WASHINGTON —
Uluslararası Para Fonu IMF ve Dünya Bankası’nın yarıyıl toplantılarına katılmak üzere Washington’da bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Amerika ve Avrupa Birliği arasında yapılması planlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın bir parçası olmak istediklerini, Türkiye olarak bunun dışında tutulmak istemediklerini söyledi.
Amerika Ticaret Odası ile TOBB'un onuruna ortaklaşa düzenlediği bir toplantıya katılan Babacan, şöyle konuştu: “Amerikan yönetimiyle ekonomik ve ticari ilişkilerimiz konusunda yakın işbirliği ve iletişime sahibiz. Yakında Ekonomik ve Ticari Stratejik İşbirliği Çerçevesi’nin ikinci tur toplantısını düzenleyeceğiz. Toplantıya iki taraftan iki kabine üyesi katılıyor. Amerika tarafından Ticaret Bakanı ve Ticaret Temsilcisi katılacak. Başkan Obama ilk denizaşırı ziyaretini Türkiye’ye yaptığında ikili ilişkileri, ‘model ortaklık’ diye tanımlamıştı. Bu tanım hala geçerli. Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı, iki ülkenin gündeminde üst sırada. Bu uzun vadeli ve iyi sonuç getirecek bir girişim. Özellikle de 2009 yılındaki ekonomik krizin ardından birçok ülkede yaygın hale gelen korumacı uygulamalardan sonra, Amerika ve Avrupa Birliği, piyasalarını birleştirme konusunu görüşüyor. Biz Türkiye olarak bunun dışında kalmak istemiyoruz. İki taraftan birlikte bu konuda çalışma grupları oluşturduk. Belki Amerika ve Avrupa Birliği görüşmelerini yürütürken biz de Amerika’yla paralel olarak bir serbest ticaret anlaşması görüşmesi yürütebiliriz. Avrupa Birliği üyesi olmasak da 1996’dan bu yana Gümrük Birliği üyesi olduğumuz için Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı görüşmelerinin dışında kalmamalıyız.”
'ABD güçlü irade göstermeli'
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Amerika ve Avrupa Birliği arasında dev bir serbest ticaret alanı oluşturabilecek kapasitede. Proje ilk kez bu yılın başında Başkan Barack Obama tarafından gündeme getirilmişti. Görüşme aşamasındaki bu ortaklığın gerçekleşmesi durumunda, Türkiye Amerika’yla ikili ticareti açısından son derece dezavantajlı duruma gelebilir. Bundan dolayı da Türkiye Amerika’yla ticari ilişkilerinde serbest ticaret anlaşmasına benzer bir paralel düzenleme yapmak istiyor. Babacan açıklamasında, Türkiye’nin Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı projesinin bir parçası olmak istediğini söyledi:
“Biz başından beri bu sürecin içinde olmayı istiyoruz. Ama bunun gerçekleşmesi için hem Amerikan yönetimi, hem de Kongre’nin güçlü irade sergilemesi gerekiyor. Avrupalılar, daha önce Kanadalılar, Meksikalılar ve Koreliler’le serbest ticaret görüşmeleri yürüttükleri için biz de Avrupalı ortaklarımıza Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı görüşmelerinin parçası olmak istediğimizi söyledik. Onların yapabildiği tek şey, ‘Tamam görüşmeler sırasında odada oturun, ama masada değil de bir köşede oturup bizi dinleyin’ demek oldu. Biz bunu yapamayız. Ya masada otururuz, ya da görüşmenizi kendiniz yaparsınız. Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin kendine özgü durumu var. İlişkinin başlangıcında tartışılan şey, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik kriterler açısından Avrupa Birliği üyeliğine hazır olup olmadığıydı. Şimdi durumumuz bazı Birlik üyesi ülkelerden bile daha iyi. Şu anda Euro Bölgesi’nde kriz tırmanıyor. Şimdi asıl soru, kurucu üyeleri Almanya ve Fransa gibi artık Avrupa Birliği’nin, Türkiye’ye nüfusundan dolayı eşit oy hakkı tanımaya hazır olup olmadığı. Avrupa Birliği dar kapsamlı mı kalacak, yoksa gerçek anlamda çeşitlilik ve daha fazla temsil gücü olan bir küresel varlık haline mi gelecek? Ekonomik kriz, Birlik içinde özgüven duygusunu azalttı. Biz bu özgüvenin Avrupa Birliği’ne geri dönmesini bekliyoruz.”
