Amerika’da siyah bir Amerikalı’nın beyaz bir polis memurunun gözetimi altındayken hayatını kaybetmesiyle başlayan ırkçılık tartışmaları bir kez daha gündemde. Tartışmada, Amerika’da polisin tutumundan, teşkilatlara ayırılan kaynaklara kadar birçok başlık da konuşuluyor. Peki George Floyd’un ölümüyle bir kez daha gündeme gelen polis teşkilatlarında köklü bir değişim mümkün mü? VOA Türkçe’den Mehtap Çolak Yılmaz derledi.
Polis merkezi olarak yönetilmiyor
Amerika’da başlayıp birçok ülkeye yayılan ırkçılığı protesto gösterilerini anlamak için Amerika’daki polis teşkilatlarını incelemekte yarar var. Çünkü polis sistemi Amerika’da çok farklı. En büyük fark da polis teşkilatlarının sayısının çokluğu, işleyişlerindeki farklılık, her polisin farklı görev alanı olması ve de polisin merkezi bir yönetime tabi olmaması. Yani Kongre’den geçecek bir yasa tasarısı ya da Başkanlık kararnamesiyle, ülkede köklü bir değişim, dahası polisin yanlış müdahalesine merkezi bir elin “dur” demesi zor görünüyor. Peki neden? Bunu anlamak için ABD polis sistemine yakından bakmak gerekiyor.
Polis gözetiminde ayda 35 can kaybı
Araştırmalara göre Amerika, gelişmiş ekonomiler içinde zanlılara en fazla ateş edilen ve en fazla gözaltı uygulayan ülke. Ancak ülkede her yıl kaç kişinin polis kontrolunda öldüğünü ortaya koyacak ulusal bir veri tabanı bulunmuyor. Adalet Bakanlığı’na Bağlı İstatistik Bürosu’nun yaptığı bir medya araştırmasına göre Haziran 2015 ile Mart 2016 tarihleri arasında 1.348 kişi polis gözetimindeyken hayatını kaybetti. Bu 10 aylık süre zarfında ayda 135 can kaybı anlamına geliyor.
2019 yılı boyunca 1.003 kişi polis kontrolundayken öldü
Washington Post gazetesi 2019 yılı boyunca polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden 1.003 kişi olduğunu belirtirken ABD genelinde polis şiddetini harita üzerinde raporlayan Mapping Police Violence Kuruluşu geçen yıl 1.098 kişinin polis şiddeti sonucu öldüğünü kaydediyor. Washington Post’a göre silahsız bir siyah Amerikalı, yine silahı olmayan bir beyaz Amerikalı’ya göre 4,5 kat daha fazla polis kurşununa maruz kalıyor.
2018 yılında 10 milyon 310 bin 960 kişi tutuklanmış
Kanada’da yayın yapan CBC’nin yaptığı bir incelemeye göre Amerika dünyada kendisiyle aynı refah seviyesine sahip ülkeler arasında en fazla kişiyi yakalayan ya da tutuklayan ülke. Sadece 2018 yılında ABD’de tam 10 milyon 310 bin 960 kişi tutuklanmış. Bu 320 milyon nüfuslu ülkede her 32 Amerikan vatandaşından birinin tutuklandığı anlamına geliyor. Bu tutuklamalar arasında en fazla şiddete maruz kalanlar siyah Amerikalılar.
Harvard: Siyah erkeklerin polis müdahalesinde ölüm oranı beyazlara göre 2,5 kat fazla
Bu konuda belki de en uzun ve kapsamlı araştırma Harvard Üniversitesi tarafından yapılmış. 1960 ile 2015 yılında yapılan ve son 50 yılı kapsayan araştırmaya göre, 15-34 yaş arası siyah erkeklerin polis müdahalesine bağlı ölüm oranı beyaz erkeklere göre 2,5 kat daha fazla.
