WASHINGTON —
Amerika’daki konut piyasasının çökmesiyle tetiklenen küresel mali kriz sırasında gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme, dünya ekonomisinin itici gücü olmuştu. Ancak son dönemde bu ülkelerde de büyüme hızı yavaşlama eğilimi göstermeye başladı. Ekonomistler, 2014 ve sonrasında ise küresel ekonominin tekrar gelişmiş ülkelerin ekonomik performansıyla canlanmayı sürdüreceği görüşünde. Bu canlanmada da özellikle Amerika’nın başı çekeceği görüşü hakim. New York’taki JP Morgan ekonomistlerinden Mehmet Özhabeş de bu görüşe katılanlardan.
Söyleşinin tamamını yukarıdaki link’ten izleyebilirsiniz.
Özhabeş, bunun ilk işaretlerinin 2013’den itibaren görülmeye başladığını söyledi: “2013 yılı Amerikan ekonomisi için iyi bir yıl oldu, işsizlik bir önceki yıl %7,8’di, 2013 yılında %7’ye indi. Borsa rekorlar kırdı. Ev fiyatları bir önceki yıla göre %14 oranında arttı. Tüketici varlıkları 70 trilyondan 77 trilyon dolara yükseldi. 2011 ve 2012’de ekonomi %2 büyürken, 2013 yılında büyüme %2,6 oranında gerçekleşti.”
Mali kriz sonrasında Kongre ile Beyaz Saray arasında harcamalar ve vergiler konusunda derinleşen görüş ayrılıkları da ekonomide belirsizlik yaratmış ve anlaşmazlıklar nedeniyle borçlanma tavanının yükseltilmesi ve bütçe sürecinde tıkanıklar yaşanmıştı. Ancak 2012’nin son günlerinde her iki tarafın iki yıllık bütçe üzerinde anlaşmaya varması bu belirsizliği kaldırmış görünüyor.
Mehmet Özhabeş de bunun 2014 yılına dair iyi beklentileri güçlendiren bir unsur olduğu görüşünde: “İyi gelişmelerin 2014 yılında da devam etmesini bekliyoruz. İşsizlik oranı %7’den %6,6’ya düşecektir. GSMH’daki artışın da %2,7 olmasını bekliyoruz. En önemlisi mali politikalar kısıtlayıcı olmayacaktır. Yatırımcılar önünü görebilecek. İki yıllık bütçe üzerinde anlaşmaya varıldığı için geçen sene Ekim ayında olduğu gibi hükümetin kapanması gibi bir durumla karşılaşmayı ummuyoruz.”
2014 için risk faktörleri
Özhabeş, 2014 yılında Amerikan ekonomisinde etkili olabilecek risk faktörleri arasında ise faizlerin yükselmesini ve eyalet ile yerel yönetimlerin artan borçlarını sıralıyor: “Faizlerin artmış olması ekonomi için risk faktörü. Bu, konut kredilerine de yansıdı. 30 yıl vadeli konut kredileri %3,5’den %4,5’e yükseldi. Bu da konut satışlarına zarar verdi. Ayrıca yerel yönetimlerin yüksek borçları da risk oluşturuyor. Geçen yıl Detroit şehri borçlarında temerrüde gitti. Bu yıl da Porto Riko’nun aynı yola başvuracağı tahmin ediliyor.”
Özhabeş bu olursa mali piyasaların olumsuz etkilenebileceğinin altını çiziyor.
Söyleşinin tamamını yukarıdaki link’ten izleyebilirsiniz.
Söyleşinin tamamını yukarıdaki link’ten izleyebilirsiniz.
Özhabeş, bunun ilk işaretlerinin 2013’den itibaren görülmeye başladığını söyledi: “2013 yılı Amerikan ekonomisi için iyi bir yıl oldu, işsizlik bir önceki yıl %7,8’di, 2013 yılında %7’ye indi. Borsa rekorlar kırdı. Ev fiyatları bir önceki yıla göre %14 oranında arttı. Tüketici varlıkları 70 trilyondan 77 trilyon dolara yükseldi. 2011 ve 2012’de ekonomi %2 büyürken, 2013 yılında büyüme %2,6 oranında gerçekleşti.”
Mali kriz sonrasında Kongre ile Beyaz Saray arasında harcamalar ve vergiler konusunda derinleşen görüş ayrılıkları da ekonomide belirsizlik yaratmış ve anlaşmazlıklar nedeniyle borçlanma tavanının yükseltilmesi ve bütçe sürecinde tıkanıklar yaşanmıştı. Ancak 2012’nin son günlerinde her iki tarafın iki yıllık bütçe üzerinde anlaşmaya varması bu belirsizliği kaldırmış görünüyor.
Mehmet Özhabeş de bunun 2014 yılına dair iyi beklentileri güçlendiren bir unsur olduğu görüşünde: “İyi gelişmelerin 2014 yılında da devam etmesini bekliyoruz. İşsizlik oranı %7’den %6,6’ya düşecektir. GSMH’daki artışın da %2,7 olmasını bekliyoruz. En önemlisi mali politikalar kısıtlayıcı olmayacaktır. Yatırımcılar önünü görebilecek. İki yıllık bütçe üzerinde anlaşmaya varıldığı için geçen sene Ekim ayında olduğu gibi hükümetin kapanması gibi bir durumla karşılaşmayı ummuyoruz.”
2014 için risk faktörleri
Özhabeş, 2014 yılında Amerikan ekonomisinde etkili olabilecek risk faktörleri arasında ise faizlerin yükselmesini ve eyalet ile yerel yönetimlerin artan borçlarını sıralıyor: “Faizlerin artmış olması ekonomi için risk faktörü. Bu, konut kredilerine de yansıdı. 30 yıl vadeli konut kredileri %3,5’den %4,5’e yükseldi. Bu da konut satışlarına zarar verdi. Ayrıca yerel yönetimlerin yüksek borçları da risk oluşturuyor. Geçen yıl Detroit şehri borçlarında temerrüde gitti. Bu yıl da Porto Riko’nun aynı yola başvuracağı tahmin ediliyor.”
Özhabeş bu olursa mali piyasaların olumsuz etkilenebileceğinin altını çiziyor.
Söyleşinin tamamını yukarıdaki link’ten izleyebilirsiniz.