Almanya'nın doğu eyaletlerinden Thüringen’de yapılan eyalet seçiminde iki büyük merkez parti Hıristiyan Demokrat CDU ve sosyal demokrat SPD büyük oranda güç kaybederken, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) oy oranını önemli ölçüde arttırdı. Yılın son eyalet seçiminin tartışmasız galibi 2014’deki yüzde 10,6’lık oy oranını yüzde 24’e yükselten AfD oldu. Seçimde şimdiye kadar eyalet başbakanlığını yürüten Bodo Ramelow’un Sol Partisi’nin oy oranı 2014 seçimlerine oranla yüzde 28,2’ten yüzde 29,7’ye çıktı. Diğer hükümet ortağı SPD’nin son seçimlerde yüzde 12,4 olan oy oranı ise yüzde 8,5’a geriledi.
2014 seçimlerinde oyların sadece yüzde 5,7’sini alabilen Yeşiller Partisi bu seçimde yüzde 5,5 oy oranına ulaştı. Başbakan Angela Merkel’in partisi CDU’nun oy oranı rekor düzeyde azalarak, yüzde 33,5’dan yüzde 22,5’a geriledi. Bu sonuçlara göre, Thüringen eyaletinde mevcut hükümetteki üç partinin çıkaracağı milletvekili sayısının yeterli olmayacağı ve eyalet parlamentosunda çoğunluğunu koruyamayacağı anlaşılıyor. Analizciler, diğer partilerin AfD’yle koalisyonu reddetmeleri nedeniyle, CDU’nun da katılımıyla oluşacak bir koalisyon tahmin ediyor.
2017’de yapılan genel seçimlerden sonra Federal Meclis’te ana muhalefet olan sığınmacı ve İslam karşıtı AfD, bu yıl içinde Almanya’da yapılan eyalet seçimlerinin tümünde büyük oranda oy kazandı. Eylül ayı başında Saksonya’da yapılan seçimde yüzde 27,5 oy alan AfD, yüzde 23,5 oy topladığı Brandenburg seçimlerinde olduğu gibi Thüringen’de de ikinci parti konumuna geldi. AfD’nin Thüringen lideri Björn Höcke, seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra yaptığı konuşmada, partisinin uzun soluklu bir yürüyüş sonrasında tüm Almanya’da hedefe ulaşarak, iktidarı ele geçireceğini söyledi.
47 yaşındaki Björn Höcke, AfD’nin en radikal siyasetçilerinden biri olarak tanımlanıyor. Sıklıkla ırkçı ifadeleriyle gündeme gelen Höcke, göçmenlere, İslam dinine, kadın haklarına, cinsel yönelim seçeneklerine ve Avrupa Birliği’ne karşı çıkarak, Almanya’nın 1989’da yeniden birleşmesiyle başlayan sürecin ‘milli ve milliyetçi bir devrimle’ sona ermesi gerektiğini savunuyor. Siyasi analizciler tarafından, hitap şekli ve konuşurken yaptığı el kol hareketleri nedeniyle Adolf Hitler’in sağ kolu Joseph Goebells’e benzetilen Höcke, İslam'ın Avrupa'ya ait olmadığını belirterek, "Şimdi iktidarda olmadığımız için bir şey yapamıyoruz ama iktidara geldiğimizde Boğaziçi'ne talimat vererek İslam'ı yasaklayacağız" şeklinde konuşmuştu.
Thüringen’de olduğu gibi açık bir şekilde ırkçı görüşleri savunan AfD’nin durdurulamayan yükselişi Almanya’da siyasi yorumcular arasında şaşkınlığa yol açıyor. Diğer tüm partilerin, medyanın ve kamuoyunun çoğunluğunun kararlı tavrına rağmen AfD’nin başarısı, yaptığı sağ popülist politikaların özellikle ülkenin doğusunda yaşayan seçmenleri kazanmaya yettiği, halkın bir bölümünün ırkçı ve yabancı düşmanı tezlere açık olduğu belirtiliyor.
Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, Almanların üçte biri yabancıların sadece sosyal devletin sunduğu imkanları sömürmek amacıyla Almanya'ya geldiğine inanıyor. Almanya'nın doğu eyaletlerinde ise bu oran yüzde 50. Benzer şekilde Almanların yüzde 36,6'sı Almanya'nın yabancılar tarafından tehlike arz edecek oranda istila edildiğine inanıyor. Bu oran Almanya'nın doğusunda yüzde 44,6'ya kadar çıkıyor. Yapılan yorumlarda, halk arasında göçmenlere karşı yaygın önyargıların aşılamaması durumunda, AfD’nin daha da yükseleceği endişesi vurgulanıyor.