İran’da hükümetin benzine zam yapması ve yakıt sübvansiyonlarına kısıtlama getirmesiyle başlayan protestolarda, göstericilere uygulanan şiddet ve güvenlik güçlerinin baskısının ardından ülkede sertlik yanlıları da bir gerçeğin farkında. O gerçek, son olayların İran halkının son sokağa çıkışı olmayacağı.
İran halkı, Başkan Donald Trump’ın 2015 nükleer anlaşmasından çekilmesi sonrası ABD yaptırımlarının ağırlığı altında ezilirken, İran’ın seçimle işbaşına gelmiş sivil hükümeti ve Şii dini liderliği, maliyetleri nereden kısacakları konusunda çok daha zor kararlarla karşı karşıya.
Bu kesintiler büyük olasılıkla hükümetin yoksul kesimin hayatını daha hesaplı getirmek amacıyla uyguladığı geniş kapsamlı sübvansiyon kalemlerinden yapılacak. Bu da ekmek fiyatlarından ucuz elektriğe birçok ürün ve hizmeti etkileyecek. Fiyatların yükselmesi daha fazla protestoya neden olacak. Ancak hükümetin başka bir seçeneği yok gibi görünüyor.
Petrol zenginliğine rağmen yaşanan dengesizlik öfkeyi körüklüyor
İran’da 15 Kasım’da başlayan ve yaklaşık 100 şehir ve kasabaya yayılan protestolar, hükümetin benzin fiyatlarına yüzde 50 oranında zam yaparak litre fiyatını 15 bin riyale çıkarmasıyla başladı. Litre başına yapılan zam Türk Lirası olarak 70 kuruş. Ülkede uygulanan araç başı 60 litrelik aylık kota sonrası litre başı fiyat 30 bin riyale yani 1,4 TL’ye çıkıyor. Türkiye’de litre başı benzin fiyatı 7 liraya yakın seyrediyor.
Ucuz benzin, dünyanın dördüncü en büyük ham petrol rezervine sahip İran’da neredeyse doğuştan gelen bir hak olarak görülüyor. 1979 İslam Devrimi’nden bu yana ekonomik sıkıntılarla boğuşsa da İran benzinin en ucuz olduğu ülkeler arasında. Özellikle iş bulamayan ve genelde taksicilik yaparak geçimin sağlayanlar için benzin maliyetleri düşük tutuluyor.
Dünya Bankası verilerine göre bir ülkedeki yaşam standardını gösteren yıllık kişi başına düşen milli gelir, İran’da 6 bin ABD dolarının biraz üzerinde. Türkiye’de bu rakam 9 bin, ABD’de 62 bin dolar civarında.
İran’ın petrol zenginliği düşünüldüğünde ABD ile olan bu dengesizlik de protestocuların öfkesini körüklüyor.
Ancak İran hükümeti benzin sübvansiyonlarında değişiklik yapmak dışında pek seçeneği olmadığını gördü. Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Enerji Kurumu’na göre İran 2018’de akaryakıt sübvansiyonuna 26 milyar 600 milyon dolar harcadı. Bu harcama, diğer tüm ülkelerden daha fazla. İran her yıl gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 15’ini yani 69 milyar 200 milyon dolarını petrol, elektrik ve doğalgaz sübvansiyonlarına harcıyor.
Benzin fiyatlarını düşük tutmak, İran petrolünü başka ülkelere kaçıranlar kadar ülkenin varlıklı kesiminin de işine geliyor.
Trump’ın yeniden yürürlüğe soktuğu ABD yaptırımları, İran’ın yurtdışına ham petrol satışını büyük ölçüde durdurdu ve devletin en hayati gelirlerinden birine darbe vurdu. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, benzin sübvansiyonlarındaki kesintinin yoksullara dağıtılacağını söylese de Tahran’ın yaptırımları savuşturmak için kamu harcamalarını da kısması gerekiyor.
İranlıların tasarrufları riyalin çöküşüyle eridi. 2015’te imzalanan nükleer anlaşma döneminde 1 ABD Doları 32 bin riyaldi. Bugünse 1 dolar 126 bin riyal. Günlük temel gıda maddeleri de zamlanmış durumda.
