Erişilebilirlik

Corona Aşısı Karşıtları İzmir’de Miting Düzenledi 


Corona virüsü aşısı karşıtlarının oluşturduğu “Büyük Uyanış Hareketi”, İstanbul ve Ankara'nın ardından İzmir'de de miting yaptı. Bornova Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitinge katılanlar, salgınla mücadele kapsamında alınan önlemleri protesto etti. Katılımın düşük olduğu mitingde, iki farklı noktada güvenlik kontrolundan geçen katılımcılara HES kodu kontrolu yapılmadı, maske takılması da zorunlu tutulmadı. Girişte polis bariyerinin yanında maske kutuları yer almasına karşın alandakilerin büyük çoğunluğunun maskesiz olması dikkat çekti.

Corona Aşısı Karşıtları İzmir’de Miting Düzenledi
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:08:34 0:00

Mitinge katılanlar “Turiste bulaşmayan virüs”, “Aşı mı sizi koruyor, siz mi aşıyı”, “Konserde bulaş yok, camide bulaş var”, “Aşı sonrası yan etki ve ölüm bilgisi neden açıklanmıyor”, “Kobay değiliz insanız” yazılı pankartlar ve Türk bayrakları taşıdı.

“Bu sağlıkla ilgili bir şey değil, arkasında bambaşka bir hesap var”

İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan eylemde, ilk konuşmayı yazar Hamza Yardımcıoğlu yaptı. 2020 Mart ayında dünyada para sistemi çökeceği için eş zamanlı olarak Corona virüsü salgınının ilan edildiğini iddia eden Yardımcıoğlu, “Görünmez bir düşman sunuldu. Herkes korkutulmaya başlandı. ‘Bu ekonomik yıkımın nedeni virüstür’ dediler. Halbuki bu tamamen bir yalandı. Daha fazla karşılıksız para basmaya ve bizi daha fazla borçlandırmaya başladılar. Bu sağlıkla ilgili bir şey değil. Arkasında bambaşka bir hesap var” dedi.

Yeni bir dünya düzeni yaratmak için salgına benzer şekilde iklim krizinin de ortaya atıldığını savunan Yardımcıoğlu, bunun da yalandan ibaret olduğunu öne sürdü. Yardımcıoğlu, hem salgın hem de iklim krizi yoluyla Türkiye’nin iradesinin teslim alındığını savundu.

“Benim ağzıma bu pis bez parçasını kimse taktıramaz”

Corona virüsü aşısı olmayan öğrencilerin okullara alınmamasını eleştiren Yardımcıoğlu, “Beni nasıl okula sokmazsın? Bu okullar bizim vergilerimizle ayakta duruyor. Devletin bütün kurumlarından bunlara bütçeler ayrılıyor. Ama gel gör ki, aşı olmazsan okula giremezsin. PCR testi istiyorlar. ‘Burnundan beynine kadar çubuk sokacağız’ diyorlar. Böyle bir işkence, böyle bir rezillik, insanlığa böyle bir hakaret olabilir mi?” sözlerini kullandı. Yardımcıoğlu’nun konuşması sırasında mitinge katılanlar, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Corona virüsü aşısını geliştiren BioNTech firmasının kurucularından Prof. Uğur Şahin ve medya kuruluşlarını yuhaladı.

Maske takılmasını da protesto ettiklerini belirten Yardımcıoğlu, “Bugünkü miting biraz daha rahattı. Buradaki arkadaşlara, idareye bize daha az eziyet ettikleri için teşekkür ederim. Benim ağzıma bu pis bez parçasını (maske) kimse taktıramaz. İstanbul’da alana girişte maskeyi takmamız istendi. Ankara’da HES kodunu göstermemiz istendi. Biz HES kodunu da protesto ediyoruz. Birçok kişi İstanbul’da, Ankara’da bu yüzden alana girmeden geri döndü” dedi.

“Öğretmenlere dayatılan PCR testi, üstü kapalı şekilde deney sıvısına zorlamaktır”

Ardından konuşma yapan öğretmen Serpil Yakan Karabulut, aşı olmamış öğretmen ve okul çalışanlarına getirilen PCR testi zorunluluğuna karşı çıktı. Karabulut, “Anayasa yok sayılarak bir genelge yayınlandı. Genelge gerekçe gösterilerek, deney sıvısı olmak istemeyen öğretmenlerimizden haftada iki kez PCR testi istendi. Öğretmenlerimizin isteği dışında PCR testi yaptırmasının zorlanması hukuken mümkün değildir. Öğretmenlere dayatılan PCR testi, üstü kapalı şekilde deney sıvısına zorlamaktır” dedi.

Öğretmenlerin küresel piyasanın esiri olmayacağını söyleyen Karabulut, “Öğretmenlerimiz uygulanan bu kanunsuz emirle okullara alınmamaktadır. Küçük düşürülmekte, onurları zedelenmektedir. Aşısız diye hedef gösterilmeye çalışılan, toplumsal tehditmiş gibi algı yaratılarak meslektaşları ve velileri karşısında kin ve düşmanlığa tahrik suçu işlenmektedir” diye konuştu.

