Erişilebilirlik

Beyrut diken üstünde, gözler Lübnan’ın güneyinde


Güney Lübnan'da İran destekli Hizbullah ile İsrail ordusu arasında çatışmalar devam ederken başkent Beyrut başta olmak üzere Lübnan'da gergin bir bekleyiş hakim
Güney Lübnan'da İran destekli Hizbullah ile İsrail ordusu arasında çatışmalar devam ederken başkent Beyrut başta olmak üzere Lübnan'da gergin bir bekleyiş hakim

Lübnan, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail yerleşim birimlerine yönelik saldırısının ardından yükselen tansiyonun ön cephesi durumunda.

Güney Lübnan'da İran destekli Hizbullah ile İsrail ordusu arasında çatışmalar devam ederken, başkent Beyrut başta olmak üzere Lübnan'da gergin bir bekleyiş hakim. Bu gerilimi Beyrut'taki Refik Hariri Havalimanı'ndan itibaren hissetmek mümkün.

Beyrut diken üstünde, gözler Lübnan’ın güneyinde
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:01:38 0:00

Hizbullah-İsrail çatışmasının şiddetlenmesi ihtimali nedeniyle birçok ülke vatandaşlarını Lübnan'ı terk etme ya da Lübnan'a seyahat etmeme konusunda uyardı.

Lübnan'ı da içine alacak bir bölgesel savaş ihtimalinin konuşulduğu bu süreç, Lübnan ekonomisinin en önemli gelir kaynaklarından biri olan turizme ağır bir darbe vurdu. Bu nedenle, Refik Hariri Havalimanı'na turizm mevsimi olmasına rağmen inen uçak sayısı oldukça az. Zaten Lübnan'a gelen uçaklar da ağırlıklı olarak Lübnanlılar’ı ve Suriyeliler’i taşıyor.

Havalimanından Beyrut merkeze kadar olan bölgenin önemli bir kısmı Hizbullah'ın kontrolünde. Şehrin bu kısmında ve Hizbullah'ın kalesi olarak bilinen Dahiye bölgesinde İsrail tarafından öldürülen Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları komutanları ile İranlı yetkililerin büyük boy fotoğrafları asılı.

İnsansız sokaklar

Beyrut merkezde Hizbullah'ın görünürlüğü büyük ölçüde azalsa da savaş riskiyle birlikte iyice derinleşen ekonomik ve siyasi krizin izleri her yerde görülüyor ve hissediliyor.

Mesela, Beyrut'un kafeleri, restoranları, lüks markaların mağazaları ve barları ile ünlü Hamra caddesi tenha denebilecek kadar sakin.

Aslında Lübnan'daki ekonomik ve siyasi kriz İsrail-Hizbullah çatışmaları ile başlamadı.

Lübnan 1975'te başlayan ve 1990 yılında biten iç savaştan beri ne siyasette ne de ekonomide istikrarı yakaladı. İç savaşta birbirlerinin kanını döken farklı dinlerin ve mezheplerin temsilini öngören mezhep esaslı anayasa, Lübnanlılık kimliğinin oluşmasına da engel oldu.

Dini ve mezhep esaslı gruplar, kendi topluluklarının çıkarlarını öncelikli görürken Lübnanlılar çocuklarına okul, yakınlarına hastanelerde yatak bulmak için bile bu toplulukların liderlerinden referans almak zorunda kaldı. Bu sistemle birlikte siyasi krizler iyice derinleşti.

Anayasaya göre Lübnan'da cumhurbaşkanının Maruni Hristiyan, başbakanın Sünni Müslüman ve meclis başkanının Şii Müslüman olması gerekiyor. Lübnan'ı dış etkiye kolaylıkla maruz bırakabilir haline getiren bu sistem, çeşitli ülkelerin nüfuz savaşlarını da kolaylaştırdı. Bu nedenle Lübnan, eski cumhurbaşkanı Mişel Aon'un 30 Ekim 2022'de görev süresinin bitmesine rağmen hala bir cumhurbaşkanı seçemedi.

Bankacılık çöktü, Lübnan iflasın eşiğinde

Birkaç yıl önce yaşanan ve bankacılık sisteminin büyük ölçüde çökmesi de Lübnan'da iç savaşın bitişinden beri 100 dolara karşılık 150 bin Lübnan lirası şeklindeki kurun da kontrolden çıkmasına sebep oldu. 2019 yılında 100 dolar 150 bin Lübnan lirası iken günümüzde 100 dolar yaklaşık 10 milyon Lübnan lirasına tekabül ediyor.

Lübnan'da kur kontrolden çıkmış durumda.
Lübnan'da kur kontrolden çıkmış durumda.

2019 yılında 2 milyondan fazla Lübnanlı mezhepçi sistemin değişmesi, yolsuzlukla mücadele edilmesi ve kötü yönetimin sona erdirilmesi gibi taleplerle sokağa indi. Aylarca devam eden renkli gösterilere Lübnan güvenlik birimlerinin yanı sıra Emel ve Hizbullah gibi hareketlere bağlı milislerin sert müdahaleleri ile birlikte göstericiler sokaklardan çekilmeye başladı.

Felaketler üst üste geldi

2020 yılında Lübnan bir başka felaket yaşadı ve Beyrut limanındaki depolarda istiflenen patlayıcı maddeler sebebiyle oldukça yıkıcı bir patlama meydana geldi. 200'den fazla insanın ölümüne ve milyarlarca dolar kayba neden olan patlamayla ilgili mahkeme süreçleri devam etse de ne failler bulunabildi ne de kayıpların yakınları adalet arayışlarından vazgeçti.

