Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümete yönelik eleştirileri üzerine tüzel kişilik yapılarını yasal çalışmayla değiştirdiği baroların ardından Corona virüsü salgınında halka yanlış bilgi verildiğini söyleyen Türk Tabipleri Birliği’nin yapısını değiştirme kararını ilan etti.
Erdoğan, “Cumhur İttifakı” ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 18 Eylül’de ilk kez dile getirdiği“TTB kapatılmalıdır” yönündeki görüşüne katıldığı mesajını vererek, MHP’yle birlikte Meclis’te gerekli yasal değişikliğin yapılması için AKP’li milletvekillerine talimat verdi. Geçmişte de benzer görüşlerini ifade etmiş olan Erdoğan, AKP’nin TBMM Grubu’na bu sefer en kısa sürede yasa değişikliği beklediğini söyledi. Erdoğan, söz konusu yasa çalışmalarında muhalefet partileriyle görüşülmesini, ancak muhalefet destek vermezse de MHP’yle birlikte “Cumhur İttifakı” olarak hemen, bütçe görüşmelerinin ardından gerekli yasa değişikliği yapılmasını istedi.
Bahçeli gibi Türk kelimesini Türk Tabipleri Birliği’nin taşımaması gerektiği görüşünü savunan Erdoğan, “Türk ve Türkiye ismini hak etmeyen meslek kuruluşlarından, bu imtiyazlarını derhal almalıyız. Türk Tabipler Birliği’nin başındaki 'Türk' ifadesi, zaten bunlara yakışmıyor. Ondan zaten nefret ediyorlar. Onun için bir an önce bizim onların elinden bunu almamız lazım” ifadesini kullandı.
Erdoğan, Türk Tabipleri Birliği (TTB) gibi hükümetin hukuka, mühendislik bilimine, çevreye aykırı uygulamalarına sivil muhalefet göstermesiyle tanınmış Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) yine yapısında benzer şekilde değişiklik yapılmasını istedi.
TTB Başkanı’na terör örgütü üyeliği suçlaması
Erdoğan’ın, Türkiye’nin az sayıda adli tıp alanındaki uzman isimlerinden birisi olan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı için kullandığı “terörist” benzetmesi de dikkat çekti. Fincancı, “Barış için Akademisyenler” bildirisi imzacısı olduğu için yargılanmıştı ancak Anayasa Mahkemesi imzacı akademisyenler hakkında bunun bir ifade özgürlüğü hakkı kullanımı olduğuna hükmetmişti.
Erdoğan, “Terör örgütünden birsini getirip Türk Tabipler Birliği'nin başına koyuyorlar. Ne zamandan beri terörle iç içe olanlar Tabipler Birliği gibi önemli bir kuruluşun başına geçebiliyor? Bunun adı, demokratik bir yaklaşım değildir. Bunun adı, terör örgütlerinin sivil toplum kuruluşlarına adeta el koyması hadisesidir” suçlamasında bulundu.
Sivil muhalefet temsilcisi ve hükümetin uygulamalarına yönelik eleştirel görüşlerini kamuoyuyla paylaşan meslek örgütleri için “Türkiye’nin ‘behemehâl’ yani ne olursa olsun çözmesi gereken sorunlardan birisi” olarak tanımlayan Erdoğan, artık bu meslek örgütlerine “tahammül” edemediğini söyledi. Erdoğan, “Bunlar, buralarda yapmaları gereken görevlerini yerine getirmiyor ama saygısızlık, hakaretse bu hakareti yapıyorlar. Biz bunlara hastalarımızı nasıl temsil edeceğiz? Nasıl bunlardan şifa arayacağız? Teröristten bu beklenir mi? Onun için Türk Tabipler Birliği başta olmak üzere diğer meslek kuruluşlarındaki sorunlar da artık tahammül edilemez seviyeye ulaşmıştır” diye konuştu.
