Almanya 23 Şubat 2025 tarihinde yapılacak erken genel seçimlere odaklanmış durumda. Bu seçimler, yalnızca ülkenin iç siyasi dengelerini değil, aynı zamanda Avrupa'nın ekonomik, sosyal ve diplomatik yönelimlerini de etkileyecek bir dönemeç olarak görülüyor.
Uzun süredir Avrupa Birliği'nin lokomotif ülkelerinden biri olan Almanya, enerji geçişi, iklim değişikliğiyle mücadele, göç politikaları ve uluslararası diplomasi gibi küresel meselelerde liderlik rolü üstleniyor.
Bu bağlamda, yeni seçilecek başbakanın ve hükümetin bu politikaları hangi yönde geliştireceği ya da değiştireceği büyük bir merak konusu.
Seçime katılan partiler ve adaylar, ülkenin ekonomik istikrarından sosyal uyuma, Avrupa Birliği içindeki liderlik rolünden uluslararası ilişkilerdeki pozisyonuna kadar pek çok konuda farklı görüşler ortaya koyuyor.
Özellikle Hristiyan Demokrat Birlik (CDU/CSU), Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve Almanya için Alternatif (AfD) gibi öne çıkan partiler ve adayları arasındaki yarış, siyasi atmosferi giderek daha hararetli hale getiriyor.
Başbakanlık koltuğu için mücadele eden adaylar arasında, mevcut Başbakan Olaf Scholz (SPD), muhafazakar Hristiyan Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz, Yeşiller'in adayı Robert Habeck ve göçmen karşıtı AfD'nin eş başkanı Alice Weidel yer alıyor.
Başbakanlık için dört aday yarışacak
Önümüzdeki seçimler yalnızca Almanya için değil, Türkiye ile olan ilişkiler açısından da kritik önemde.
Almanya’daki Türk diasporasının yanısıra mülteci politikaları, ekonomik işbirlikleri ve NATO içindeki stratejik ilişkiler, adayların ve partilerin politikalarında önemli yer tutuyor.
Seçimin ardından Almanya’nın, Türkiye ile ilişkilerde nasıl bir yol izleyeceği hem iki ülkenin halkları hem de küresel siyaset için belirleyici olacak.
Başbakan adayı çıkaracaklarını ilan eden diğer 3 parti adaylarını kavgasız-çatışmasız açıklarken, sosyal demokrat SPD aday seçimi konusunda sancılı bir dönemden geçti ve son olarak adayını açıkladı. SPD, erken seçimlerde Olaf Scholz’u yeniden başbakan adayı olarak belirledi.
Scholz daha önceden, kamuoyunda partisinin düşen oy oranlarına ve kendisine duyulan güvenin azalmasına rağmen, seçimde yeniden başbakan adayı olacağını ilan etti.
Ancak, parti tabanından Scholz’un yerine Federal Savunma Bakanı ve Almanya’da halkın en sevdiği politikacı olarak görülen Boris Pistorius’un aday gösterilmesi için baskılar arttı.
Yapılan anketlerde halkın büyük çoğunluğunun Olaf Scholz'un yeniden aday olmasını istemediği ortaya çıktı. Alman kamu yayıncısı ZDF'nin anketine katılanların yüzde 74'ü, Scholz'un yeniden SPD'nin başbakan adayı olmasını istemediğini belirtti.
Buna rağmen, SPD yönetimi Scholz’un adaylığında ısrarcı oldu. Pistorius ise geride kalan hafta sonunda, partisine zarar vermemek adına aday olmayacağını duyurarak tartışmalara son verdi.
Olaf Scholz (SPD)
Olaf Scholz başbakan olarak görevde bulunduğu 3 yıllık sürede, Türkiye ile ilişkilerde dengeli bir yaklaşım benimsedi. Görev süresi boyunca, ekonomik işbirliğinin yanısıra, mülteci krizi ve bölgesel güvenlik konularında Türkiye ile diyalog ve işbirliğini sürdürdü. Scholz ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkiler, karşılıklı ziyaretler ve diplomatik temaslarla şekillendi.
İki lider, ikili ilişkileri güçlendirmek ve uluslararası meselelerde işbirliğini artırmak amacıyla 17 Kasım 2023’de Berlin’de, son olarak da 19 Ekim 2024‘de İstanbul’da bir araya geldi.
Scholz’un döneminde, Almanya'nın Türkiye'ye yönelik silah ihracatında artış yaşandı ve 2024 yılında 103 milyon Euro değerinde 69 ihracat izni verildi.
