Küresel Terörizm Endeksi 2020 raporuna göre, dünyada son 5 yıldır terörden yaşamını yitirenlerin sayısı azaldı ancak Afrika'da artan cihatçı terör ile 'aşırı sağ terör' gibi yeni ve ciddi riskler ortaya çıkmaya başladı. Raporda Tükiye, teröre en çok kurban veren ülkeler arasında 18'inci sırada yer alıyor.
Raporu hazırlayan Ekonomi ve Barış Enstitüsü Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika sorumlusu Serge Stroobants, Corona virüsü krizinin yeni tip sosyal kriz ve şiddet olaylarını tetikleyebileceğine dikkat çekerek, hükümetleri şimdiden önlem almaya çağırıyor.
Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP), dünyadaki terör hareketlerini ve terörün ülkeler üzerindeki etkilerini inceleyen; terörizmdeki küresel eğilimleri ve bunların ekonomik maliyetlerini ortaya koyan 2020 Küresel Terörizm Endeksi (2020 Global Terrorism Index- GTI) raporunu yayınladı. IEP Yönetim Kurulu Başkanı Steve Killelea, geçtiğimiz yıla oranla terör saldırılarında yüzde 15'lik bir düşüş olduğunu, 2014'ten bu yana yüzde 59 gibi "şaşırtıcı ama sevindirici" bir düşüş tespit ettiklerini söyledi.
Rapora göre bu gerilemede, Suriye'deki çatışmaların azalması, IŞİD’in geriletilmesi ve Ortadoğu'daki çatışmaların azalmasının katkısı önemli rol oynadı. IEP'nin Endeks çalışmasına başlamasından bu yana 103 ülkedeki terör olaylarında gerileme oldu, yalnızca 35 ülkede durum kötüleşti.
VOA Türkçe'ye raporu değerlendiren IEP Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika sorumlusu Serge Stroobants, "Bu gerçekten çok iyi bir haber. Ama 2019'da halen terör saldırıları nedeniyle 13 bin 800 kişinin yaşamını yitirdiğini tespit ediyoruz. 5 yılda bu rakam yüzde 60 oranında azaldı. Özetle gerileme var ama durum hala ciddi" dedi.
Aşırı sağcı saldırıların Kuzey Amerika, Avrupa ve Avustralya'da ilerlemesi de yeni raporun en önemli tespitlerinden bir tanesi. Aşırı sağcı terör saldırıları son 5 yılda, yüzde 250 oranında arttı.
Üçüncü önemli tespit olarak ise, IŞİD’in Sahara bölgesinde kurbanlarını arttırması önemli bir tehlike olarak göze çarpıyor.
Türkiye 18'inci sırada
Terörizmin küresel ekonomiye olan etkisi de geçtiğimiz yıl yüzde 25 düşüşle 16,4 milyar dolara geriledi. Teröre en çok kurban veren ülkeler Afganistan, Irak, Nijerya, Suriye, Somali ve Yemen olmaya devam ediyor. Türkiye ise 163 ülkeli listede 18'inci sırada yer alıyor.
Serge Stroobants, "Bu geçen yıla oranla Türkiye'nin iki sıra daha iyi konumda olduğunu gösteriyor. Türkiye Avrupa grubunda değerlendiriliyor. Bu nedenle, Türkiye'nin hem geçiş noktası olması, hem de Ortadoğu’da bir takım çatışmalara yakın olması nedeniyle ön sıralarda yer aldığını söyleyebiliriz" dedi.
Dünyada terör kurbanlarının sayısı azalırken, Afrika kıtasındaki, Mağrip El Kaidesi ya da Boko Haram gibi Taleban ya da IŞİD kaynaklı örgütlerin saldırıları nedeniyle, Afrika ülkeleri terör kurbanı ülkeler listesinin ilk sıralarında yer alıyor.
"Terör saldırıları batıda oluyor" yanılgısı
Rapor terör saldırılarının daha çok batı ülkelerinde meydana geldiği izleniminin de doğru olmadığını ortaya koyuyor. Terörizm kaynaklı ölümlerin yalnızca yüzde 1'i gelişmiş batı ekonomilerinde gerçekleşiyor. Bu algı yanılması, batıda meydana gelen saldırıların medyada daha geniş yer bulmasından kaynaklanıyor. Ayrıca, terör saldırılarının daha çok devam eden çatışma bölgelerinde gerçekleşmesinden kaynaklandığı belirtiliyor. Savaş bölgelerinde meydana gelen terör saldırıları medyanın daha az ilgisini çekiyor.
Raporda, IŞİD’in yenilmesinin ardından, örgüte dahil olmayan ancak onun ideolojisine sempati duyan yalnız, bağımsız radikalleşen, Fransa ve Avusturya'da meydana gelen son saldırıları düzenleyen saldırganlar gibi, kendiliğinden hareket eden yeni bir grup terörist olgusundan söz ediliyor. Stroobants bu yeni olguyu, "Daeş'in güç kaybetmesiyle artık merkezden gelen talimatlar, Paris ve Bataclan gibi saldırılarda olduğu gibi dışarıdan planlanan büyük saldırılar artık olanaklı değil. Ama içeride radikalleşen kişilerin bireysel eylemleri başladı. Fransa'da ve Avusturya'da bunu görüyoruz. Burada en çok sosyal medya ve internet etkisinin engellenmesi hükümetlerin en önemli görevi olmalı. Birey kendini toplumdan tümüyle dışlanmış, ayrımcılığa uğramış hissetmemeli. Eşitlik ve denge politikaları önem kazanıyor" sözleriyle açıklıyor.
