Türkiye’ye getirilmekte olan ve kansere yol açacak düzeyde asbest içerdiği öne sürülen Brezilya donanmasına ait “Nae Sao Paulo” gemisiyle ilgili tartışmalar sürüyor.
Geminin Türkiye'de söküm işini alan Sök Denizcilik ve Ticaret şirketinin Brezilya'daki eski ortağı, iddia edilen usülsüzlüklerden Sök Denizcilik'le bağlantılı ve başında Türk yönetici bulunan üçüncü bir firmayı suçladı.
Geminin söküm için İzmir'in Aliağa ilçesine getirilmesi planları, hem Brezilya hem de Türkiye'de tepkilere yol açmıştı.
Brezilya'da bir enstitü geminin ülkeyi terk etmemesi için konuyu yargıya taşırken, Türkiye'de de İzmir'in yerel yöneticileri dahil çevre ve meslek örgütleri geminin durdurulması için kampanya yürütüyor.
Sök Denizcilik tarafından Brezilya donanmasından satın alındıktan sonra gövdesinde yüksek miktarda asbest ve toksik kimyasal madde içerdiği ileri sürülen eski uçak gemisiyle ilgili bugüne kadar farklı iddialar dile getirildi.
Hurdaya çıkarıldıktan sonra satın alınan Nae Sao Paulo gemisi hakkında Brezilya’da geminin ederinden çok daha düşük bir miktara satın alındığı, hazırlanan asbest ve tehlikeli atıklar envanterinin prosedürlere uygun yapılmadığı, geminin Brezilya’da olduğu yaklaşık 17 ay boyunca çalışanlarının yaşamlarının riske atıldığı iddiaları gündeme taşındı.
Geminin tanınan yasal süre içinde ülkeyi terk etmediği, ardından geminin hakkında federal mahkeme tarafından çıkarılan ihtiyati tedbir kararına rağmen Brezilya karasularını terk ettiği, Türk şirketin yükümlü olduğu bazı ödemeleri yapmadığı iddiaları da gündemde.
"Sorumlu MSK Denizcilik"
Sök Denizcilik, Brezilya’daki yasal kısıtlamalardan dolayı açık arttırmaya doğrudan katılamadığı için ihaleye Brezilyalı Cormack Maritima adlı bir şirket tarafından temsil edilerek katıldı.
Ayrıca Sök Denizcilik, Brezilya’daki projenin yürütülmesinden geminin gönderimine kadar tüm süreci ve takibini, Marshall Adaları’na kayıtlı ve genel müdürü Türk olan ancak MSK Denizcilik adlı bir şirkete verdi.
İhaleden yaklaşık 6 ay sonra Türk şirketi ile ticari ilişkisi çatışmalı bir biçimde sona eren Cormack ile anlaşmalı hukuk ve denizcilik bürosunun direktörü Alex Christo Bahoz, Brezilya’daki usulsüzlüklerin merkezinde, MSK Denizcilik ve şirketin genel müdürü Turgay Kınalıbalaban’ın olduğunu iddia ediyor.
Kınalıbalaban için ihale sürecinden, envanter raporundaki usulsüzlük iddialarına kadar gemiyle ilgili karanlık noktaları aydınlatabilecek “kara kutu” benzetmesi yapan Bahoz, “Nae Sao Paulo gemisinin Brezilya karasularından adeta kaçırılmasının sorumlusu da Kınalıbalaban’dır” dedi.
VOA Türkçe’ye konuşan Bahoz, “Başka birçok konuda olduğu gibi geminin nakliyesinden de MSK Denizcilik sorumlu. Gemiyi taşıyan Hollanda bayraklı Alp Center’a işi veren ve Brezilya federal mahkemesi tarafından hakkında ihtiyati tedbir kararı çıkmasına rağmen yola devam ederek geminin Brezilya karasularını terk etmesinden sorumlu olan kişi MSK Denizcilik'in genel müdürüdür” dedi.