Her iki liderin, özellikle Ortadoğu'daki çatışmalar konusunda farklı yaklaşımlar sergilemeleri dikkat çekti. Scholz, İsrail'in kendini savunma hakkını vurgularken, Erdoğan İsrail'e yönelik sert eleştirilerde bulundu.
Olaf Scholz, 14 Haziran 1958'de Osnabrück'te doğdu. Hukuk eğitimi aldı ve iş hukuku alanında avukat olarak çalıştı. 1985-1988 yılları arasında SPD Gençlik Kolu (Jusos) Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı.
2001-2011 yılları arasında Hamburg Eyaleti'nde çeşitli pozisyonlarda bulundu; 2011-2018 yılları arasında Hamburg Belediye Başkanı olarak hizmet verdi. 2018-2021 yılları arasında Federal Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. 2021 yılında Almanya Başbakanı olarak seçildi.
Friedrich Merz (CDU)
Ana muhalefetin büyük kanadı CDU, daha geçen Eylül ayında parti liderin Friedrich Merz‘in, normal şartlarda gelecek yıl Eylül‘de yapılması planlanan genel seçimlerde başbakan adayı olacağını duyurdu.
Merz, eski Başbakan Angela Merkel’i ve şimdiki Başbakan Olaf Scholz‘u sığınmacılar politikalarında en sert eleştiren siyasetçilerden biri olarak tanınıyor.
Düzensiz göçün engellenmesi, gelen göçmenlerin sayısının kontrol altında tutulması ve yasadışı göçle mücadele için Almanya’nın sınırlarının daha iyi korunması gerektiğini savunan CDU adayı, Müslüman göçmenlerin entegrasyonu konusunda daha sıkı önlemler alınmasını da talep ediyor.
Özellikle "siyasi İslam" ve radikal İslamcı gruplar hakkında endişelerini sıklıkla dile getiren Merz, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik perspektifinin bulunmadığı görüşünde.
Konuyla ilgili değişik açıklamalarında, Türkiye ile ilişkiler konusunda İngiltere ile yapılan ticaret anlaşmasının belli ölçüde örnek alınabileceğini savunan Merz, sığınmacılara evsahipliği yaptığı için Türkiye’ye daha çok mali yardım yapılmasından yana bir tutum benimsemişti.
Merz aynı zamanda, Türkiye'nin NATO üyeliğini ve stratejik önemini vurgulayarak, iki ülke arasındaki ekonomik ve güvenlik işbirliğinin sürdürülmesi gerektiğini savunuyor.
Friedrich Merz, 11 Kasım 1955'te Brilon'da doğdu. Hukuk eğitimi aldıktan sonra yargıç ve avukat olarak çalıştı. 1989-1994 yılları arasında Avrupa Parlamentosu'nda, 1994-2009 yılları arasında ise Alman Federal Meclisi'nde milletvekili olarak görev yaptı.
2000-2002 yılları arasında CDU/CSU Meclis Grubu Başkanlığı yaptı. 2009 yılında aktif siyasetten çekilerek özel sektörde çeşitli üst düzey pozisyonlarda bulundu. 2022 yılında CDU Genel Başkanı seçildi ve aynı yıl CDU/CSU Meclis Grubu Başkanı oldu.
Robert Habeck (Yeşiller)
Yeşiller Partisi, 23 Şubat 2025'te düzenlenecek erken genel seçimde, başbakan adayı olarak Ekonomi Bakanı Robert Habeck'i belirledi.
Habeck, Wiesbaden kentindeki parti kongresinde delegelerin yüzde 96'sının oyunu alarak aday oldu. Habeck sosyal adalet, iklimin korunması, enerji güvenliğini seçim kampanyasına taşımak istediğini ifade etti.
Robert Habeck'in Almanya'daki popülaritesi son dönemde dalgalanmalar yaşadı. 2022 yılında Yeşiller Partisi'nin önde gelen isimlerinden biri olarak, Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı olarak görev yaparken, kamuoyunda yüksek bir beğeni oranına sahip olan Habeck, son 2 yılda ülkenin en eleştirilen siyastçilerinden biri oldu.
Bunun nedenleri arasında, enerji politikaları ve ekonomi yönetimine yönelik eleştiriler, ayrıca bakanlıkta yakın akrabaların işe alınmasıyla ilgili bazı skandalların etkisi yer aldı.
