PKK’nın Şemdinli’de alan hakimiyeti denemesi, ardından Foça saldırısı, Hüseyin Aygün’ün kaçırılması, BDP’li milletvekillerinin Şemdinli’de PKK’lılarla kucaklaşması, Gaziantep’te meydana gelen terör saldırısı (her ne kadar PKK bu saldırının kendilerince yapıldığını reddetse de) en son Beytüşşebab saldırısı hükümetin Kürt meselesindeki tutumunu iyiden iyiye değiştirdi.
Artık “Kürt meselesi yoktur, terör meselesi vardır” cümlesini daha çok kullanan AKP sözcüleri, özellikle Gaziantep’teki saldırının ardından Kürt siyasetinin meşru zemindeki temsilcisi BDP’yi açıktan hedef alan açıklamalar yapmaya başladı.
Şahin: Terörle arasına mesafe koymayanlar Meclis’te olmamalı
Bir süredir MHP’nin dillendirdiği “BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmalı” yaklaşımına iktidar partisinin de artık sıcak baktığına yönelik ilk işaret, Gaziantep’teki terör saldırısı sonrası Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’den geldi.
Bakan Şahin, “terörle arasına mesafe koyamayanların Meclis'te yeri olmaması gerekiyor” dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da MHP’nin dokunulmazlıkların sınırlandırılması için hazırlamakta olduğu kanun değişikliğine destek verebileceklerini söyleyerek Şahin’in fikrinin kabine içinde başka destekçileri olduğunu gösterdi.
Erdoğan: Talimat verdik yargı gereğini yapıyor
Şemdinli’deki kucaklaşma sonrası “ suçu işleyen kimse bedelini o ödesin. Bunlar şimdi siyasetçi olmaktan çıktılar zaten. Yani gidip 'teröristle' kucaklaşana ben nasıl 'siyasetçi' diyeyim? ” diye konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önceki gün Ankara’da düzenlenen AKP MYK toplantısında daha kesin ve açık bir dille konuştu.
Erdoğan, “Biz talimatı verdik yargı gerekeni zaten yapıyor, biz de parlamentoda gerekeni yapacağız” dedi.
MHP’den dokunulmazlıkların kaldırılması teklifi geliyor
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ile AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin yerel seçimlerin 2014’ten 2013’e çekilmesi konusunda dün yaptıkları görüşmede dokunulmazlık meselesi de gündeme geldi. Vural, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunun, yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin Anayasa değişiklik teklifiyle birlikte, 2 maddelik bir değişiklik teklifi olarak TBMM’ye sunulacağını söyledi.
Görünen o ki MHP ve AKP dokunulmazlıkların kaldırılması ya da sınırlandırılması konusunda anlaşmaya yakın. CHP ise öteden beri milletvekili dokunulmazlıkların kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılması gerektiğini savunuyor.
Ertuğrul Kürkçü: Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması sivil darbedir
Türkiye sosyalist hareketinin önemli isimlerinden ve 2011 seçimlerinde BDP’den Mersin milletvekili seçilen Ertuğrul Kürkçü, BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının “sivil darbe” anlamına geleceği görüşünde.
Bir toplantı için Fransa’da bulunan Kürkçü telefonla Amerika’nın Sesi VOA’nın sorularını yanıtladı.
Hacaloğlu-MHP ve AKP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda benzer düşündükleri anlaşılıyor. Başbakan Erdoğan da “yargıya talimat verdik, biz de parlamentoda gereğini yapacağız” dedi. Bundan nasıl bu konuda nasıl bir seyir bekliyorsunuz?
Kürkçü-Eğer bütün bunlar gerçekse Türkiye’de bir sivil darbe olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu sadece BDP’yle ilgili değil Türkiye’nin siyasi rejimiyle ilgili ciddi bir problemdir. Yargı emirle, başbakanın emriyle fezleke hazırlıyorsa; hazırlanan fezlekeyi parlamento, yine başbakanın emriyle yürürlüğe sokuyorsa bu Türkiye’de ”sivil darbe var” demektir. Başbakan, demokrasilerde yargıya emir veremez. Başbakan, yürütmenin başkanı olarak demokrasilerde parlamentoya emir veremez. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili partiler önceden görüşerek karar alamazlar, bu darbe düzeni oluşturmaktır.
Kürkçü: Bu darbeye boyun eğmeyiz
Hacaloğlu-BDP’yi kapatılma tehlikesi bekliyor mu?
Kürkçü-1 Ekim’e kadar herkesin yapacağı pek çok şey vardır. Eğer bunlar gerçekse herkes bilsin ki biz bu darbeye boyun eğmeyiz. Bunun altında kalamayız. Siyasi mücadele başbakan inayetiyle yapılan bir şey değil. Bize oy veren 3 milyon insanın oyunu, hakkını korumak için gereken her şeyi yaparız.
