Anadolu Antikacıları Derneği, Ankaralılar’ı tarihle buluşturmak amacıyla nadir eser niteliğine sahip antika eşyaları özel bir fuarda sergiledi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla düzenlenen Antika Fuarı’nda “tarihi kimliği ve ruhu olması” şartıyla seçilmiş köstekli saat, mobilya, gramofon gibi eşyalar bir araya getirildi.
Antika Fuarı, konuya aşina olmayan meraklıların yanı sıra koleksiyonerler ve özel parça arayışındakiler gibi antika eşya takipçilerini buluşturdu.
Anadolu Antikacıları Derneği Başkanı Şükrü Sarı, Ankaralılar’ı bu özel etkinlik dışında eğer antikaya ilgi duyuyorlarsa her ayın ilk Pazar günü Ayrancı Pazar Yeri’nde, ikinci Pazar günüy ise Çayyolu’nda kurulan antika pazarlarına davet etti. Sarı, başkentte her geçen yıl antika merakında artış gördüklerini de ifade etti.
Antikacı Veli Akpınar ise, VOA Türkçe’ye antikaya pek değer verilmemesinden yakınarak “Kendi tarihimiz var, Osmanlı tarihinden antikalar var, ben kendi tarihimi tanıtmak istiyorum ama bende 1800’lü yıllardan kalma Fransız saati var. Müzeye bağışlamak istiyorum ancak böyle acı bir durum var ortada” diye konuştu.
Akpınar, kimi ailelerin değerini bilmeden çok değerli antika eşyayı çöpe attığını da kaydetti.
Antikacı Savaş Yılmaz da, kişisel çabalarla kurulmuş müzelere destek verilmesi çağrısında bulundu, aksi takdirde tarihi eserlerin yurtdışına kaçırıldığını ve bunun önüne geçmek gerektiğini vurguladı.
Etkinlikteki katılımcılardan para koleksiyoncusu Serkan Erdoğan, bugün kullanımdaki bir eşyanın hem sağlam korunur hem de zor bulunan bir parçaysa değerli hale gelebileceğini söylüyor. Erdoğan, özellikle tedavülden kalkmış para söz konusu olduğunda da kolay bulunamadığından öncelikle manevi değeri sonra maddi değerinde yükselme gözlendiğini anlattı.
Plak meraklıları da fuardaydı
Fuarda en gözde eşya ise, son dönemde Türkiye’de plaktan müzik dinlemeye olan ilgideki artışa paralel olarak gramafonlardı.
Fuarda özellikle 1700’lü yılların sonunda icat edilmiş ilk silindirik plak çalan alet ilgi odağıydı.
Kendisini “gramofonist” olarak niteleyen Savaş Şekerbay, yurtdışında her antika eşyanın bir uzmanı olduğunu ancak Türkiye’de genel olarak antika uzmanlığının pek olmadığını belirtti.
Şekerbay, “Antika eşya tarihi bir değer içermelidir, tarihi anımsatmalıdır. Ancak toplumumuzda genellikle her eski şey antika zannediliyor” dedi.
Osmanlı İmparatorluğu 31. padişahı Abdülmecit zamanında Kırşehir’de kurulmuş dokuma evinde imal edilen kilimler de fuarda yerini aldı.
Antika halı-kilim uzmanı Ali Ayanoğlu, her eski halı-kilimin antika niteliğine sahip olmadığını belirterek kimi antika eserlere ise gençler tarafından değer verilmediğini ve evlerde değeri bilinmeden yok olan halı ve kilimler olduğunu anlattı. Özellikle gençlerin ailelerinden kalma eşyaların değerini bilmeden kullandığını açıkladı.
