Brüksel’de yapılan NATO Savunma Bakanları Toplantısı'nın odağında, sıcak gündem maddelerine rağmen, Transatlantik ilişkileri tekrar konvansiyonel çizgisine çekme çabası yer aldı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın NATO konusunda yaptığı açıklamaların önemli bir bölümünün İttifak’ın Avrupa kanadında tedirginlik yarattığı bir ortamda yapılan toplantı bundan önceki toplantılardan oldukça farklı bir havaya sahipti. Yeni Amerikan yönetiminin en önemli isimlerinden Savunma Bakanı James Mattis’in toplantıda vereceği mesajlar merak ediliyordu. Mattis’ten gelen mesajlar bir yandan Washington’un NATO’ya yönelik bağlılığını teyit ederken diğer yandan da işlerin eskisi gibi yürümeyeceğinin habercisi niteliğindeydi.
Mattis, ABD’nin NATO’ya yönelik bakışını, “İttifak, ABD ve tüm Transatlantik topluluğun temel dayanak noktası olmayı sürdürüyor” sözleriyle özetledi. Bu ifadeler NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve diğer üye ülkeler tarafından “tam destek” olarak algılandı.
Amerikan Savunma Bakanı’nın bu mesajı tek başına kolaylıkla “tam destek” olarak algılanabilecek bir yapıya sahip olsa ve önemli bir ton değişikliğine işaret etse de bunun koşulsuz olmadığının anlaşılması uzun sürmedi.
Basın önünde diplomatik boyutu öne çıkan bir söylem benimseyen Mattis, NATO üyesi ülkelerin savunma bakanlarına yönelik konuşmasında, Avrupalı diplomatların, “Zaman zaman diplomatik sınırları zorlayan, kararlı ve doğrudan mesajlar söz konusuydu” şeklinde yorumladıkları bir çizgi benimsedi.
Bakanlara yönelik konuşmada da destek unsurlarına rastlanmakla birlikte uyarı dozu çok daha baskın olan mesajlardan bahsetmek mümkün. Mattis, bazı kesimlerce ültimatom olarak nitelenen konuşmasında NATO üyelerinin yük paylaşımı konusunda adım atmamaları halinde ABD’nin da katkısını hafifleteceğini net şekilde ortaya koydu.
Amerikan vergi mükelleflerinin, Batı'nın değerlerini savunmak için artık orantısız bir payı üstlenemeyeceğine dikkat çeken Mattis, “Amerikalılar, sizin çocuklarınızın gelecekteki güvenliğini sizin umursadığınızdan daha fazla umursayamaz” ifadelerini kullandı.
İttifak üyelerine, halkının somut talepleri ve ABD'deki siyasi gerçekliğe ilişkin net bir fotoğrafı ortaya koyma borcu olduğunu söyleyen Mattis, “ABD sorumluluklarını yerine getirecek. Ancak halklarınız ABD'nin ittifaka olan taahhütlerini azalttığını görmek istemiyorsa her bir başkentin ortak savunmamıza verdiği desteği göstermesi gerekiyor” dedi.
ABD’nin diğer NATO üyelerinin savunma harcamalarını yükseltmesine yönelik beklentisi Trump ile birlikte gündeme gelen bir konu değil. Yıllardır bu konuyu gündeminde tutan NATO açısından tek fark Trump’ın seleflerine göre çok daha köşeli ve baskı tonu yüksek bir söylem benimsemiş olması.
NATO’da belirlenmiş ve tüm üye ülkelerin onayını almış hedef, savunma harcamalarının üyelerin gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 2’sine ulaştırılması. Kağıt üstünde onay verilen bu hedef, uygulama söz konusu olduğunda sıkıntı yaratıyor. Yıllardır gündemde olmasına karşın bu hedefe 28 NATO ülkesinden sadece beş tanesi ulaşmış durumda. Bu ülkeler de ABD, İngiltere, Yunanistan, Estonya ve Polonya.
ABD bu tablonun değişmesini istiyor ve bunun mümkün olan en kısa sürede yapılmasından yana.
Mattis, ABD’nin bu yıl sonuna kadar mevcut tabloda değişiklik istediğini net şekilde belirtti. Hedefin sürüncemede kalmasından da rahatsız olan ABD, somut bir takvimin devreye sokulmasından yana.