Bahoz’un iddiaları arasında gemide 500 tonun üzerinde asbest bulunduğu, gemiden asbestin bir kısmının çıkarılmış olabileceği, yaklaşık 2 milyon dolara alınan geminin gerçek malzeme ve değerinin gemideki diğer ekipmanlar hariç en az 35 milyon dolar olduğu, envanter raporunun Brezilya prosedürüne göre ve bağımsız kurumlarca yapılmadığı, geminin taşınması için geçen hazırlık sürecinde işçi sağlığının riske atıldığı ve kendilerine taahhüt edilen yaklaşık 250 bin doların ödenmemesi gibi ayrıntılar yer aldı.
"9 ton değil 1 ton bile asbest olsa bu durum yasalara aykırı"
Gemideki asbest ve tehlikeli madde miktarının tespiti için yerinde inceleme yapması gereken Brezilya Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın (IBAMA) bu görevini yerine getirmediğini ve sadece Türk firması tarafından sağlanan verilere dayanarak izin verdiğini öne süren Bahoz, ”Gemide Türk makamlarının dediği gibi yaklaşık 9 ton değil 1 ton bile asbest olsa bu durum Brezilya yasalarına ve Basel Sözleşmesi’ne aykırıdır” dedi.
Geminin pazarlık ve satın alma sürecini doğrudan takip ettiği için hassas bilgilere sahip olduğunu söyleyen avukat, birkaç hafta önce ölüm tehdidi almaya başladığını ve sebebin Nae Sao Paulo vakasıyla ilgili olduğunu tahmin ettiğini söyledi.
Kınalıbalaban: “İddialar tamamen asılsız”
VOA Türkçe’nin ulaştığı Turgay Kınalıbalaban ise, şirketinin Sök Denizcilik’e proje koordinatörlük, danışmanlık ve nakliye hizmetleri verdiğini söyledi.
Ancak Kınalıbalaban, 5 Ağustos’ta da artık uluslararası sularda oldukları için gemi hakkında 4 Ağustos tarihinde çıkarılan ihtiyati tedbir kararının uygulanmadığını, Bahoz’un iddialarının tamamen asılsız olduğunu savundu.
Gemide 500 ton değil takribi olarak 10 ton asbest olduğunu söyleyen Kınalıbalaban, “Geminin Tehlikeli Atıklar Envanteri”ni (IHM) hazırlaması için uluslararası akreditasyona sahip ve en üst standartlarda çalışan, onlarca dünya deviyle çalışan Norveçli şirket Grieg Green ile anlaştık. Grieg Green de gemi üzerindeki numunelendirme için firmasının Rio de Janeiro branşını kullanmıştır. Uzman, Brezilya ordusunun ihale şartnamesinde şart koştuğu gibi onaylı ve Brezilya’da mühendisler odası tarafından akredite olmuş bir mühendistir” dedi.
“Geminin hurda harici hiçbir değeri yok”
Kazalar ve kazan patlamalarından dolayı gemideki ekipmanın hiçbir değerinin olmadığını kaydeden Turgay Kınalıbalaban, geminin 2015 yılından bu yana donanmadaki diğer gemilerin parça ihtiyacı için yedek malzeme kaynağı olarak kullanıldığını söyledi.
Kınalıbalaban, geminin hurda harici hiçbir değerinin bulunmadığını, geminin ihaleden alım bedelinin yaklaşık 2,2 milyon dolar olduğunu kaydetti.
Cormack’ın bazı mecralarda, projenin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle acentelik ilişkisini bitirdiği iddiasının da doğruyu yansıtmadığını belirten Kınalıbalaban, nedenin Brezilyalı şirketin ihaleden 6 ay sonra anlaşılan rakama ek olarak 500 bin dolar daha fazla para talep etmesi olduğunu belirtti.
Kınalıbalaban, bazı kurumların iddia ettiği gibi gemiden asbest çıkarılmadığını, ihaleden sonraki yaklaşık 17 ay boyunca geminin römorkörle güvenli bir şekilde okyanusu geçebilmesi için güçlendirme ve su geçirmezliğini sağlamaya yönelik çalışmaların yürütüldüğünü söyledi.
Kınalıbalaban, Cormack'ın taşeron firmalara ödemesi için gönderilen 51 bin 358 dolara el koyduğunu iddia ederken, Bahov ise iddialara “51 bin dolar acente ücret tutarını yansıtmaktadır ve kapatılmamıştır. Elimizde bunun belgeleri de var“ diye yanıt verdi.
