Portekiz'de İşsizlik Yüzde 10'a Ulaşabilir
Corona virüsü salgını nedeniyle Portekiz'de bu yılın sonuna kadar işsizlik oranının yüzde 10 seviyesine ulaşabileceği belirtildi. Konuya ilişkin açıklama yapan Portekiz Finans Bakanı Mario Centeno, ilk çeyrek verilerine bakarak bu yılın sonunda işsizlik oranının yüzde 10 bulabileceğini gelen yıl bu rakamın yüzde 6,7 olarak kayda geçtiğini söyledi. Portekiz'de karantina koşullarının uygulanmaya başlandığı 18 mart tarihinden bu yana 91 bin 500 kişinin işsizlik ödeneği başvurusunda bulunduğu açıklandı. Ülke genelinde son başvurularla birlikte işsiz olan kişi sayısının 370 bin civarında olduğu ifade ediliyor. Portekiz'de bugüne dek 26 bin 715 vaka görülürken bin 105 kişi de Corona virüsü salgını nedeniyle hayatını kaybetti.
İngiltere Bazı Karantina Uygulamalarını Gevşetmeye Hazırlanıyor
İngiltere'nin kendisi de Corona virüsü salgınına yakalanan ve yoğun bakımda tedavi gördükten sonra düzelen Başbakanı Boris Johnson, bazı karantina koşullarının gevşetilmesiyle ilgili açıklama yapacak. İngiltere Başbakanı'nın hangi alanlarda gevşemeler olacağına dair açıklamasını Pazar günü yapması bekleniyor. Ekonomi alanında görülen sıkıntılar göz önüne alınarak serbest bırakılacak uygulamaların, yine de son derece kısıtlı olacağına dikkat çekiliyor. Uzmanlar ikinci bir dalganın İngiliz ekonomisine çok daha büyük zararlar getirebileceğine dikkat çekiyorlar. Dışişleri Bakanı Dominic Raab konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede "Kısa vadede yapılacak değişiklikler çok sınırlı olacak ve sonuçlar dikkatle takip edilecek" dedi. İngiltere'de hükümet Corona virüsü salgınıyla ilgili önlemleri zamanında almamak ve 30 binden fazla kayıp verilmesine neden olmakla suçlanıyor. Hükümetse bu iddiaları reddediyor ve önlemlerin zamanında uygulamaya sokulduğunu savunuyor.
Karantinayı Gevşeten Almanya'da Bulaşma Oranı Yeniden Yükselişe Geçti
Almanya’da Corona virüsü salgınına yakalananların sayısındaki artış son 24 saatte de sürdü. Salgına yakalananların sayısı 1209 artışla 169 bin 430 kişiye yükselirken hayatını kaybeden kişilerin sayısı da 147 kişi artarak, 7 bin 398’e ulaştı. Bin 800 kişinin iyileşmesiyle, birlikte hastalığı atlatanların toplam sayısı da 141 bin 700’e çıktı. Bulaştırma katsayısı ise son verilere göre 0,71 oldu. Bu da koronavirüslü her on kişinin yaklaşık olarak yedi kişiye virüsü bulaştırdığı anlamına geliyor.
Yeni vaka ve ölü sayısının geride kalan günlerde yeniden artması tedirginliğe yol açarken, uzmanlar söz konusu sayıları tehlikeli bir tırmanışın işareti olarak yorumluyor ve virüse karşı alınan önlemlerin çok erken gevşetildiğini öne sürüyor. Yapılan yorumlarda, Merkel hükümetinin önlemlerden bunalan toplumdan ve sanayi çevrelerinden gelen tepkileri frenleyebilmek için önlemleri tahminlerden daha hızlı gevşetmeye gittiği vurgulanıyor. Ülkede, sosyal mesafe, maske ve hijyen kurallarına uymak kaydıyla neredeyse tüm kısıtlamalar kaldırıldı ya da gelecek günlerde kaldırılacak.
Bu arada korona krizinin ekonomiye verdiği zarar her geçen gün daha da netleşiyor. Almanya’nın dış ticaretinde Mart ayında, Şubat ayına kıyasla yüzde 7,9 oranında gerileme yaşandığı, bunun geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 4,5’luk azalma anlamına geldiği bildirildi. Ekonomistler, Alman ekonomisinin 2.Dünya Savaşı sonrası dönemdeki en ağır resesyona gireceğini iddia ederken, ekonominin bu yıl Corona virüsü krizi nedeniyle yüzde 8,4 küçülebileceğini belirtiyorlar.
“Corona Salgını Almanya’nın Jeopolitik İmajını Değiştirecek”
Hamburg Üniversitesi’nde sosyoloji ve ekonomi dersleri veren Dr. Yaşar Aydın, Corona virüsü salgını ve ekonomik sonuçlarının tartışılması sürecinde Almanya‘nın Avrupa Birliği üyelerinden ağır eleştiriler aldığını belirtiyor.
İtalya ve İspanya gibi salgın nedeniyle büyük ekonomik kriz yaşayan ülkelerin Almanya’yı mali olarak yardımcı olmamakla suçladığını söyleyen Dr. Aydın, Corona sonrası süreçte Almanya’nın jeopolitik imajının değişeceği görüşünü dile getirdi.
Corona salgınıyla birlikte, Alman kamuoyunda komplo teorilerine inananların arttığını söyleyen Dr. Aydın, Almanya’nın ekonomik olarak içe kapanık bir çizgi izlemesinin aşırı sağcı ve milliyetçi-popülist grupların işine geldiği ve bu durumun Alman demokrasisi açısından bir tehlike oluşturduğu değerlendirmesinde bulundu.