Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Uluslararası Af Örgütü Kampanya ve Aktivizm Koordinatörü Dr. Begüm Başdaş, mülteci sayısının her sene giderek arttığını ve dünya genelinde 65,5 milyon yerinden edilmiş insan olduğunu kaydetti. Bunlardan 22,5 milyonunun mülteci olduğunu belirten Başdaş, bu mültecilerin en az 3,2 milyonunun da Türkiye’de yaşadığını ifade etti.
“Türkiye, şu anda dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda”
Dr. Begüm Başdaş’a göre, Türkiye’de yaşayan mültecilerin yaklaşık %90’nının kamp dışında, şehirlerde, kırsal kesimlerde yaşıyor olması barınma, eğitim, sağlık hakkı gibi önemli temel haklara erişimleri konusunda endişe yaratıyor.
Başdaş, 29 Ekim 2016’da OHAL kapsamında 676 sayılı güvenlikle ilgili düzenlemeler adı altında bir kanun hükmünde kararname çıkarıldığını ve bunun mültecilerle ilgili değişiklikler içerdiğini belirtti. Uluslararası Af Örgütü Kampanya ve Aktivizm Koordinatörü Dr. Begüm Başdaş, 676 sayılı KHK’nın mültecilerle ilgili içeriğinden bazı bilgiler de aktardı.
Başdaş, “Kimi kapsadığı, nasıl kapsadığı net olarak belirtilmemiş olmakla birlikte Türkiye’de bulunan yabancılar kamu güvenliğini, kamu düzenini, kamu sağlığını tehdit ederse bu kişiler sınır dışı edilebilir” dedi.
Bunun KHK’nın mültecileri geri göndermeme ilkesinin ihlali şeklinde yorumlanabileceğini söyleyen Başdaş’a göre, ayrıca çıkarılan KHK’nın ne kadar süre geçerli olacağı da net değil.
Başdaş, “Güvenlikle ilgili düzenlemeler, Türkiye’de bulunan mültecilerin, sığınmacıların, göçmenlerin yaşam riski bulunan, zulüm ve işkence görebilecekleri yerlere geri gönderilme risklerini barındırıyor” dedi.
Geçici Koruma Yönetmeliği adı altında Suriye'den gelen mültecilerin belirli haklara sahip olduklarını dile getiren Başdaş’a gore, bu haklar sadece kağıt üzerinde. Başdaş, sahada çalışan mültecilerin bu haklara sahip olsalar da gündelik hayatta sağlık ve eğitim haklarına etkili bir şekilde ulaşamadıklarını belirtiyor.
Mültecilerin ekonomik, sosyal, kültürel haklara en iyi şekilde erişimleri konusunu Türkiye'nin güvence altına alması gerekiyor diyen Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Begüm Başdaş’a göre, bunun için öncelikle Geçici Koruma Yönetmeliği’nin adının değişmesi gerekiyor. Bu insanların burada, bizimle birlikte yaşadıklarını kabul etmemiz gerekir diyen Başdaş, Türkiye'nin etkili bir şekilde uyum politikalarını geliştirmesi gerektiğine de vurgu yapıyor.
Başdaş,“Mültecilerin, burada onurlu bir şekilde yaşam sürmelerinin güvence altına alınması gerekiyor. Avrupa ile birlikte Türkiye'de de artan bir trend olarak mülteci ayrımcılığı, mülteci karşıtlığı söylemler hızla yükseliyor” dedi.
Avrupa ile ilgili bugüne kadar yürüttüğümüz politikaların yasal, güvenli yollarla mültecilerin Avrupa'ya ulaşabilmesi yönünde olduğunu belirten Başdaş, “Avrupa'nın bir kale olmasını tartışıyorduk ama şimdi o kale Avrupa kuruldu, dev bir kale inşa edildi ve mültecilerin sınırlardan içeriye girmesini engellemek için her türlü sınır yönetimi politikaları gerçekleşti. Bir de şimdi sınırın dışında tutabilmek için dışsallaştırma dediğimiz yeni politikalar ve yeni anlaşmalar imzalamaya başladılar. AB -Türkiye anlaşması buna bir model oldu fakat tüm bu anlaşmalar mülteci haklarını korumak yerine aslında mülteci haklarını ihlal eden anlaşmalar” dedi.