“Mevcut koşullarda asbestli gemiyi Aliağa’ya getirmek katliamdır”
VOA Türkçe’ye konuşan Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Ensari, Aliağa gibi Avrupa Birliği (AB) yeterliliği belgesine sahip olanlar dahil gemi söküm tersanelerinin hiçbirinin Nae Sao Paulo gemisi üzerinde işçi sağlığı, çevre, insan sağlığı ve tarım üzerinde risk oluşturmayacak şekilde söküm yapmaya kabiliyetli olmadığını söylüyor.
Ensari “Gemi sökümünde açığa çıkan kanserojen maddelerden dolayı işçilerin söküm alanındaki havayı solumaması son derece önemli ancak birçok tersanede maliyeti düşürmek adına işçilere maske bile verilmediğini, çıplak elle çalışıldığını biliyoruz. Bu işçiler maruz kaldıkları asbest veya diğer tehlikeli kimyasal maddeleri kıyafetlerinde, vücutlarında bir şekilde tersaneden, sokağa ve evine taşıyor. Ayrıca asbest lifleri 48 ile 72 saat havada asılı kalabildiği için rüzgar gibi sebeplerden dolayı çevreye yayılıyor. Hacettepe Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de asbeste bağlı kanser vakalarının görüldüğü en az 400 köy bulunuyor“ dedi.
Aliağa’da 6 tersaneye daha AB lisansı verileceğini ifade eden Ensari, ilçenin AB’nin "asbest deşarj noktası" olarak kullanılmak istendiğini savundu.
Brezilya, AB ve Türkiye’de asbeste karşı yasa ve yönetmelikler olsa da asbestle etkin mücadele konusunda "ikiyüzlü" bir tavır sergilendiğini savunan Ensari, örneğin Aliağa’daki durum ortadayken AB yeterliliği verilen tersanelerin ilgili kurumlarca denetlenmemesinin bunun bir göstergesi olduğunu iddia etti.
“Gemiyi bağımsız bir heyet incelemeli”
Ensari, şu anda Aliağa’ya doğru yolda olan geminin ikizi olarak bilinen diğer bir gemide de 750 ton asbestin olduğu bilinirken, Nae Sao Paulo’da 9,6 ton asbest olduğuna dair rapor sonucunu şüpheli gördüğünü belirtti.
ASUD Başkanı Ensari, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın Nae Sao Paulo’ya şartlı izin verdiğini ve bu çerçevede gemiye söküm izni verilmeden önce gemideki asbest miktarının bakanlık tarafından tespit edileceğini söyledi.
Ensari, bu konuda bakanlıktan taleplerinin, gemide yapılacak incelemenin kapalı kapılar ardında değil, doktorlar, nükleer atık uzmanları, gemi mühendisleri, asbest söküm uzmanları, çevre mühendisleri gibi temsilcilerden oluşan bağımsız bir heyetin de katılmasına izin verilerek yapılması olduğunu, böylece kamuoyunun konuyla ilgili endişelerinin giderilebileceğini kaydetti.
Bakanlıktan açıklama
Çevre ve meslek örgütleri, Aliağa’da sökümü yapılacak olan gemide 900 tona kadar asbest olduğunu iddia ediyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise gemideki asbest miktarını önce 9,6 ton, 17 Ağustos’ta yaptığı basın açıklamasındaysa 9,2 ton olarak açıkladı. Kurum en son yaptığı açıklamada, gerekirse Nae Sao Paulo ülke karasularına girmeden uluslararası sulardayken gerekli analizlerin yapılacağını ve gemide iddia edildiği gibi beyan edilen miktardan daha fazla asbeste rastlanması durumunda geminin geri gönderileceğini söyledi.
Eylül sonuna doğru Türkiye’ye ulaşması beklenen tartışmalı gemi için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Gerekli denetimleri yapılmayan, hukuk tanımayan, içerisinde tonlarca asbest barındıran bu gemiyi İzmir sularına sokmamak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz" açıklaması yapmıştı.