Benzin fiyatlarındaki artışa rağmen İran yakıt fiyatlarını hala sübvanse ediyor. İran’ın ekonomisi özelleştirme çabalarına rağmen halen büyük oranda devlet kontrolünde. Ekmek, buğday, dizel yakıt, kalorifer yakıtı ve elektrik de sübvanse edilen kalemler.
İran Sanayi Bakanı Reza Rahmani, İran takviminde yeni yılın başlangıcı olan 21 Mart’a kadar fiyatların arttırılmayacağını taahhüt etmişti. Ancak benzin zammı hiçbir uyarı olmadan gece saatlerinde geldi. Bu da başka zamların ülkede protestoları kontrol altında tutmak için benzer şekilde yapılacağının bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Benzin zammı protestolarının büyüklüğü ve bilançosuysa hala net değil. Zira İran gösterilerde ülke çapında kaç kişinin tutuklandığı, yaralandığı ya da öldüğüyle ilgili rakam açıklamıyor. Uluslararası Af Örgütü’ne göre protestolarda ve alınan sıkı güvenlik tedbirlerinde en az 161 kişi hayatını kaybetti.
Bir İranlı milletvekili, en az 7 bin kişinin tutuklandığını tahmin ederken, İran İçişleri Bakanı Abdülreza Rahmani, gösterilere yaklaşık 200 bin kişinin katıldığını açıkladı.
Olaylarda en çok bankalar hedef alındı
Göstericiler polis merkezleri ve benzin istasyonlarını yakıp yıksa da en çok bankaları hedef aldı. Rahmani, zaman zaman ATM’lerin ateşe verildiği olaylarda 700’dan fazla banka şubesi ve 140 devlet binasının hasar gördüğünü açıkladı.
Bu öfke şaşırtıcı değil. Yakın geçmişte de borç batağı ve yolsuzluk iddiaları çemberindeki İran bankaları batmış; birikimlerini kaybedenler zaman zaman protesto düzenlemişti. Bu bankaların bazılarının İran’ın nüfuzlu isimleriyle bağlantılı olması kayırmacılık iddialarını güçlendirmişti.
İran’ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney, gösterilerle ilgili ilk açıklamalarında bankalara saldıranları haydut olarak nitelemişti. Hamaney’in internet sitesi, bir yanda bankaya saldıran maskeli göstericiler, diğer yanda da bankamatik kuyruğunda bekleyen bir aile ve bastonlu bir yaşlı adamı gösteren bir karikatür yayınlamıştı.
İnternet sitesine göre Hamaney, “Bu bankaları yakan halkımız değil haydutlar. Bu tür sabotaj eylemleri sorunu çözmez, aksine var olan sorunları daha da tehlikeli hale getirir’’ demişti.
Gösterilerde bankaların hedef alınması, İran Şahı Rıza Pehlevi’nin devrilmesi ve İslam Devrimi öncesinde 1978 yılında çok yaygındı. Kapitalizmden nefret eden Marksistler, aşırı yüksek faiz oranlarına karşı çıkan İslamcılar ve kaostan pay çıkaran fırsatçılar, yolsuzluğa öfkelenip yüzlerce bankayı yağmaladılar. Para İran’dan yurt dışına akarken ekonomi de dibi gördü.
İslam Devrimi öncesi, bugünkü protestolardakinin aksine milyonlarca insan sokağa döküldü. Ancak bugünkü gösteriler bir gün gibi kısa bir sürede şiddet olaylarına dönüştü. İran nükleer anlaşmanın getirdiği santrifüj, uranyum zenginleştirme ve depolama sınırlamalarını ihlal etmeye başladığı için yaptırımların yakın zamanda kaldırılması beklenmiyor. Bu da İran hükümetini daha zor seçimler yapmaya ve toplumsal tehlikenin büyümesine neden olabilir.
İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı Ali Fadavi de bu isyanların son olmadığını ve gelecekte de yaşanacağı konusunda uyarıda bulunuyor.