ABD’de her 100 yetişkinden biri hapiste
ABD Adalet Bakanlığı İstatistik Bürosu’nun 2018 verilerine göre Amerika dünyada en fazla mahkum barındıran ülke konumunda. 2016 yılı sonundaki veriler, Amerika’daki cezaevlerinde 2 milyon 300 bin yetişkin bulunduğunu gösteriyor. Bu veriye göre, Amerika’da neredeyse her 100 yetişkinden biri demir parmaklıklar arkasında.
18 bin polis teşkilatı var
Peki ne yapılabilir? ABD’de federal hükümet ulusal standartları belirlese de polis kuvvetleri yerel seviyede yönetiliyor. ABD genelinde 18 bin civarında federal ve yerel polis teşkilatı var. Amerika’da şehirlerde polise ayrılan kaynaklara belediye başkanları, kent konseyleri karar veriyor.
Polise ayrılan bütçe için hangi kaynaklardan kesiliyor?
New York Belediye Başkanı Bill de Blasio kentte polis bütçesinde kesintiye gideceğini açıkladı. Oysa bugüne dek yıllık bütçesi 6 milyar doları bulan polise kaynak sağlamak için eğitim, gençlere yönelik programlar ve sosyal hizmetlerden kesiliyordu.
George Floyd’un hayatını kaybettiği Minneapolis’te ise belediye meclisi polis teşkilatını dağıtarak yerine farklı bir anlayışla yeni bir kolluk gücü oluşturma sözü verdi. New York ve Minneapolis’te atılan bu adımları Los Angeles izledi. Belediye Başkanı Eric Garcetti, kentin 1,8 milyar dolarlık yıllık bütçesinden 150 milyon doların kesilmesini talep etti.
Polis sendikalarının gücü
Ancak bir yandan da polislerin bağlı bulunduğu sendikaların siyaset üzerindeki etkisi, belediyelerin polis teşkilatlarına ayırdığı dev bütçeler nedeniyle neredeyse dokunulmazlık noktasına güç kazandığı eleştirileri gündemde.
Liberal düşünce kuruluşu Cato Enstitüsü Başkan Yardımcısı Clark Neily, birkaç kentte polise ayrılan bütçede kısıtlamaya gidilse de, ülkedeki en etkili lobilerden biri olan sendikaların bu gücü kendi bütçelerini korumak için sonuna kadar kullanacaklarını düşünüyor.
Georgetown Üniversitesi hukuk profesörü Christy Lopez’e göre polise ayrılan bütçede kısıtlamaya gidilmesi, kamu güvenliğini güvence altına almak için polise olan bağımlılığın azaltılması anlamına da gelebilir.
ABD’liler polis bütçesinin kısılmasına nasıl bakıyor?
Protestolarda destek görse de polise ayrılan bütçede kısıtlamaya gidilmesi konusu toplumun her kesiminden destek görmüyor. Örneğin YouGov’un 1,060 Amerikalıya sorarak yaptığı ankette bu fikri destekleyenlerin oranı yalnızda yüzde 16’da kalıyor. Polisi destekleyen birçok Amerikalı yerel polis teşkilatlarının ortadan kaldırılmasına, suç oranını arttırarak hayatları tehlikeye atacağını ve emlak değerlerinin düşeceği gerekçesiyle karşı çıkıyor.
Amerikan Kongresi’ndeki Demokratlar bu ay içinde polisin kusurlu muamelesine maruz kalan mağdurlarla ailelerinin tazminat davası açması imkanı tanıyan bir yasa tasarısını gündeme getirecek. Ancak Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato’da bu tasarının akıbeti belirsiz.
Başkan Donald Trump’ın da polise ayrılan kaynaklarda azaltmaya gitme fikrine sıcak bakmadığı biliniyor. Demokrat aday Joe Biden da “polisin bütçesini kesin” çağrılarını reddetti.
Özetle ABD genelinde protestolar hız kesmeden sürse de, yakın gelecekte polis sistemiyle ilgili köklü bir değişim ufukta görünmüyor.