Erişilebilirlik

Almanya'nın İki Eyaletinde Aşırı Sağcılar Galip Gelebilir


Pazar günü Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde yapılacak seçimler Almanya’da siyasi gidişat açısından önemli. Göçmen ve İslam karşıtı Almanya için Alternatif Partisi (AfD), Almanya’nın Doğu'sundaki iki eyalette seçimlerden birinci çıkmayı hedeflerken, Berlin’deki ‘Büyük Koalisyon’ ortakları Hıristiyan Demokratlar Birliği CDU ve Sosyal Demokratlar Partisi SPD hem söz konusu eyaletlerdeki birinci konumlarını hem de Berlin’de iktidarı kaybetme korkusu yaşıyor.

Son yapılan kamuoyu araştırmalarına göre mültecileri seçim malzemesi yapan aşırı sağcı AfD, yıllardır burada iktidar partisi olan, 2014 yılında yüzde 40'a yakın oy, ancak şimdiki oy oranı yüzde 29 olarak görünen CDU’nun arkasından yüzde 26’yla ikinci parti konumunda.

Brandenburg’daysa tam 29 yıldır eyalet hükümetinde olan SPD ile AfD başa baş bir mücadele veriyor. Anketler, AfD’nin Brandenburg’da, beş yıl önceki seçime kıyasla yüzde 10 oranında oy kaybetmesi beklenen SPD ile aynı oranda yüzde 22 oy alacağından yola çıkıyor.

Federal hükümetin çalışması zora girecek

Seçim sonuçları Berlin’deki Merkel hükümetinin geleceği açısından da önemli rol oynayacak. Koalisyon partileri CDU ve SPD’nin eyalet seçimlerinde ciddi kan kaybetmesinin Berlin’de hükümetin çalışmasını da zora sokacağına kesin gözüyle bakılırken, böyle bir durumda Başbakan Angela Merkel hükümetinin daha ne kadar daha iş başında kalacağı bilinmiyor.

Çok sayıda siyasi yorumcu, söz konusu iki seçimden sonra, 27 Ekim’de Thüringen eyaletinde yapılacak eyalet seçiminde de benzer bir sonucun çıkması durumunda, hükümetin istifasının ve erken seçimin kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.

AfD’nin olası zaferi ve geleneksel partileri bekleyen hezimet Almanya’da ekonomi çevrelerinde de endişeye yol açıyor. Alman Sanayiciler Birliği BDİ Başkanı Dieter Kempf, “AfD’nin ilk parti konumuna gelmesi sadece ülke imajına değil, Alman ekonomisine de zararı büyük olur” şeklinde bir açıklama yaptı. Siyasetçilerin ülkenin doğusunu ihmal ettiğini öne sürmesini eleştiren BDİ Başkanı Kempf, duvarın yıkılmasının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen Batı’yla Doğu Alman eyaletleri arasında özellikle ekonomik açıdan büyük fark olduğunu da savundu.

Doğu eyaletlerinde aşırı siyasi grupların güçlenmesine karşı uyaran Başkan Kempf, “Brandenburg ve Saksonya eyalet seçimlerinde özellikle aşırı sağın güçlü çıkmasından endişe duyuyorum. Almanya’nın dış ticareti açısından tehlikeli bir durum olur bu” dedi.

''Batı'nın Refahına Doğu Ulaşamadı''

Siyasi analizlerde AfD’nin özelikle Doğu’daki eyaletlerde güçlü olması, bu bölgelerin, duvarın yıkılmasından 30 yıl sonra Almanya’nın Batı’sındaki refaha bir türlü ulaşamamış olmanın getirdiği düş kırıklığı ve öfkeyle açıklanıyor. Bu öfkenin Batılı Almanlara değil, mültecilere ve yabancılara yönelik olmasıysa dikkat çekiyor.

Sosyolojik araştırmalara göre Doğu’daki eyaletlerde yaşayanlar, kendileri için kullanılması gereken paranın mültecilere kanalize edildiğini, refahın gelmemesinin suçlusunun mülteciler olduğunu ve tüm bunların sebebinin 2015 sonrasında mültecilere kapıları açan Merkel olduğunu düşünüyor.

Bir daha başbakan adayı olmayacağını açıklayan Angela Merkel, iki eyalette seçim kampanyasına hiç katılmadı. Merkel’in seçim kampanyasına katılmamasında Doğu Almanya eyaletlerindeki olumsuz imajı da önemli etken oldu.

2013 yılında Avrupa Birliği ve Euro karşıtı bir parti olarak kurulan AfD, 2015’te Merkel’in Almanya’nın kapılarını sığınmacılara açmasının hemen ardından yabancı ve İslam düşmanlığını ana konu olarak işlemeye başladı ve o zamandan bu yana oy oranını yüzde 5’lerden Doğu’da yüzde 26’ya kadar çıkardı. Doğu eyaletlerinde CDU yüzde 22 ile ikinci, SPD ise Sol Parti ve Yeşiller’in ardından yüzde 11’le beşinci sırada.

XS
SM
MD
LG