Hacaloğlu-Türkiye yeni bir seçim ortamına giriyor. 2013’te yerel seçimler, ardından bir sonraki yıl cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Tam da bu süreçte Türkiye 90’lı yıllara dönüyor yorumları yapılıyor. Sizce süreç buraya doğru mu gidiyor?
Kürkçü-1990’ların başından itibaren özellikle de Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde, ki Çiller’den sonraki hükümetler de onun politikalarını takip etti, güvenlikçi politikalar yürürlüğe kondu. Bilerek ya da bilmeyerek uygulanan bu tarz yanlış politikalarla bu hükümetler iflas etti. 2002’de hep beraber gördük ki bu partiler hep birlikte buhar oldu. Görünen o ki AKP de benzer yola giriyor. Üstelik de uluslararası konjonktür açısından bakıldığında Kürtler’in özgürlük mücadelesi açısından en elverişli ortamda yeniden aynı güvenlikçi politikalarla bu mücadeleye girecek olursa aklını yitirmiş demektir.
“BDP parlamento grubu müzakereyi savundu hata yapmadı”
Hacaloğlu-Dün Murat Belge Skytürk’te katıldığı bir televizyon programında BDP’nin de üzerine düşeni yapmadığını söyledi. Bu partinin milletvekili olarak “evet şu konularda hata yaptık” diyor musunuz?” Bir özeleştiriniz var mı?
Kürkçü-Organik bir bağım yok, nominal olarak Meclis’te BDP Grubu’ndayım. O nedenle de BDP adına otokritik yapamam ancak parlamento grubu olarak belirgin bir hata yaptığımızı düşünmüyorum. En başından beri müzakere ve çözüm hattını zorlamaya çalışıyoruz.
Hacaloğlu-BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ”Türkiye’nin 400 kilometrekaresini PKK kontrol ediyor” açıklamasının ardından Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Şemdinli’de bir dağın sırtlarında tek başına poz verdi. Medyanın bu süreçteki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kürkçü-Medyanın editoryal olarak neredeyse bütünüyle teslim olduğunu düşünüyorum. Editoryal masanın Başbakanlık’ta kurulmuş olduğu görünüyor. Derece derece bu duruma boyun eğenler var. Bütünüyle kendini devlet güvenliğine memur eden bir medyayla karşı karşıya olduğumuz kanaatindeyim. Medya gittikçe çürüyen bir hal alıyor.
Artık “Kürt meselesi yoktur, terör meselesi vardır” cümlesini daha çok kullanan AKP sözcüleri, özellikle Gaziantep’teki saldırının ardından Kürt siyasetinin meşru zemindeki temsilcisi BDP’yi açıktan hedef alan açıklamalar yapmaya başladı.
Şahin: Terörle arasına mesafe koymayanlar Meclis’te olmamalı
Bir süredir MHP’nin dillendirdiği “BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmalı” yaklaşımına iktidar partisinin de artık sıcak baktığına yönelik ilk işaret, Gaziantep’teki terör saldırısı sonrası Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’den geldi.
Bakan Şahin, “terörle arasına mesafe koyamayanların Meclis'te yeri olmaması gerekiyor” dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da MHP’nin dokunulmazlıkların sınırlandırılması için hazırlamakta olduğu kanun değişikliğine destek verebileceklerini söyleyerek Şahin’in fikrinin kabine içinde başka destekçileri olduğunu gösterdi.
Erdoğan: Talimat verdik yargı gereğini yapıyor
Şemdinli’deki kucaklaşma sonrası “ suçu işleyen kimse bedelini o ödesin. Bunlar şimdi siyasetçi olmaktan çıktılar zaten. Yani gidip 'teröristle' kucaklaşana ben nasıl 'siyasetçi' diyeyim? ” diye konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önceki gün Ankara’da düzenlenen AKP MYK toplantısında daha kesin ve açık bir dille konuştu.
Erdoğan, “Biz talimatı verdik yargı gerekeni zaten yapıyor, biz de parlamentoda gerekeni yapacağız” dedi.
MHP’den dokunulmazlıkların kaldırılması teklifi geliyor
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ile AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin yerel seçimlerin 2014’ten 2013’e çekilmesi konusunda dün yaptıkları görüşmede dokunulmazlık meselesi de gündeme geldi. Vural, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunun, yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin Anayasa değişiklik teklifiyle birlikte, 2 maddelik bir değişiklik teklifi olarak TBMM’ye sunulacağını söyledi.
