Anayasa Mahkemesi, kapatılan Zaman gazetesinin eski köşe yazarı Şahin Alpay ve 667 sayılı KHK uyarınca İstanbul Üniversitesi’nden ihraç edilen gazeteci-yazar Prof. Mehmet Altan’ın itirazlarını haklı bularak tahliye edilmeleri yönünde karar verdi.
Ancak bu iki ismin yargılandığı İstanbul 13. ve 26. Ağır Ceza Mahkemeleri gerekçeli kararın kendilerini ulaşmamasını gerekçe göstererek tahliye taleplerini reddetti.
Şahin Alpay, 30 Temmuz 2016, Ahmet Altan ise 22 Eylül 2016’dan bu yana Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Mahkemenin başvurusunu haklı bulduğu bir diğer gazeteci Cumhuriyet gazetesi Kitap eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay.
AYM, Altan ve Alpay'ın kişi hürriyetleri ile ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasını oybirliği ile haklı buldu
AYM’nin açıkladığı kısa kararda tutuklamaların hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyetiyle güvenliği hakkının ihlal edildiği ve tutuklanma dolayısıyla ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların oy birliğiyle kabul edildiği belirtildi.
Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalini, Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ise oy çokluğuyla kabul etti.
Avukat Ok'un sulh ceza hakimliklerinin “bağımsız ve tarafsız hakim” ilkelerine aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasını ise "açıkça dayanaktan yoksun olduğu" gerekçesiyle oybirliği ile reddetti.
Avukat Ok: “Gecikmiş bir karar”
Anayasa Mahkemesi’ne Şahin Alpay ve Mehmet Altan adına bir yıl önce başvuru yapan Avukat Veysel Ok, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın gecikmeli olmakla birlikte sevindirici olduğunu söyledi.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Ok, “Çok geç kalınmış bir karar. Anayasa Mahkemesi gecikmekle birlikte kişi hürriyeti hakkı ile basın ve ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Bu demek oluyor ki haksız yere tutuklu kalan Alpay ve Altan’ın hayatlarından bir yıl çalınmıştır. Her şeye rağmen geç de olsa Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı vermesi tutuklu gazeteciler için özgürlüğe dair bir umut teşkil etmektedir” dedi.
Ok’a göre, Anayasa Mahkemesi’nin haber, yazı ve televizyon konuşmaları nedeniyle tutuklu bulunan Altan ve Alpay’ın ifade özgürlüklerinin ihlal edilmiş olması diğer tutuklu gazeteciler için de emsal teşkil edecek.
Türkiye’deki gazeteci yargılamalarını yakından takip eden Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, da Avukat Ok gibi kararın emsal teşkil etmesi gerektiği görüşünde.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Önderoğlu, “Adaleti tesis etmek açısından oldukça geç bir karar. Ağır tecritli gazeteci tutuklamalarına son vermek ailelerin acılarını dindirmek açısından sevindirici bir karar. Biz Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü olarak bu kararların aylardır benzer konumdaki onlarca meslektaşımıza uygulanmasını ve onlara da özgürlük yolunun açılmasını talep ediyoruz” dedi.
“AYM’nin kararı yeni keyfi tutuklamalarla inkar edilmemeli”
Önderoğlu, daha önce de Anayasa Mahkemesi’nin benzer kararlar aldığına ancak siyasi iktidarın baskısıyla birçok mahkemenin tutuklama kararları almaya devam ettiğine de dikkat çekti: “Son beş yılda Anayasa Mahkemesi’nin Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, Ahmet Şık ve Nedim Şener, Can Dündar ve Erdem Gül kararlarına tanık olduk. Evet, Anayasa Mahkemesi kararlarının ardı arkası kesilmiyor ama sonra yeni gazeteci tutuklamaları da devam etti. Bundan sonra Anayasa Mahkemesi’nin bu yöndeki kararlarının yeni iktidar baskılarıyla yeni keyfi tutuklamalarla inkar edilmemesini talep ediyoruz.”
Mahkemeler tahliye taleplerini reddetti
Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın bu akşam Silivri Cezaevi’nden tahliye edilmeleri bekleniyordu. Ancak bu beklenti henüz gerçekleşmiş değil.
Zira Şahin Alpay hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Şahin Alpay, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi ise Mehmet Altan hakkında tutukluluğunun devamına karar verdi. Tahliye taleplerini reddeden mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nin kararının Resmi Gazete'de yayınlanmaması ve gerekçeli kararın henüz kendilerine ulaşmamış olmasını gösterdi.