Fransa'da hükümetin "İslamcı teröre" karşı yasal bir düzenlemeye gitme çabalarını doğru bulan Stroobants, "Bu konuya çok net bir açıklık getirilmeli. Fransa'da radikalleşen İslamcı terör, aşırı sağcı terörle birlikte, saldırıların temel kaynağı. İslam bir tarafta barış dini, ama diğer tarafta islamist bir ideoloji var. Bu iki şey birbirinden farklı iki olgu. Fransa, bu ideolojiyi hedef alıyor, İslam'a saldırmanın peşinde değil. Bazı politik temsilciler bu karmaşayı bilerek yaratıyorlar, bunu kullanmak istiyorlar" diye konuştu.
Aşırı sağcı terör yükseliyor
Amerika'da ve Avrupa'da siyah yurttaşların eylemlerinden Sarı Yelekliler hareketine kadar, protesto ve şiddet eylemlerinin son 10 yılda yüzde 277 arttığına dikkat çeken Stroobants, "Kötüleşen ekonomik koşulların, daha fazla insanın yabancılaşmasına, aşırılık yanlısı propagandaya açık hale gelmesine yol açacağına dair ciddi endişeler var. Ayrıca, terör saldırılarının yüzde 96'sı çatışma bölgelerinde yaşanıyor. Gelecek için söyleyebileceğimiz, eğer terörist saldırıların azalmasını istiyorsanız, çatışmaların azaltılması gerekiyor" dedi.
Raporun en çarpıcı tespitlerinden birisiyse batı ülkelerinde aşırı sağ terör olaylarındaki artış. Serge Stroobants, aşırı sağcı terör tehlikesinin pek çok boyutu olduğunu, toplumsal dinamikler kadar önemli toplumsal değişikliklerin de bunu tetiklediğini belirterek, "Dünya dinler ya da kültürler çatışmasına doğru gitmiyor bana göre. Sadece bazı gruplar bunu politik amaçları, ideolojileri, ekonomik ve politik hedefleri için kullanıyorlar. Bu raporu hazırlamak için bütün dünyayı dolaşıp incelemelerde bulunuyoruz. Böyle bir tehlike olduğunu düşünmüyorum" dedi.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Corona virüsü salgını krizinin sosyal ve ekonomik etkileri asıl önümüzdeki yıl daha sert hissedilecek. Terörün en önemli kaynağı da sosyal ya da ekonomik krizler. Peki salgın deniyle yaşanan ya da yaşanacağı öngörülen sağlık, ekonomik ve sosyal krizler, farklı şekillerde terör saldırılarını tetikler mi?
Stroobants bu soruya, "İki açıdan bakabiliriz. İlk karantina döneminin 9 aylık etkilerine bakacak olursak, bir takım şiddet olayları azalırken, bazı şiddet olaylarında artış oldu. İntiharlar, kendine zarar verme ve aile içi şiddeti buna örnek verebiliriz. Ama kısa dönemde, terör olaylarında azalma oldu. Ancak uzun ya da orta vadede, ortaya çıkacak olan işsizlik, ekonomik kriz, sosyal kriz gibi etkileri insanları toplumda daha marjinal alanlara itmek için ideal bir ortam yaratacak. 'Global Barış Endeksi' Haziran raporumuza baktığınızda, sivil ayaklanmaların son 10 yılda yüzde 277 arttığını gördük. Covid-19 zaten giderek kötüleşen bu sosyal ekonomik faktörlere bir tabaka daha ekleyecektir. Hükümetler, önce ekonomik ve ardından gelecek sosyal etkileri çok büyük bir dikkatle ele almalı. Çok daha fazla sayıda insan marjinalleşebilir ya da radikalleşebilir" yanıtını verdi.
"Daha adil ve eşitlikçi bir sistem"
Stroobants, bu eğilim karşısında "insanların sistemden kendisini dışlamasının ve radikalleşmeye yönelmesinin engellenmesi" için hükümetlerin, Corona krizinin ekonomik etkilerini azaltarak, şoku absorbe etmesi, yeni ekonomik koşullar yaratması, insanları mutlaka toplum içinde tutacak sistem ve mekanizmaları yaratması gerektiğini vurguladı.
IEP uzmanı Stroobants, "Daha az terör ve daha fazla barış" için yapılması gerekenleri ise, "Bizlerin daha fazla eşitlikçi, adil sosyal toplumlar yaratmamız gerekir. Barışa sistemsel bir yaklaşım yaratmak gerekiyor. Bunun için ekonomik sosyal alanda hükümetlerin, ilerlemeyi sürekli kılmayı sağlayacak sistemler üretmesi lazım. Bazen, daha fazla sosyal barış için, ekonomiden vazgeçmeleri de gerekebilir. Ama sosyal barışa yapılan yatırımların ekonomik olarak da daha büyük getirileri olduğunu gördük. Barışı yaratırsanız, daha iyi bir dünyaya otomatik olarak kavuşursunuz. Elbette çatışmalara barışçıl çözümler de bulmak gerekir. Terör saldırıları son 5 yılda azaldı ama daha yapacak çok şey var" diye sıraladı.