Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) sonbahar oturumlarında 2023 yılı Haziran ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi TBMM gündemine gelen dezenformasyon yasasından duyulan endişeler dile getirildi. Raportörlerin yanı sıra çok sayıda parlamenter, yasanın "seçimler öncesi muhalefeti ve basını susturmaya dönük" olduğu görüşünü savundu
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) sonbahar oturumlarında eş raportörler John Howell ve Boriss Cilevics'in Türkiye raporu üzerindeki görüşmelerde, 2023 yılı Haziran ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi TBMM gündemine gelen dezenformasyon yasasından duyulan endişeler dile getirildi. Raportörlerin yanı sıra çok sayıda parlamenter, yasa teklifinin olası sonuçları konusunda "endişeli" olduklarını, yasanın "seçimler öncesi muhalefeti ve basını susturmaya dönük" olduğunu ve bunun seçimlerin adil bir ortamda yapılmasına engel oluşturabileceğini söyledi.
Bu görüşlerin dile getirildiği oturumda daha sonra eş raportörler Howell ve Cilevics'in, Denetim Süreci'ne alınan "Türkiye'nin Avrupa Konseyi Üyeliği Taahhüt ve Yükümlülükleri" başlıklı "ilk Denetim Raporu" ve rapora ilişkin karar tasarısı oya sunuldu. Rapor ve karar tasarısı, 16'ya karşı 94 oyla kabul edildi; 7 milletvekili de çekimser oy kullandı. AKP ve MHP'li milletvekilleri rapor karşısında, CHP ve HDP ise rapor lehinde oy kullandı.
Genel Kurul'daki Türkiye'ye yönelik eleştiriler, yaklaşan seçimlerin güvenliği ve dezenformasyon yasa teklifi; Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın AİHM kararlarına rağmen serbest bırakılmaması, yargı bağımsızlığı, medya ve ifade özgürlüğü sorunu ile Türkiye'nin İstanbul Anlaşması'dan çekilmesi konularına odaklandı. Genel Kurul'da karar tasarısına iki ayrı başlık daha eklendi. Eklenen bir değişiklik önergesiyle, dezenformasyon yasa teklifi hakkında acil görüş bildiren Venedik Komisyonu’nun "yasa teklifinin kabul edilmemesi" çağrısı tasarıda yer aldı. İkinci önerge de, Kavala ve Demirtaş hakkındaki AİHM karaının uygulanması için "eldeki tüm olanakların kullanılması" ifadesi oldu.
"Kavala ve Demirtaş buzdağının görünen ucu"
Genel Kurul görüşmelerinde ilk sözü alan İngiliz raportör John Howell, Türkiye'de 2017'de kabul edilen Başkanlık Sistemi sonrasında, siyasal sistemin hızla değişikliğe uğradığını belirterek, "Biz Türkiye'nin mücadele verdiği bölgesel sorunlardan ya da terörle mücadelesinden haberdarız. Ancak yargı bağımsızlığı, insan hakları ve demokrasi alanında ciddi gerileme var" dedi. Howell, AİHM'in Kavala ve Demirtaş hakkındaki kararlarının hala uygulanmadığını da belirterek, "Bu iki isim yüksek profil isimler ama onlar, adalet sistemindeki sorunlarla ilgili, buzdağının sadece görünen yüzü. Yargı bağımsızlığı konusu son derece hayati bir konu. Bu konu üzerinde, Türk yetkililerle çalışmaya devam etmeliyiz" dedi.
Letonyalı raportör Boriss Clevics de, Mecliste milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasından, siyasi partiler hakkındaki kapatma dosyalarına kadar 2023'de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde "endişeli gelişmeler" yaşandığını belirtti. Clevics, "Bu günlerde Meclis son derece tartışmalı bir yasayı, dezenformasyon yasasını görüşüyor. Venedik Komisyonu acil bir görüş yayınlayarak, Türk makamlarından, Ceza Kanunu'nda değişiklik yapacak taslağın yasalaşmamasını istedi. Medya özgürlüğüne müdahale eden, seçimlerden önce oto-sansür sistemi kuran bir yasa. İfade özgürlüğünün kullanılmasına büyük ölçüde zarar verebilir. Bu nedenle Türk otoritelerini bu yasayı geçirmemeye çağırıyoruz. Harekete geçmek için hala zaman var. Bu yasa geçmemeli" dedi.