Robert Habeck, partisinin genel çizgisine bağlı kalarak, Türkiye ile ekonomik ve enerji alanlarında işbirliğini desteklerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bazı politikalarını ve açıklamalarını eleştirdi, insan hakları ve demokrasi konularında iyileştirmeler yapılması gerektiğini savundu.
Ekonomi Bakanı sıfatıyla Türkiye ile ilişkilerde ekonomik işbirliği ve enerji alanlarında ortak projelere odaklanan Habeck, Ekim 2023'te Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyarette, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla temaslarda bulundu.
Robert Habeck, 2 Eylül 1969'da Lübeck'te doğdu. Felsefe ve edebiyat eğitimi aldı; 2000 yılında edebiyat doktorasını tamamladı. Eşiyle birlikte çocuk kitapları ve romanlar yazdı.
Habeck, 2009-2012 yılları arasında Schleswig-Holstein Eyalet Meclisi'nde milletvekili olarak görev yaptı. 2012-2018 yılları arasında Schleswig-Holstein Çevre, Tarım ve Enerji Bakanı olarak hizmet verdi. 2018-2022 yılları arasında Yeşiller Partisi Eş Başkanı olarak görev yaptı. 2021 yılında Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak atandı.
Alice Weidel (AfD)
Almanya için Alternatif (AfD) partisinin eş genel başkanları Tino Chrupalla ve Alice Weidel, erken seçim kararı alınmasıyla, Weidel'in başbakan adayı olması konusunda anlaşmaya vardılar.
Bu karar, partinin resmi organlarının onayının ardından resmiyet kazanacak. Weidel, ekonomi alanındaki uzmanlığı ve etkili iletişim becerileriyle partinin kamuoyundaki imajını güçlendirirken, özellikle, televizyon tartışmalarındaki performansları ve net söylemleriyle dikkat çekiyor.
Alice Weidel, Almanya'daki göç politikalarına ve İslam’a yönelik sert eleştirileriyle tanınıyor. AfD’nin adayı, daha sıkı sınır kontrolleri ve göçmenlere yönelik kısıtlamalar talep ederek, güvenlik endişeleri olan seçmenlerin desteğini kazanıyor.
Öte yandan, mevcut hükümetin ekonomik politikalarını eleştirerek, özellikle orta sınıfın vergi yükünün azaltılması ve küçük işletmelerin desteklenmesi gerektiğini savunarak, ekonomik kaygıları olan seçmenler arasında karşılık buluyor.
Ancak, AfD'nin son dönemdeki yükselişi ve anketlerde yüzde 20’lere varan oy oranlarına rağmen, partinin diğer siyasi partilerle koalisyon kurma olasılığı düşük görünüyor. Bu durumun Weidel'in başbakan olma şansını sınırlandırdığı yorumu yapılıyor.
Weidel, AfD'nin genel politikaları doğrultusunda, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkıyor ve Almanya'nın Türkiye ile ilişkilerinde eleştirel bir tutum sergiliyor.
Ayrıca Weidel, Almanya'daki Türk diasporası ve göçmen politikaları konusunda daha katı önlemler alınmasını savunuyor. Özellikle, 2018 yılında Türk asıllı futbolcular Mesut Özil ve İlkay Gündoğan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmelerini sert sözlerle eleştirmesiyle akıllarda kalan Weidel, bu durumu Almanya'ya sadakat eksikliği olarak nitelendirmişti.
Alice Weidel, 6 Şubat 1979'da Gütersloh'ta doğdu. Ekonomi alanında eğitim aldı ve 2011 yılında doktorasını tamamladı. Çin'de bir süre çalıştıktan sonra Almanya'ya döndü ve 2013 yılında AfD'ye katıldı.
2017 yılında AfD'nin federal seçimlerdeki eş başbakan adayı oldu ve aynı yıl Bundestag'a seçildi. 2022 yılında AfD Eş Genel Başkanı olarak seçildi.
Anketler ne diyor?
Son kamuoyu yoklamaları, Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) oy oranının yüzde 33 ile birinci sırada bulunduğunu, dolayısıyla Friedrich Merz’in başbakanlığa en yakın isim olduğunu gösteriyor.
Aşırı sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisi yüzde 19 ile ikinci sırada yer alırken, SPD yüzde 15 ile üçüncü sırada bulunuyor. Yeşiller Partisi'nin oy oranı ise yüzde 11 olarak belirtiliyor.
Forum