Amerika Ticaret Odası ile TOBB'un onuruna ortaklaşa düzenlediği bir toplantıya katılan Babacan, şöyle konuştu: “Amerikan yönetimiyle ekonomik ve ticari ilişkilerimiz konusunda yakın işbirliği ve iletişime sahibiz. Yakında Ekonomik ve Ticari Stratejik İşbirliği Çerçevesi’nin ikinci tur toplantısını düzenleyeceğiz. Toplantıya iki taraftan iki kabine üyesi katılıyor. Amerika tarafından Ticaret Bakanı ve Ticaret Temsilcisi katılacak. Başkan Obama ilk denizaşırı ziyaretini Türkiye’ye yaptığında ikili ilişkileri, ‘model ortaklık’ diye tanımlamıştı. Bu tanım hala geçerli. Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı, iki ülkenin gündeminde üst sırada. Bu uzun vadeli ve iyi sonuç getirecek bir girişim. Özellikle de 2009 yılındaki ekonomik krizin ardından birçok ülkede yaygın hale gelen korumacı uygulamalardan sonra, Amerika ve Avrupa Birliği, piyasalarını birleştirme konusunu görüşüyor. Biz Türkiye olarak bunun dışında kalmak istemiyoruz. İki taraftan birlikte bu konuda çalışma grupları oluşturduk. Belki Amerika ve Avrupa Birliği görüşmelerini yürütürken biz de Amerika’yla paralel olarak bir serbest ticaret anlaşması görüşmesi yürütebiliriz. Avrupa Birliği üyesi olmasak da 1996’dan bu yana Gümrük Birliği üyesi olduğumuz için Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı görüşmelerinin dışında kalmamalıyız.”
'ABD güçlü irade göstermeli'
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Amerika ve Avrupa Birliği arasında dev bir serbest ticaret alanı oluşturabilecek kapasitede. Proje ilk kez bu yılın başında Başkan Barack Obama tarafından gündeme getirilmişti. Görüşme aşamasındaki bu ortaklığın gerçekleşmesi durumunda, Türkiye Amerika’yla ikili ticareti açısından son derece dezavantajlı duruma gelebilir. Bundan dolayı da Türkiye Amerika’yla ticari ilişkilerinde serbest ticaret anlaşmasına benzer bir paralel düzenleme yapmak istiyor. Babacan açıklamasında, Türkiye’nin Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı projesinin bir parçası olmak istediğini söyledi:
“Biz başından beri bu sürecin içinde olmayı istiyoruz. Ama bunun gerçekleşmesi için hem Amerikan yönetimi, hem de Kongre’nin güçlü irade sergilemesi gerekiyor. Avrupalılar, daha önce Kanadalılar, Meksikalılar ve Koreliler’le serbest ticaret görüşmeleri yürüttükleri için biz de Avrupalı ortaklarımıza Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı görüşmelerinin parçası olmak istediğimizi söyledik. Onların yapabildiği tek şey, ‘Tamam görüşmeler sırasında odada oturun, ama masada değil de bir köşede oturup bizi dinleyin’ demek oldu. Biz bunu yapamayız. Ya masada otururuz, ya da görüşmenizi kendiniz yaparsınız. Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin kendine özgü durumu var. İlişkinin başlangıcında tartışılan şey, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik kriterler açısından Avrupa Birliği üyeliğine hazır olup olmadığıydı. Şimdi durumumuz bazı Birlik üyesi ülkelerden bile daha iyi. Şu anda Euro Bölgesi’nde kriz tırmanıyor. Şimdi asıl soru, kurucu üyeleri Almanya ve Fransa gibi artık Avrupa Birliği’nin, Türkiye’ye nüfusundan dolayı eşit oy hakkı tanımaya hazır olup olmadığı. Avrupa Birliği dar kapsamlı mı kalacak, yoksa gerçek anlamda çeşitlilik ve daha fazla temsil gücü olan bir küresel varlık haline mi gelecek? Ekonomik kriz, Birlik içinde özgüven duygusunu azalttı. Biz bu özgüvenin Avrupa Birliği’ne geri dönmesini bekliyoruz.”