Clevics, "Türk halkı demokrasiye bağlıdır. Yaşayan, canlı bir toplum. Yaklaşan seçimler, tıpkı diğerlerinde olduğu gibi, Türk siyasi hayatında önemli bir an olacak. Türkler, adil bir seçime katılmayı hak ediyor" diyerek, Türk milletvekillerinden bu mesajı yetkililere iletmelerini istedi.
Rapor üzerindeki görüşmelerde, Sosyal Demokrat Grup adına söz alan Portekizli vekil Pedro Cehongo, "Türk hükümeti adil seçimlerin yapılabilmesi ve gazetecilerin güvenli koşullarda çalışımasının garantisini vermeli. Gazetecilerin seçim dönemlerinde özgür çalışabilmeleri seçmenlerin kararı üzerinde hayati etkiye sahiptir. Türkiye, Avrupa Komisyonu'nun çok önemli bir üyesi. Türkiye ile yapıcı diyaloğa devam edilmeli" dedi. Cehongo, Türkiye'nin yeniden İstanbul Anlaşması'na katılmasını da umut ettiklerini söyledi.
"Hepimiz Türkiye'nin başarası için buradayız"
Avrupa Halk Partisi adına konuşan Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Dora Bakoyannis de, "Türkiye'de demokrasi çok hızlı ve çok geniş bir şekilde yıpranıyor. Hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü vazgeçilmez değerlerdir. Ukrayna'da insanlar bu değerler için ölüyor. Buradaki Türk meslektaşlarımıza ve Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan'a burada dile getirelen kaygıları dikkate almaya çağırıyorum. Türkiye'nin sınırları ötesinde, olmayan düşmanlar aramaya gerek yok. Gerçek savaş, demokrasi için verilen savaştır ve hepimiz burada Türkiye'nin başarması için varız" diye konuştu.
"Türkiye'yi coğrafi bağlamıyla düşünün"
Avrupa Muhafazakar (EC) Grubu adına söz alan Azerbaycan milletvekili Nigar Arpadarai da, "Türk toplumu çok sesli, işleyen bir toplum. Ülkeleri coğrafi bağlamından bağımsız düşünemezsiniz. Orantısız eleştirilen Türkiye, bu eleştirilerden daha iyisini hak ediyor. Rusya ve Ukrayna'da aldığı role bakın. İnsani koridor için, tahıl sevkiyatı için yaptıklarına bakın. Türkiye Avrupa'yı daha güçlü kılıyor. Her üye eleştirilmeli elbette ama bu orantılı olmalı. Bu bağlamda, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler alanında yapıcı diyalog devam etmeli. Bu rapor bu anlamda çok önemli" dedi.
Görüşmelerde söz alan bazı Yunanlı ve Ermeni milletvekilleri Türkiye'ye karşı daha sert tutum alınmasını savunurken, İspanyol ve Portekiz milletvekilleri de, "Türkiye ile diyalog içinde demokratik sorunların çözümüne yardımcı olunması" gerektiği görüşünü dile getirdi.
Rapor üzerinde söz alan Avusturyalı parlamenter Stephanie Krisper, "Türkiye'de hala adil bir seçim yapılabilir mi kaygılıyım" görüşünü dile getirdi. İspanyol vekil Maria Valentina Martinez Ferro, "Seçimlerin özgürce yapılması ve ifade özgürlüğünün sağlanması öncelikli. Kadınların durumu, insan hakları geriliyor. Ama bizim de eksiklerimiz var. Türk halkının demokrasi ve özgürlük mücadelesi için bizim de oynayacağımız roller var. Bu yönde ilerlemeliyiz" dedi.
