Her yıl dini bayramlar öncesi kalabalıktan yürümenin bile zor olduğu İstanbul’un tarihi alışveriş merkezi Mahmutpaşa’da, bu yıl Ramazan ayının son günleri sanki tatil günüymüşçesine geçti. Her yıl her bütçeden İstanbullu’nun akın ettiği sokaklar bomboştu.
1950’lilerden beri erkeklere yönelik pantolon, gömlek, ceket ve tişört satan Metin mağazasının 12 yıllık çalışanı Ali Toklucu, günlerdir neredeyse hiç satış yapmadıklarını söylüyor.
Ali Toklucu, ‘‘Giyecek işi şu anda sıfırlamaya kadar vardı. İnsanlar burası bir de kalabalık olur diye gelmiyorlar. Normalde burası çok kalabalık olan bir sokak. Ancak insanlar gelmek istemiyor. Doğru da yapıyorlar belki ama buradaki esnafın da durumu daha farklı onlar da daha çok insan gelsin istiyor. Burası hem iç piyasaya hem de turistlere hitap eden bir yer. Turist de şu anda gelemeyeceğine göre, buradaki esnaf biraz sıkıntı çekecek. Ta ki pandemi bitene kadar’’ diyor.
Mahmutpaşa 400 yıldır İstanbul ticaretinin merkezi kabul ediliyor
Semtin adı burada türbesi de olan Osmanlı sultanlarından Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamlarından Mahmut Paşa’dan geliyor. Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı’nın arasında kalan semt, 17. yüzyıldan beri yalnız İstanbul’un değil, Osmanlı ve Türkiye coğrafyasının en büyük alışveriş bölgesi. Bölgede bulunan Mahmutpaşa Yokuşu, Mercan Caddesi, Uzunçarşı Caddesi ve etraflarında örülü labirent gibi sokaklar, çok sayıda han ve mağazaya ev sahipliği yapıyor. Burada her bütçe için giyim ve eşyası almak mümkün.
Bölge alışveriş merkezlerinin yaygınlaşması ile 2000’lerin başında eski görkemli günlerinden uzaklaşmış olsa da son yıllarda artan Arap turist yoğunluğu yeniden Mahmutpaşa’yı ayağa kaldırdı.
‘‘Kiralar birikti, vergiler birikti; bu işin faturası piyasalar açılınca ortaya çıkacak’’
32 yıldır bu piyasada iş yapan Şahin Uğur, bugün yaşanan belirsizliğin Mahmutpaşa tarihinde bir ilk olduğu iddiasında.
Uğur, ‘‘Altmış küsur gündür evdeydik. Biz de bu hafta geldik. Ama malum ortamı görüyorsunuz. Kimse yok. Bayram sonrası Mısır Çarşısı ve Kapalıçarşı açılacak. Bir hareket bekliyoruz ama pandemi nedeniyle insanlar evlerinde. Ne olduğunun farkında değiller ama esas bu işin faturası piyasalar açılınca ortaya çıkacak. Allah hepimizin yardımcısı olsun. Kiralar birikti vergiler birikti. Hani devlet mücbir sebepten dolayı dokuzuncu aya kadar ödeme yapmayın diyor ama dokuzuncu ay gelince ne olacak? Her şey muamma şu anda. Dışarıdan gelen müşteri de önemli. Bizim piyasa ağırlıklı Araplar üzerine. Cezayir, Fas, Tunus, Katar, Suud’dan gelen turistler buraya can veriyordu. Onlar gelirse sıkıntıyı aşarız gelmezse artık hak getire’’ diyor.
Mahmutpaşa’da kiralar 4000 lira ile 40 bin dolar arasında değişiyor
Uğur’un esnaf arkadaşları kiralardan şikayetçi. Uluslararası tekstil devlerinin bölgeye gelmesi ile kira ücretlerinin son birkaç yıldır astronomik arttığını söyleyen mağazacılar, bölgedeki dükkan kiralarının 4000 liradan 40 bin dolara kadar değişiklik gösterdiğini dile getiriyor.