“Hiç kimse aşı olmaya ve PCR testi olmaya zorlanamaz”

Miting için İstanbul’dan İzmir’e geldiğini söyleyen inşaat mühendisi Dilek Angın, görüşlerini VOA Türkçe’yle paylaştı. Daha önce İstanbul’daki eyleme de katıldığını söyleyen Angın, “Aşı olmadım, olmayı da düşünmüyorum. Aşısızlara karşı yapılan haksızlıklara karşı sesimizi duyurmak için ve seslerini duyuramayanların sesi olmak için geldim. Şu anda İçişleri Bakanlığı'nın yayınlamış olduğu genelgeler anayasamıza ve kanunlarımıza aykırı. Bu hukuksuz genelgeler yüzünden pek çok insan PCR testi zulmüne maruz kalıyor. Aşı olmaya zorlanıyor. Öğrenciler üniversitelere alınmıyor. Hiç kimse aşı olmaya ve PCR testi olmaya zorlanamaz” dedi.

Aşı karşıtı olmadığını, yalnızca Corona virüsü aşısına karşı çıktığını vurgulayan Angın, “Bu virüs bir Corona virüsü. Mutasyon geçiren virüslerin aşısı olmaz. Çünkü her mutasyon için yeni bir aşı yapmak zorunda kalırsınız. Şu anda yapılan aşılar bağışıklık kazandırmıyor. Sadece altı aylık bir süre boyunca size antikor ürettiriyor ve bunun sonu yok” diye konuştu.

“Ordumuzun, polisimizin yok edilmesi için çok büyük bir aşılama kampanyası olduğunu biliyorum”

Mitinge katılan emekli Ayalp Soykanol ise Corona’nın herkese aşı yapma amacıyla küresel bir komplo çerçevesinde üretildiği görüşünde. Soykanol, “Ben bir Türk'üm. Soyumu seviyorum, ülkemi seviyorum. Kamu personelimi seviyorum. Tüm insanları seviyorum. Türkiye ile Dünya Sağlık Örgütü arasında yapılan bir anlaşma var ve Meclis'ten geçen bir kanun var. O kanundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin sağlık alanında hiçbir inisiyatifi yok. Bu konuyla ilgili olarak çok geniş araştırmalar yaptım ve ordumuzun, polisimizin yok edilmesi için çok büyük bir aşılama kampanyası olduğunu biliyorum. Bu bir aşı değil, bu zehirlemedir” dedi.

Soykanol, Türkiye tarafından geliştirilen yerli ‘Turkovac’ aşısı hakkındaysa “Onun da bir tezgah olduğuna inanıyorum. Dışarıdan gelen aşıların Türkiye'de şişelenmiş olması durumu değiştirmez” ifadelerini kullandı.

“Milyon dolarlara Dünya Sağlık Örgütü denen kafire bizi sattılar”

Otomotiv sektöründe çalışan Huzeyfe Okur ise HES koduyla herkesin özel bilgilerinin alındığını savundu. Okur, “Şu anda HES koduyla köleliğe adım attılar. Bizim özelimize girdiler. HES kodundan sonra seni maskeyle köleleştirdiler. Maskenin o kadar çok zararı var ama faydalı bir şey olarak insanlara algılattılar. Maskeden sonra ne yaptılar? İçinde ne olduğu belli olmayan sıvıya insanları sürüklediler. Dolayısıyla biz bunlara karşıyız” dedi.

Türkiye’deki vatandaşlara salgınla mücadele kapsamında uygulanan yasakların yabancı turistlere getirilmemesine tepki gösteren Okur, “Bizi sattılar. Milyon dolarlara Dünya Sağlık Örgütü denen kafire bizi sattılar. Onlar da bizim sağlığımızı düşünmüyorlar. Bizi satan insanlar şu anda meclisteler. Bize yasaklar, cezalar getirdiler. Kendi yollarımızı kullanamaz olduk. Kendi ülkemizde kendi memleketimize gidemez olduk. Sağlık diye bir sorun olsaydı turist de aynı sağlığa kavuşmak istemez miydi? Yaşam hakkımızı gasp ettiler” sözlerini kullandı.

“Aşı karşıtlarının yaymaya çalıştığı bu sapkın düşünceye alet olmayın”

İzmir’deki sağlık meslek örgütleriyse aşı karşıtlarının düzenlediği mitinge izin verilmesine tepki gösterdi. İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, topluma verilmek istenen mesajın bilim ve akıl dışı olduğunu belirterek ‘‘Buna alet olmamak gerekiyor” dedi. Çamlı, aşı karşıtlarının gündeme getirdiği argümanların bilimsel bir kanıta dayanmadığını vurgulayarak, vatandaşlara “aşı karşıtlarının yaymaya çalıştığı sapkın düşünceye alet olmayın” çağrısında bulundu.

Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol da İzmir Valiliği’ne mitinge izin vermeme çağrısında bulunmuştu. Doğruyol yaptığı açıklamada “Sağlık Bakanı aşı olun telkininde bulunurken diğer taraftan aşı karşıtlarına miting izni veriliyor. Bu ikili oynamaktan başka bir şey değildir. Bu izin ‘aşı olmak istemeyenler olmasın. Hastalık yayılsın, hayatını kaybedenler kaybetsin’ manasına geliyor. Böyle bir iznin verilmesi doğru değil” demişti.

XS
SM
MD
LG