Washington’da Hudson Enstitüsü’nün düzenlediği panele katılan konuşmacılardan Michael Doran, Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde izlediği politikayı eleştirdi. Doran, "Kendimizle dalga geçiyoruz, YPG-PKK’dır" dedi ve “Türkiye’yi yalnızlaştırırsak durum şu andakinden çok daha kötü olabilir” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde Afrin’e yönelik ‘Zeytin Dalı’ harekatı Washington’da yakından izleniyor.
Washington’daki düşünce kuruluşlarından Hudson Enstitüsü de “Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu’da Düzen Mücadelesi” adlı panelde konuyu masaya yatırdı.
Panele, Hudson Enstitüsü’nde Asya ve Ortadoğu ilişkileriyle uluslararası güvenlik konularında uzman Eric Brown’la, yine Hudson Enstitüsü’nden Bush döneminin Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi ve o dönemde Dışişleri Bakanlığı danışmanı ve Savunma Bakanı Müsteşar Yardımcısı Ortadoğu uzmanı Michael Doran katıldı.
Michael Doran Amerika’nın Suriye politikasını eleştirdi, Washington’ın bölgede önemli rol oynaması için ortaklarıyla birlikte çalışması gerektiğini söyledi.
Doran, “Eğer Ortadoğu’da hayati çıkarımız varsa ve bölgede önemli bir rol oynamak istiyorsak, bunu ortaklarımızla yapmalıyız. Eğer bunu ortaklarla yapacaksak ve bölgede önemli miktarda gücümüz yoksa ortaklarımızın da gündemlerini dikkate almalıyız. Bu durumda, bölgeye baktığımızda çok basit bir soru gündeme geliyor. Türkiye’nin çıkarlarını görmezden gelebilir miyiz? Bence cevap kesinlikle hayır, çünkü Türkiye hayati bir ortak” dedi.
‘Türkiye’yi yalnızlaştırırsak durum şu andakinden çok daha kötü olabilir’ diyen Michael Doran, şu andaki Amerikan stratejisinin Obama döneminde ortaya konulan kısa vadeli bir strateji olduğunu söyledi.
Doran, “Obama, IŞİD’i bölgede yenmeyi en önemli stratejik hedef olarak değerlendirdi. Amerika’yı İran’la müttefik yaptı ve önemli bir dereceye kadar da Rusya’yla. IŞİD’i Suriye’de yenmek için PYD-YPG’yi seçti, Türkiye’deki ayrılıkçı PKK’lı Kürtler’in bir kolunu Amerika’nın ortağı haline getirdi, ve bunu Türkiye’nin bütün ‘yapma’ çağrılarına rağmen yaptı” dedi.
Doran, ‘kendimizi kandırmayalım, YPG-PKK’dır’ dedi ve Türkiye’ye karşı dürüst davranılmadığını vurguladı.
Michael Doran, “Türkler’e verdiğimiz garantileri tutmadığımız yönünde güçlü şüphelerim var. Suriye’de PKK’yı silahlandırmak. Bunun büyük sonuçları oldu. PKK’nın Rusya ve İran’la iyi ikşkileri var. Şimdi bizimle müttefik oldular. Bu bize IŞİD’i yenmek için alanda askere ihtiyaç bırakmadı ama Türkler geri planda kaldı. Ve Türkiye’nin müdahale etmeyeceğine güvenildi çünkü aksi halde bizimle anlaşmazlık içinde olacaklardı. Ve bu, zamanında en güçlü şekilde Suriye’ye müdahale etmemizi söyleyen ortağımızı etkisiz hale getirdi. Eğer şimdi Suriye’yi terkedersek, YPG-PKK otomatik olarak Rusya ve İran’a yanaşacak. Eğer Suriyeli Kürtler Ruslar’a yanaşırsa Rusya Suriye’nin geleceği konusunda Türkler ve Kürtler arasında en önemli arabulucu olacak. Bu da Ruslar’a Türkler üzerinde baskı oluşturma fırsatı verir. Moskova şimdi bile bu gücü kullanıyor, Türkiye’yi NATO’dan ve Amerika’dan ayırmak istiyor” dedi.