Erdoğan Corona salgınındaki vaka sayısı tartışmasına değinmedi
Anayasa güvencesinde olan bu meslek örgütlerinin kuruluş amaçları dışında faaliyet gösterdiğini söyleyen Erdoğan, TTB’nin son dönemde hükümetle karşı karşıya gelmesine neden olan ve Bahçeli’nin asıl suçladığı konu olan Corona virüsü salgınında Sağlık Bakanlığı’nın gerçekleri açıklamadığı eleştirisine ise değinmedi. Erdoğan, TTB’nin geçmişte Kürt sorunuyla ilgili barış çağrısı gibi açıklamalarını hedef alarak, şu görüşlerini dile getirdi: “Türk Tabipler Birliği, bunun gibi kimi meslek kuruluşları açıkça Anayasa'ya aykırı faaliyet içindedir. Her şeyden önce bu meslek kuruluşlarının yönetimleri, söz konusu meslek mensuplarının tamamını temsil etmekten çok uzaktır. ‘Çoklu Baro’ sisteminde yapıldığı gibi aynı çalışmayı Türk Tabipler Birliği ve diğer meslek odalarında da yapmak durumundayız. Cumhur İttifakı olarak da bu konuyla ilgili çalışmayı başarılı bir şekilde sürdüreceğimize inanıyorum. Uzun yıllardır küçük ama örgütlü klikler tarafından kontrol edilen bu meslek kuruluşları sadece temsilde değil uygulamada da kuruluş amaçlarından sapmışlardır. Bu kuruluşların bir kısmının yönetim organları, ideolojik sapkınlıkların veya dar grupların çıkarlarının kalesi haline dönüşmüştür. İnsanları acımasızca katletmekten ormanları yakmaya, çocukları kaçırmaktan kadınlara tecavüze kadar her melanete bulaşmış terör örgütünü savunmak, bir meslek kuruluşunun görevi olamaz. Suriye’de kendi halkını katleden zalim bir rejimi ve onunla birlikte hareket eden bir terör örgütünü yüceltmek, bir meslek kuruluşun görevi olamaz. Kendi devletinin sınırlarını, güvenlik altına almaya yönelik harekatlarını itibarsızlaştırmaya çalışmak, bir meslek kuruluşunun görevi olamaz. Vatan topraklarını kurtarma mücadelesi veren Azerbaycan devletini hedef almak, bir meslek kuruluşunun görevi olamaz. Milletin değerlerine savaş açmak, görev alanıyla ilgisi olmayan konularda bildiriler yayınlamak, bir meslek kuruluşunun görevi olamaz. Hükümetin her yaptığına karşı çıkarak siyasetin en çirkef hâlini sergilemek, bir meslek kuruluşunun görevi olamaz.”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, 1 Ekim’de başlayan yasama dönemindeki çalışmalar hakkında da, “İnşallah, Cumhur İttifakı olarak kendi içimizde ortaya koyacağımız güçlü dayanışma ve gerektiğinde sağlayacağımız çok daha geniş uzlaşmalarla, Meclis’in yeni yasama yılını en verimli şekilde değerlendireceğiz. Bu vesileyle bir kez daha, bugüne kadar girdiğimiz her mücadelede desteğini yanında bulduğumuz Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve özellikle de Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli’ye şükranlarımı sunuyorum” ifadesini kullandı.
TTB: “Bizim gündemimiz Corona nedeniyle ölenler”
TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise, Erdoğan’ın yasa değişikliği çıkışıyla ilgili “Bizim gündemimizde değil, biz meslektaşlarımızı kaybediyoruz. Bir haftadır 7 sağlık çalışanını kaybettik, gündemimiz bu” dedi.
Fincancı ve diğer TTB yöneticileri bugün Corona virüsü nedeniyle ölen Aydın Tabip Odası (ATO) Başkanı Esat Ülkü’nün cenaze törenine katıldı. Fincancı, “Yitirilen her insan ile ülke kaybediyor. Her gün bir sağlık çalışanı yitiriyoruz bu salgından. Neden? Çünkü hakikati bilme hakkımız elimizden alınıyor. Gerçek sayıları bilmiyoruz, yeterli test yapılmadığı için bulaştıran insanların aramızda gezmesini engelleyemiyoruz. Çok değerli bir ağabeyimizi kaybettik. Yalnızca bir hekim değil, sanatçı, yalnız bir hekim değil, baba-eş. Ne büyük özverileri ile kurulan hayatlar ve bugün biz bu acıyı yaşıyoruz. Onun ışığı yolumuzu aydınlatacak” diye konuştu.