Görünen o ki MHP ve AKP dokunulmazlıkların kaldırılması ya da sınırlandırılması konusunda anlaşmaya yakın. CHP ise öteden beri milletvekili dokunulmazlıkların kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılması gerektiğini savunuyor.
Ertuğrul Kürkçü: Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması sivil darbedir
Türkiye sosyalist hareketinin önemli isimlerinden ve 2011 seçimlerinde BDP’den Mersin milletvekili seçilen Ertuğrul Kürkçü, BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının “sivil darbe” anlamına geleceği görüşünde.
Bir toplantı için Fransa’da bulunan Kürkçü telefonla Amerika’nın Sesi VOA’nın sorularını yanıtladı.
Hacaloğlu-MHP ve AKP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda benzer düşündükleri anlaşılıyor. Başbakan Erdoğan da “yargıya talimat verdik, biz de parlamentoda gereğini yapacağız” dedi. Bundan nasıl bu konuda nasıl bir seyir bekliyorsunuz?
Kürkçü-Eğer bütün bunlar gerçekse Türkiye’de bir sivil darbe olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu sadece BDP’yle ilgili değil Türkiye’nin siyasi rejimiyle ilgili ciddi bir problemdir. Yargı emirle, başbakanın emriyle fezleke hazırlıyorsa; hazırlanan fezlekeyi parlamento, yine başbakanın emriyle yürürlüğe sokuyorsa bu Türkiye’de ”sivil darbe var” demektir. Başbakan, demokrasilerde yargıya emir veremez. Başbakan, yürütmenin başkanı olarak demokrasilerde parlamentoya emir veremez. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili partiler önceden görüşerek karar alamazlar, bu darbe düzeni oluşturmaktır.
Kürkçü: Bu darbeye boyun eğmeyiz
Hacaloğlu-BDP’yi kapatılma tehlikesi bekliyor mu?
Kürkçü-1 Ekim’e kadar herkesin yapacağı pek çok şey vardır. Eğer bunlar gerçekse herkes bilsin ki biz bu darbeye boyun eğmeyiz. Bunun altında kalamayız. Siyasi mücadele başbakan inayetiyle yapılan bir şey değil. Bize oy veren 3 milyon insanın oyunu, hakkını korumak için gereken her şeyi yaparız.
Hacaloğlu-Türkiye yeni bir seçim ortamına giriyor. 2013’te yerel seçimler, ardından bir sonraki yıl cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Tam da bu süreçte Türkiye 90’lı yıllara dönüyor yorumları yapılıyor. Sizce süreç buraya doğru mu gidiyor?
Kürkçü-1990’ların başından itibaren özellikle de Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde, ki Çiller’den sonraki hükümetler de onun politikalarını takip etti, güvenlikçi politikalar yürürlüğe kondu. Bilerek ya da bilmeyerek uygulanan bu tarz yanlış politikalarla bu hükümetler iflas etti. 2002’de hep beraber gördük ki bu partiler hep birlikte buhar oldu. Görünen o ki AKP de benzer yola giriyor. Üstelik de uluslararası konjonktür açısından bakıldığında Kürtler’in özgürlük mücadelesi açısından en elverişli ortamda yeniden aynı güvenlikçi politikalarla bu mücadeleye girecek olursa aklını yitirmiş demektir.
“BDP parlamento grubu müzakereyi savundu hata yapmadı”
Hacaloğlu-Dün Murat Belge Skytürk’te katıldığı bir televizyon programında BDP’nin de üzerine düşeni yapmadığını söyledi. Bu partinin milletvekili olarak “evet şu konularda hata yaptık” diyor musunuz?” Bir özeleştiriniz var mı?
Kürkçü-Organik bir bağım yok, nominal olarak Meclis’te BDP Grubu’ndayım. O nedenle de BDP adına otokritik yapamam ancak parlamento grubu olarak belirgin bir hata yaptığımızı düşünmüyorum. En başından beri müzakere ve çözüm hattını zorlamaya çalışıyoruz.
Hacaloğlu-BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ”Türkiye’nin 400 kilometrekaresini PKK kontrol ediyor” açıklamasının ardından Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Şemdinli’de bir dağın sırtlarında tek başına poz verdi. Medyanın bu süreçteki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kürkçü-Medyanın editoryal olarak neredeyse bütünüyle teslim olduğunu düşünüyorum. Editoryal masanın Başbakanlık’ta kurulmuş olduğu görünüyor. Derece derece bu duruma boyun eğenler var. Bütünüyle kendini devlet güvenliğine memur eden bir medyayla karşı karşıya olduğumuz kanaatindeyim. Medya gittikçe çürüyen bir hal alıyor.