ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield, Türkiye temaslarının son gününde Ankara’da basın toplantısı düzenledi. Türkiye ile Suriye’ye insani yardım ve mülteciler konusunda hemfikir olduklarını söyleyen ABD’li yetkili, ikili ilişkilerde olağanüstü fırsatlara sahip olduklarını vurguladı.
ABD'nin Ankara Büyükelçiliği Başmüsteşarı resmi konutundaki basın toplantısında Thomas Greenfield, 3 Haziran’da Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki BM Dünya Gıda Programı ziyaretini ve Cilvegözü Sınır Kapısı’nın karşısında bulunan Suriye’nin Bab El Hava sınır kapısının kapatılması olasılığını değerlendirdi.
“Acımasız Esat rejimi altında evlerinden olan ve insani yardıma muhtaç olan milyonlarca Suriyeli için Bab El Hava aktarma merkezinin can damarı” olduğunu kaydeden ABD’nin BM Temsilcisi, ‘’Şu anda Bab El Hava geçişi uluslararası toplumun çabalarını temsil ediyor ve dün oradaki insani yardım görevlileri tarafından yapılan olağanüstü çalışmaları izlerken bunu kendi gözlerimle gördüm. Eğer bu sınır kapanırsa, anlamsız bir zulme neden olacaktır’’ dedi.
Büyükelçi Thomas-Greenfield, görüştüğü uluslararası sivil toplum kuruluşları ve mültecilerin, ‘’bu sınır kapısı kapanırsa ölürüz’’ dediğini de kaydetti.
3 Haziran’da açıkladıkları ve Suriye halkına ve Suriyeliler'e ev sahipliği yapan ülkelere yaklaşık 240 milyon dolarlık ek insani yardım öngören planın büyük bir işlev göreceğini de söyleyen ABD’li yetkili, ‘’Ancak sınır ötesi yardımların alternatifi yok, Suriye'ye açılan son insani sınır kapısını kapatmanın acımasızlığı hesaplanamaz. Bu yüzden Güvenlik Konseyi'nin geri kalanını bu görevi yenilemeye çağırıyoruz. Böylece acıları durdurabilir ve çaresiz durumdakilere yardım edebiliriz’’ diye konuştu.
Bab El Hava kapanırsa insanların öleceğini tekrarlayan Thomas-Greenfield, bu kapının açık kalması için BM Güvenlik Konseyi ile çalışacağını, ayrıca geçen yıl kapatılan iki sınır kapısının da yeniden açılması için girişimlerini sürdürdüklerini söyledi.
Bab El Hava’nın kapanması olasılığına karşı insani yardım örgütlerinin şu anda sınırda bazı malzemeleri stokladığını ancak stokların muhtemelen Eylül’e kadar yeteceğini belirten Thomas-Greenfield, ‘’Yani stok yapma uzun vadeli ihtiyaçları karşılamaz. STK'lar tarafından gıda getirme çabaları olacaktır, ancak STK'lar BM'nin masaya getirdiği lojistik kapasiteyi karşılayamıyor. Ayrıca, sınır kapatıldıktan sonra, uluslararası toplum olarak sınırdan neler geçtiğini izleme yeteneğimizi kaybedeceğiz. BM'nin şu anda masaya getirdiği izleme yetenekleri olmayacağı için, istemediğimiz şeylerin sınırdan geçmesinden endişe ediyorum’’ dedi.
‘’Türkiye ile işbirliğinin sürmesini dört gözle bekliyoruz’’
“Sınır ziyaretinde Türkiye’de güvenli bir şekilde barınma şansına erişmiş” Suriyeli mültecilerle de görüştüğünü söyleyen ABD’nin BM Büyükelçisi, ‘’NATO müttefikimiz Türkiye ile incelikli bir stratejik ilişkimiz var. Bazı alanlarda hemfikiriz, bazı alanlarda ise aynı fikirde değiliz. Ancak Suriye'ye sınır ötesi insani erişimin sürdürülmesi, değerlerimizin tamamen uyuştuğu bir alan. Türkiye'nin mültecileri nasıl cömert karşıladığını ve bu kesimi ekonomiye ve ülkeye etkili bir şekilde entegre etmek için nasıl çalıştığını birinci elden gördüm. Bu gezinin başında Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü (İbrahim) Kalın ile görüştüm, bugün erken saatlerde Dışişleri Bakanı ile görüştüm. Her iki görüşmede de Suriye’ye sınır geçişi meselesini, bakış açımızı ve ortak değerlerimizi ele aldık. Önümüzdeki günlerde ve aylarda işbirliğimizin sürmesini dört gözle bekliyoruz’’ şeklinde konuştu.