Michael Doran ‘YPG’nin PKK olmadığını söyleyerek “kendimizi kandırmayalım” ifadesini kullandı.
Doran, Obama döneminde yetkililer Türk yetkililerin karşısına oturup YPG’nin PKK olmadığını söyledilerse kendimizle dalga geçtik demektir. Bu konu diğer bütün konulardan farklı. Eğer ilişkileri düzeltmek için çaba harcanmazsa hiç umut yok demektir. PKK Stalinci bir inanca sahip, bizim şemsiyemiz altında çok güçlendi ve büyüdü. Bunun bizi endişelendirmesi gerekir. Sorun, Kürtler’le birlikteliğimiz değil, PKK’yla işbirliğimiz. Ankara’yı herşeyden çok rahatsız eden de bu bence” dedi.
Doran, Amerika’nın şu anda Suriye’den çıkamayacağını, tek seçeneğinin Suriyeli Kürtler ve Türkler arasında arabuluculuk yapmak olduğunu söyledi.
Michael Doran, ”Suriye’den çıkamayız. Suriye’de uygun olmayan bir ortak seçtik. Suriye’deki Kürtler tek başlarına yeni düzenin unsuru olamazlar. Yani diğer ortaklarla da çalışmalıyız. Eğer Türkler’i yalnızlaştırırsak, tamamen Kürtler’le işbirliği yaparsak kazanamayız. Bizim için tek seçenek Ruslar’ın emellerini önlemek için Suriyeli Kürtler ve Türkler arasında arabaluculuk yapmak. Bunu da Türkler’in çıkarlarını daha fazla dikkate alarak yapmalıyız. Suriye’de yeni düzen için Suriyeli Kürtler yerine Türkler’le çalışmayı tercih ederdim. Ama tercih yapıldı ve artık geri dönemeyiz” dedi.
Michael Doran, Türkiye’de cumhurbaşkanlığı sarayında kimin oturduğunun önemli olmadığını, Kürt meselesinin Türkler için en önemli sorun sayıldığını da söyledi.
Doran, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde bir PKK oluşumuna izin vermeyeceğini söyledi.
Eski savunma bakanlığı yetkilisi, “Bölgedeki en güçlü, en istikrarlı ülkeyi dikkate almadan kurmakta olduğumuz düzenin başarılı olacağını düşünüyor musunuz, cevap hayır. Türkler Suriye’de PKK devletine izin vermeyecek. Eğer büyük bir askeri güç olmadan bunu başarabileceğimizi düşünüyorsak kendimizi kandırıyoruz. Türkler’le çalışarak PKK’nın Suriye’de büyümesinin kısıtlanmasını konuşabiliriz” dedi.
Michael Doran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya şemsiyesi altında olmaktansa Amerikan şemsiyesi altında olmayı tercih edeceğini düşündüğünü de kaydetti.
Paneldeki diğer konuşmacı Eric Brown ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika’yla anlaşmak istiyor gibi görünmediğini belirtti ve Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin güvenilir bir ortak olduğu konusunda kuşkuları bulunduğunu belirtti.
Son gelişmelerle Türkiye’nin iç ve dış düşmanlarının kendi kazançları için durumu büyüttüklerini söyleyen Brown, Türkiye’nin coğrafi önemini vurguladı.
Brown, “Truman, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da güvenlik ve Ortadoğu’da düzen için Türkiye’nin hayati derecede önemde olduğunu anladı. Truman Kongre’ye Yunanistan ve Türkiye’ye yardım çağrısı yaptı. Bu da 70 yıl boyunca barışı sağlayan Marshall Planı’nın esası oldu. Truman, bölge için Türkiye’nin siyasi karakterinin hayati olduğunu anlamıştı” dedi.
Brown, 70 yıldır Türkiye’nin müttefik olarak görüldüğünü, yeni durumun Amerika için ciddi bir sorun olduğunu da söyledi.