Sert tutum alınmasını savunan Alman milletvekili Max Lucks da, "HDP'li belediye başkanları cezaevine atılırken, Osman Kavala sebepsiz yıllardır yatarken, hükümet İstanbul Anlaşması'ndan illegal çekilirken siz ne yaptınız? AKPM daha sert tutum almalı. Bütün bunlar çok acıklı. Türkiye, Almanya'dan İspanya'dan daha önce Avrupa Konseyi üyesi. İnsanlar pollitik nedenlerle cezaevindeyken, biz gözlerimizi kapatamayız" diye konuştu.
Eleştirilere yanıt veren AKP'li milletvekili Ahmet Yıldız, iki raportörün çalışmalarını kolaylaştırmak için ellerinden gelen yardımı sergilediklerini, Türkiye'nin eleştirilere açık olduğunu ancak seçimlerle ve dezenformasyon yasasıyla ilgili eleştirilerin doğru olmadığını söyledi. Türk seçmeninin sandığa bağlı olduğunu, Türkiye'ni "eşit seçim kurallarını" dünyada en iyi uygulayan ülkelerden birisi olduğunu savundu. Yıldız, "Dezenformasyon yasasıyla ilgili eleştiriler geldi. Hiçbir yasa, Türk seçmeninin sandığa gelmesini engelleyemez. Türk seçmeni hep yüksek bir katılımla sandığa geldi" dedi. AİHM kararlarının uygulanmadığı eleştirileri hakkında da, " Türkiye bu kararları en iyi uygulayan ülkeler arasında. Pek çok ülke bizim gerimizde. Bu eleştiriler maalesef sadece iki vakayla ilgili (Demirtaş ve Kavala) geliyor. Bakanlar Komitesi, Türkiye üzerine yoğunlaştı. Bu bir başka politik ayrımcılık alanıdır" dedi. Yıldız, Türkiye'nin "terörle mücadeleden dolayı yaşadığı acıların raporda dikkate alınmadığını" dile getirdi.
HDP'li milletvekilleri Hişyar Özsoy ve Feleknaz Uca da, "Hala yargının, hükümetin sıkı denetimi altında olduğunu, HDP'li belediye başkanlarının cezaevinde kalmaya devam ettiğini, Kavala ve Demişrtaş'ın sebepsiz yıllardır cezavinde yatmaya devam ettiğini, medyanın, üniversitelerin baskı altında olduğunu dile getirerek "Haziran'da seçimler var. Baskıların daha fazla artacağından endişe ediyoruz" diye konuştu.
İyi Partili AKPM üyesi Zeki Hakan Sıdalı, "Biz ülkemizde insan haklarının gerilemesini dikkatle izliyoruz. Biz her türlü insan hakları eleştirilerini saygıyla karşılıyoruz. Ancak terörle mücadelemiz ve güvenlik kaygılarımızdan taviz veremeyiz" görüşünü dile getirdi.
Görüşmelerin ardından yeniden söz alan raportörler, dile getirilen sorunların çözümü için Türk hükümetiyle yakın çalışmaya devam edeceklerini dile getirdi. John Howell, "Bu bir ara rapor, raporun son hali değil. Türk hükümeti ile ele ele çalışmak istiyoruz" dedi. Boriss Cleviçs de, AKP'li Yıldız'ın eleştirilerine yanıt vererek, "Bu benim son görevim aranızdan ayrılıyorum. Ankara'daki temaslarımızda tartışmalar hararetliydi, anlaşamadığımız konular oldu. Ama amacımız kesinlikle ayrımcılık yapmak değil. Tam tersine, hepmiz aynı gemideyiz. Bütün Avrupa için çalışmak zorundayız. Evet Türkiye mahkeme kararlarını dikkatle uyguladı, ama masum bir tek insanın bile hapiste olması çok fazla. Kaldı ki Türkiye'de bu durum birden fazla" dedi.