyor. Bence çok değerli bir iş yapıyor. Sandalyenin bir özelliği de şu; ayakta kalması, devrilmemesi. Sırrı Süreyya Önder ön sözde mükemmel bir tespite yer vermiş, plastik sandalye bir rüzgarda hemen devrilir, tahta sandalye devrilmez. Demirtaş'ın beyaz sandalyesine çok fazla saldırı var ama Demirtaş'ın beyaz sandalyesi devrilmiyor. Bunun iki temel nedeni var; bir tanesi Demirtaş gibi önemli bir figürün o sandalyede oturması, sandalyenin çok büyük bir ağırlık oluyor ve saldırı karşısında sarsılmıyor bile. Demirtaş tek olsaydı sandalye ağırlığa rağmen devrilebilirdi. Devrilmemesini sağlayan sadece Demirtaş'ın ağırlığı olamaz. Bir de o sandalyeye yönelik, saldırıları engelleyen bir halk var. Demirtaş'a dünyanın her yerinden sahip çıkan bir halk var.”

Karavil, bundan sonra 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşananları yazmayı planladığını sözlerine ekledi.

Başak Demirtaş’a sürpriz

Söyleşide konuşan Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş ise kitabın sadece Demirtaş’ı değil, halkın tarihi dönemde kendi değerlerine nasıl sahip çıktığının da anlatıldığını söyledi. Tutuklanma sürecinde yaşananların kaleme alınmasının kendilerini mutlu ettiğini ifade eden Başak Demirtaş, “Cesurca yürütülen bir süreç var. Bu süreç her anlamda devam ediyor. Adaletsizliğe, zorbalığa karşı, zulme karşı hem hukuki anlamda hem siyasi anlamda hem içeride hem dışarıda devam eden bir süreç var. Dolayısıyla bu tür şeylerin karanlıkta kalmaması gerekiyordu. Bunlar unutulmamalı ve gelecek nesillere miras olarak kalmalı. Bu yönüyle de bu kitap çok önemli çünkü bizim mücadelemiz yıllardan beri bugüne kadar böyle geldi” dedi.

Eşinin hayatıyla ilgili bazı bilgileri kitaptan öğrendiğine dikkat çeken Demirtaş,” Kitabın içinde bazı yerler bana da çok sürpriz oldu. Hüzünlendiğim, duygulandığım, ağladığım, mutlu olduğum bölümler oldu. Onlara çok detaylı bir şekilde girmeyeyim ama özellikle Selahattin ile ilgili ilk defa duyduğum şeyler oldu” dedi.

XS
SM
MD
LG