Amerika’da çok çekişmeli bir başkanlık seçim kampanyası izliyoruz. Kaçak göçmenler, polis şiddeti, siyah-beyaz gerginliği ve ayrımcılık tartışılırken, söylemler sertleşiyor. Demokrat başkan adayı Hillary Clinton’la Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump birçok konuda çok farklı görüşleri savunuyor.Özellikle de adayların göçmenlik politikaları birbirinden siyahla beyaz kadar farklı. Seçim kampanyasının sert söylemli olduğu kadar renkli olduğu da bir gerçek. İki başkan adayı arasındaki en belirgin iç ve dış politika farkları neler? Hülya Polat Seattle’daki Washington Üniversitesi Jackson Uluslararası Araştırmalar Okulu Direktörü Profesör Reşat Kasaba’yla Amerika’da yoğun geçen seçim kampanyasını ve adayların politikalarını konuştu.
Profesör Kasaba, Demokrat Hillary Clinton’la Cumhuriyetçi Donald Trump arasında özellikle dış politikadaki en büyük farkları şöyle özetledi:
“Hillary Clinton’ın, Barack Obama’nın bir devamı olacağı şeklinde bir beklenti var. Genel çerçeve içinde Clinton çeşitli bölgelerde çıkan sorunları da o bölgelerdeki ülkelerle birarada çalışarak çözmeye çalışacak. Ortadoğu’ya bakarsanız bazı durumlarda İran’la, bazı durumlarda Suudi Arabistan’la biraraya gelebiliyor Amerika. Yani bu genel bir çerçevenin devamı, yine de Obama’ya oranla Clinton’ın biraz daha şahin olduğu yolunda da bir gözlem var. Hillary Clinton’ın başkanlığı durumunda ben Amerika’nın dış politikasında çok büyük bir değişme olacağını beklemiyorum.”
Profesör Reşat Kasaba’ya göre, Donald Trump’ın politikalarıysa Hillary Clinton’ınkinin tam tersi.
“Trump ise gerek NATO olsun, gerek Avrupa veya Asya olsun, Amerika’nın artık kendi çıkarlarını düşünmesi ve uluslararası alanda yükümlülüklerini azaltması gerektiğini savunan bir politika izliyor. Ben Trump’ın çok iyi düşünülmüş, hazırlanmış bir dış politikası olduğunu da sanmıyorum. Duruma göre farklı şeyler söyleyebiliyor, tabii bu da tartışma yaratıyor ama ben genel çerçevede iki aday arasındaki en büyük farkın Amerika’nın dış dünyadaki konumuna nasıl yaklaştıklarında odaklandığını düşünüyorum.”
Profesör Kasaba’ya Donald Trump’ın Rusya’yla ilgili açıklamalarının büyük tartışmalara neden olduğunu hatırlatarak, “Sizce Trump Rusya’yla yakınlaşmadan yana mı” diye sorduk.
“Bence yakınlaşmadan ziyade demin de söylediğim gibi, Amerika’nın yükümlülüklerini azaltmasıyla ilgili bir tutum görüyorum. Örneğin Trump Amerika’nın NATO’yla olan yükümlülüklerini azaltırsa, bu Rusya’nın Ortadoğu’da, Doğu Avrupa’da ve Kafkaslar’da önünü açabilir. Böyle bir durumda da Rusya’yla yakınlaşma veya Rusya’yı destekleme durumu ortaya çıkabilir.”
Peki, Hillary Clinton’ın Rusya politikası ne olur seçildiği taktirde? Profesör Kasaba, bu konuda bir değişiklik beklemiyor.
Türkiye’yle ilişkilerde adaylar nasıl bir politika izliyor? İlişkiler değişir mi, düzelir mi?
“İlişkilerin biraz zor bir dönemden geçtiğini biliyoruz. En büyük faktörlerden biri Suriye’deki savaş. Bunun nasıl sonuçlanacağı, nasıl bir değişiklik olacağını bilmiyoruz. Biraz da Türkiye’nin kendi içindeki durumun yatışmasına bağlı. Durumun ne zaman sakinleşeceğini tahmin edemiyoruz. Bunlar çok karışık işler, büyük sorunlar. Amerika’da da seçim kampanyası çok uzun bir süreç. Bir hatta iki yıla kadar uzayan bir dönem. Böyle bir dönemde Amerika’dan çok büyükm akımlar, kararlar, değişiklikler beklemek de biraz zor. Sanıyorum Clinton seçilirse ve Türkiye içindeki koşullar biraz daha sakinleşirse ben ilişkilerin iyileşeceğini ümit ediyorum. Herşeye rağmen tabii Türkiye hala NATO’nun çok önemli bir üyesi. Bu tabii Türkiye için çok önemli bir ilişki. Fakat tabii Amerika için de aynı şekilde önemli. Türkiye’nin Ortadoğu’da güçlü bir ülke olarak bulunması, müttefik ülke olarak kalması Amerika için çok önemli bir faktör.”
Profesör Reşat Kasaba’nın Amerika’da göçmenlik, Müslüman karşıtlığı ve olası seçim sonuçlarıyla ilgili görüşlerini de içeren söyleşimizin tamamını yukarıdaki videodan izleyebilirsiniz.