‘‘En kötü senaryo ne olur?’’ diye sorduğumuz Şahin Uğur, kestirmeden yanıt veriyor: ‘‘Küçük esnaf işini kaybeder kardeşim. İşin doğrusu o. Buraların maliyetleri ağır. Burada çark dönmezse çok kişi işini kaybeder. Bir ay iki ay sıkarsın da üçüncü ay dördüncü ay neyle sıkacaksın? Eğer piyasalar açılmazsa küçük esnaf kepenk indirir.’’
Corona arası sonrası semtte esnaf son iki haftadır düzenli dükkanlarını açmaya başladı.
Ancak bazıları salgın boyunca da çalışmaya devam etmiş. Çocukluğundan beri Mercan, Yeşildirek, Beyazıt’ta çalışan ve iki yıldır iç giyim mağazası işleten Mustafa Şahin, sokağa çıkma yasakları dışında her gün dükkanını açık tutmuş.
Şahin, ‘‘Bu süreçte dükkanı hiç kapatmadım. Biz altı kişi dönüşümlü olarak geldik. Sadece yasaklarda mecburen dükkanı açmadık. Ama diğer günler ekmeğimizin peşine geldik. Üç beş dedik çorbamızı kaynattık. Siftahsız kapattığımız günler oldu, 50 lira 100 lira eve gittiğimiz günler oldu. Artık aza kanaat etmek gerektiğini anlamamız lazım. Böyle bir şey yaşamamıştık. İşlerin toparlanması zaman alacak’’ diyor.
Şahin, hala dükkanın açık olmasının nedeni olarak sattığı ürünleri tedarik ettiği Yeşildirek esnafının birikmiş alacaklarını istememesini gösteriyor ve ‘‘Beni üç aydır taşıdılar, hala da taşımaya devam ediyorlar’’ diye ekliyor.
‘‘Eskiden bayramlarda mal yetiştiremezdik, şimdi iş olsun diye geliyoruz’’
Mustafa Şahin’in kapı komşusu Ayhan Turhan da 35 yıldır bu piyasada. Henüz saat öğleden sonra dört olmasına rağmen dükkanın dışındaki tişörtleri büyük poşetlere dolduruyor ve dükkanın içine kaldırıyor.
‘‘İşler nasıl, bayram öncesi toparlanma başladı mı?’’ diye sorunca önce ‘‘Şu an tatildeyiz’’ deyip kinayeli bir şekilde gülüyor. Sonra, ‘‘Aslına bakarsan evde sıkıldık, iş olsun diye gelip gidiyoruz. Ne bayramı? Baksana, ne bayramı. İşer yüzde 1’e düştü. Belki altı ay sonra toparlanabiliriz. Ama bu şartlarda, böyle giderse idare etmek çok mümkün değil. Dayanabildiğimiz kadar dayanacağız. Zaten ölümden öbür tarafa yol yok ki. Eskiden bayramlarda mal yetiştiremezdik. Getirdiğimizi satardık. Şimdi sabah açıyoruz, akşam toplayıp gidiyoruz’’ diyor.
‘‘Ağzımızın tadı yok, bu bayram öncesi geçen seneye göre yüzde seksen eksideyiz’’
Biraz ileride çocuk giyim eşyaları satan Ahmet Kabak da tezgahı topluyor. Yüzü asık.
‘‘Ağzımızın tadı berbat. Neden derseniz? İş yok insanlar korkuyor dışarı çıkmaya. Bir yanda hastalık var diğer yanda bir kriz var. Geliyoruz, gidiyoruz, boşa gidiyoruz. Geçtiğimiz bayramlara göre, yüzde seksen eksilerdeyiz şu anda. Hiç alakası yok geçen seneki bayramlarla. İnsanların alım gücü yok, ve insanlar korkuyor dışarı çıkmaya. Tablo çok karanlık tablo. Önümüzü göremiyoruz. Saat beş olmuş, herkes kapatmış dükkanları. Durum bundan ibaret.’’