‘’Türkiye mültecilere karşı olağanüstü cömert ve misafirperver davrandı, bu ülkede altı milyon mülteci var, ziyaret ettiğim bölgede bir milyon. Türk hükümeti mültecilerin entegre olmaları için bir yol sağlıyor. Sınırın diğer tarafında bile mültecilere barınma imkanı sağladıkları için çok gururlular ve sınırın kapanma olasılığından bizim kadar endişeliler’’ diyen ABD’li yetkili, Güvenlik Konseyi üyelerini kararın yenilenmesi çabalarını desteklemeye teşvik etmek için Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu ile beraber çalıştıklarını kaydetti.
Linda Thomas-Greenfield, kısa süre içinde ABD-Türkiye ile ilişkilerinin daha iyi olacağı yönünde bir işaret görüp-görmediği sorusuna da ‘’Bence bu çok açık. Dışişleri Bakan Yardımcısı geçen hafta buradaydı ve Türk hükümetiyle çok verimli görüşmeler yaptı. Türk hükümetiyle yaptığım görüşmeleri olağanüstü verimli buldum. İlişkilerimizde zorluklar olsa da inanılmaz fırsatlara da sahibiz. İleri taşıyacağımız ilişkileri bu fırsatların üzerine inşa etmeyi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz ve Türk yetkililerle yaptığım görüşmeler çok cesaretlendirici’’ yanıtını verdi.
Çavuşoğlu ile görüşmede insan hakları gündeme geldi
ABD'nin BM Daimi Temsilciliği'nden yapılan yazılı açıklamada da Büyükelçi Linda Thomas-Greenfield'ın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesinin ayrıntıları yer aldı. Açıklamaya göre Büyükelçi Thomas-Greenfield, ABD ile NATO müttefiki Türkiye arasındaki stratejik ortaklığın önemini yineledi; Türkiye-Suriye sınırına yaptığı geziyi ve ABD'nin duyurduğu yeni mali yardımı değerlendirdi.
Açıklamada, ''Büyükelçi Thomas-Greenfield, Türkiye'nin Suriye'den ve başka yerlerden milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmadaki cömertliğini takdir ettiğini belirtti. Büyükelçi Thomas-Greenfield ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye halkına acil ihtiyaç duyulan insani yardım için BM tarafından yetkilendirilmiş sınır kapılarının korunması ve genişletilmesine verdikleri güçlü desteği yinelediler. Büyükelçi Thomas-Greenfield ayrıca, insan hakları dahil olmak üzere endişe yaratan konuları ve Türkiye ile ABD'nin bölgesel çatışmalara sürdürülebilir çözümlere yönelik ortak ilgimiz dahil olmak üzere işbirliğini güçlendirebileceği alanları da ele aldı'' denildi.
‘’İsrail’in meşru müdafaa, Filistinliler’in güvenlik hakkı var’’
Basın toplantısında İsrail ile Filistinliler arasında geçen haftalarda yaşanan çatışmalar da gündeme getirildi. BM Güvenlik Konseyi’nin İsrail’i değil barışı desteklediğini söyleyen Linda Thomas-Greenfield, ‘’Başkan iki devletli çözüm konusunda çok açık konuştu. Güvenlik Konseyi'nde İsrail'i haksız yere hedef alma çabalarını desteklemiyoruz. İsrail'in kendini savunma hakkı olduğunu açıkça belirttik ama Filistinliler’in de güvenlik hakkı olduğunu açıkça söyledik. UNRWA'nın (BM Filistinli Mültecilere Yardım Örgütü) Filistinliler’i çabalarında desteklemeye devam edebilmesi için UNRWA'ya kaynak sağlanmasının sürdürülmesi de dahil olmak üzere insani yardımı destekledik. Dışişleri Bakanı Blinken geçen hafta yine bölgedeydi. İsrail makamlarının yanısıra Filistin makamlarıyla da biraraya geldi; daha sonra Mısır ve Ürdün'ü de ziyaret etti. Bu yüzden Güvenlik Konseyi'ndeki çabalarımız ateşkes getirmek için diplomatik bir çözüm bulmaktı, ki bunu başardık. Bu ateşkes devam ediyor ve şimdi hem İsrailliler’in hem de Filistinliler’in yan yana barış içinde yaşayabileceği bir yolu sağlamlaştırmak için çalışıyoruz’’ dedi.