CHP: “Barolar meselesi gibi başarılı olamayacaklar”
Türk Tabipleri Birliği’nin yapısını ve diğer meslek örgütlerini hedef alan düzenlemelere barolar meselesinde olduğu gibi karşı çıkacakları mesajını veren Özel, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı sıfatını da taşıyarak, bu ucube durumda, kendi siyasetini, kendi sinirini, kendi egosunu, devletin başı olarak Meclis’e dikte ettiği bir açıklama gördük. Barolar meselesinde, görünüşte buradaki parmak çoğunluğuyla ve Anayasa Mahkemesi’nde ise şekil yönünden dokuza yedi oy çokluğuyla alınan karar ile Cumhur İttifakı başardı gibi gözüyor. Cumhur İttifakı kazanırken, kaybetti orada. Nasıl kaybetti? Barolar kurulacaktı. Avukatlar sırada bekliyordu. Bunlar Barolar Birliği’nin başındaki Saray’ın emir erini (Metin Feyzioğlu’nu kast ediyor) kurtarmak için formülü bulmuşlardı, hesabı yapmışlardı. Ne oldu? İstanbul’da ittir kaktır, kamu avukatlarıyla 2 bin avukatı zor buldular. Ankara’da ise bulabilmiş değiller. Kendiliğinden 400 imza var. Bu ne demek? AK Partili ve MHP’li avukatlar dahi, mesleklerine, birlik ve beraberliklerine yapılan bu müdahaleye karşı vicdani bir ret kullandılar. Bu dersi barolardan almadılarsa tabiplerden alırlar, mühendislerden alırlar, eczacılardan alırlar” dedi.
TTB’nin anayasal bir kurum olduğunu vurgulayan Özel, CHP’nin geçmişte de defalarca söylediği üzere demokrasi hazımsızlığı yaşandığını söyledi. Özel, “(Bu) barolara da yapmaya çalıştıkları gibi demokrasiden hazımsız kişilerce ele geçiremedikleri kurumlarda oyunun kurullarını değiştirmektir. İstanbul seçimini iptal ettiren kafa da budur, barolar seçimlerini de değiştiren kafa da budur, seçimle gelip seçimle gitmemeye çalışan kafa da budur. Ama seçmen bunun cezası verir” diye konuştu.
HDP: “Meslek odalarıyla derdiniz nedir?”
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, baroları bölmeyi amaçlayan yasal düzenlemenin ardından son olarak “İçişleri Bakanlığı’nın illerde barolarca yapılacak genel kurul toplantılarına ve bunun sonucunda yapılacak Türkiye Barolar Birliği’nin seçimine engel olduğunu” gündeme getirdi. Erdoğan’ın baroların yanı sıra bugün de Türk Tabipleri Birliği’ni hedef aldığını vurgulayan Beştaş, “Meslek odalarıyla derdiniz nedir” diye sordu.
Beştaş, “Bugün bütün meslek örgütlerinin hedefe konulduğunu AKP Genel Başkanı Erdoğan bütün Türkiye’ye ve dünyaya ilan ediyor. Evet, ‘çoklu’ adı altında kendilerine kurum oluşturuyorlar. Her konuda tekçilikten yana olan iktidar nedense meslek odalarını bölmeye çalışıyor. Çoklu baro sisteminde sizinle defalarca bunu buradan paylaşmıştık. Hakikaten Saray'ın binlerce odası var. Meslek odaları ile derdiniz nedir? AKP’den önce de meslek odaları vardı, AKP gittikten sonra da meslek odaları olacak. Sivil toplumla çok büyük bir derdi var bu iktidarın. Neden sivil toplum iktidarı denetleyen doğru sözü söyleyen sorunları aktaran ve aynı zamanda çözüm üretebilecek bir potansiyele sahip değiller. Tabipler Birliği de barolar da KESK ve diğer tüm kurumlar da bu rollerini oynayanlar. Asıl rahatsız oldukları şey sivil toplumun demokratik mücadeledeki konumlarıdır...Meslekleri bitirdiniz şimdi meslek odalarına göz diktiniz” tepkisini gösterdi.
Sözlerine “Ama şunu unutmasınlar ne barolar itaat eder, ne odalar itaat eder. Bu konuda baltayı kendi ayağına vuruyorsunuz” diye devam eden Beştaş, “Siyasi parti kongreleri yapılmasına karşın İçişleri Bakanlığı'nın genelgesiyle baro genel kurulları iptal edildi. Garip bir şekilde YSK da aynı gün karar verdi, bir genelge yayınladı ve ileri tarihe ertelenmesini söyledi. Gerçekten avukatları düşünüyor olsalardı, pandemi sebebiyle bulaşın önünü almaya çalışıyor olsalardı baş göz üstüne derdik. Pandemi AKP'lilere bulaşmıyor, bize bulaşmıyor ama nedense avukatlara bulaşıyor. Mesele şu açıkçası, YSK asla yetkisi olmayan bir konuda karar vermiştir. İstanbul Seçim Kurulu, çok dikkat çekici bir şey, İstanbul Barosu genel kurulunun iptal edildiğine karar vermiş. Halbuki Baronun böyle bir başvurusu bile yokmuş” bilgisini verdi.