Bütün dünyayı durduran pandemi Lübnan ekonomisine bir darbe daha vurdu. Ekonomisinin en önemli kalemleri arasında turizm, hizmet sektörü ve bankacılık gibi alanların olduğu Lübnan, bu gelişmelere paralel olarak devam eden kötü yönetim, çok başlılık ve derin yolsuzluk gibi sebeplerle ülke olarak iflasın eşiğine geldi.

Lübnan'da iş bulamayan, geleceğe dair ümidi kalmayanlar da imkanları dahilinde göç etmeye başladı. Çift vatandaşlığı olanlar, Avrupa başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde iş bulanlar gitti. Bu imkanlara sahip olmayanlar da Suriyeliler ve Filistinliler’le birlikte göçmen kaçakçılarına yöneldi.

Lübnan böylesi derin bir ekonomik ve siyasi kriz ile boğuşurken gerçekleşen 7 Ekim saldırısının ardından ülkedeki durum daha da kötüleşti. Ağustos ayı olmasına rağmen Beyrut sokakları neredeyse boş, sokakta turist görmek pek mümkün değil, restoranlar dahil turizme yönelik tesisler günü siftahsız kapatıyor.

"Yeter, yorulduk"

Lübnan gazetelerinin aylardır manşetlerinde ülkenin güneyinde devam eden çatışmalar var. İnsanlar kendi aralarında savaş ihtimalini konuşuyor ve gidişatı kestirmeye çalışıyor.

Elektrik sıkıntısından dolayı jeneratör sesine boğulan Beyrut'ta duvarlarda "Lübnan savaş istemiyor" yazıları göze çarpıyor. Yine Beyrut'un ana meydanlarında reklam panolarında "Yeter, yorulduk" ve "Lübnan savaş istemiyor" ifadelerinin yer aldığı afişler asılı.

Beyrut'un en meşhur caddesi Hamra'da bir dükkan kepenginin üzerinde "Lübnan savaş istemiyor" yazıyor.
Beyrut'un en meşhur caddesi Hamra'da bir dükkan kepenginin üzerinde "Lübnan savaş istemiyor" yazıyor.

Şimdilik Lübnanlılar mevcut çatışmayı "İsrail-Hizbullah çatışması" olarak değerlendiriyor ancak Lübnan'ın her an bir savaşa sürüklenmesi riski nedeniyle Hizbullah'ı yakından izliyor. Son olarak Pazar sabahı Hizbullah ile İsrail arasında yaşanan füze atışları Beyrut'taki ağır havayı daha da gerdi.

İnsanların büyük kısmı akşam saatlerinde açıklama yapan Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah'ın konuşmasına kulak kesildi.

Nasrallah konuşmasında İsrail'e karşı savaş ilan etmedi, kısa süre önce İsrail tarafından öldürülen Hizbullah'ın önemli isimlerinden Fuad Şükri'nin itikamının alındığını söyledi.

İsrail'e karşı Pazar sabahı yapılan saldırıların "planlandığı gibi gerçekleştiğini ve tamamlandığını" anlatan Nasrallah "şimdilik yeni misilleme olmayacağını" vurguladı.

"Sivillere yönelik saldırı yapmadıklarını" belirten Nasrallah, Pazar sabahı gerçekleşen karşılıklı saldırıda "İran destekli silahlı gruplardan bağımsız karar alarak hareket ettiklerini" duyurdu.

Hamas'ın siyasi büro şefi İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesinin ardından gündeme gelen senaryolardan biri de İran'ın bölgede desteklediği bütün silahlı grupların eş zamanlı olarak İsrail'e saldırabileceğine dairdi. Nasrallah'ın açıklamasına göre, bölgesel savaş riskini tetikleyebilecek toplu bir saldırı ihtimalinin en azından şimdilik olmadığı söylenebilir.

Lübnanlılar yeni ABD başkanının seçilmesini bekliyor

Lübnan medyasına ve sokakta konuşulanlara göre, Lübnan'ı içine çekebilecek bir savaş ihtimali, ABD’deki başkanlık seçimlerinden sonra belirginleşebilir. Bu çerçevede, başkanlık seçimleri yapılana kadar mevcut gerilimin ve güney Lübnan'daki çatışmaların devam edeceği konuşuluyor.

Lübnanlılar bir taraftan Amerikan seçimlerini beklerken, diğer taraftan da son olarak Mısır'ın başkenti Kahire'de Gazze'de ateşkes sağlanması hedefiyle yapılan görüşmeleri takip ediyor.

Hizbullah birçok kez "Gazze'de kalıcı bir ateşkesin sağlanması halinde çatışmaların duracağını" duyurmuştu. Ancak Hizbullah'ın bu açıklamaları da Lübnanlılar’ı rahatlatmaya yetmiyor. Çünkü İsrail ile Hizbullah arasındaki mücadele yeni başlamadığı gibi Gazze'de sağlanacak bir ateşkes ile de son bulacak gibi görünmüyor.

İsrail Hizbullah'ı kendine tehdit olarak değerlendirirken İran destekli Hizbullah da İsrail'i yok etmeye dair söylemlerini sürdürüyor.

Lübnan bir kez daha ateş çemberinin eşiğinde ve Lübnanlılar ülkedeki derin ekonomik ve siyasi krizin etkisiyle yıllar içinde giderek zayıflayan Lübnan ordusunun da durumu göz önüne alındığında ülkenin olası bir İsrail-Lübnan savaşından ne kadar hasar görebileceğini anlamaya çalışıyor.

Forum

STÜDYO VOA

Türkiye İsrail tarafından öldürülen Ayşenur’u BM gündemine getirdi – 12 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG