ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 20 Ocak’ta Trump yönetiminde yerine geçecek olan Marco Rubio'nun Ukrayna dahil en önemli dış politika konularında başarılı olmasını sağlamaya odaklandığını söyledi.
Reuters haber ajansına kapsamlı bir röportaj veren Blinken, Ukrayna, Ortadoğu ve Güney Kore'nin yanısıra ülkenin dışişleri bakanı olarak mirası ile ilgili soruları yanıtladı. Blinken, Başkan Joe Biden'ın yönetiminin Donald Trump’ın ekibini ana dış politika konularında bilgilendirdiğini belirtti.
NATO Dışişleri Bakanları toplantısı için bulunduğu Brüksel’de soruları yanıtlayan Blinken, halefi Florida Senatörü Marco Rubio'nun “hemen harekete geçebilmesini” sağlamak istediğini kaydetti.
Blinken, “Onlara oynayabilecekleri mümkün olan en güçlü eli teslim ettiğimden emin olmaya odaklanıyorum. Bunun onların, ülkenin ve yönetimin çıkarına olduğunu düşünüyorum” dedi.
53 yaşındaki Rubio, Çin’e karşı şahin politikaları, Küba'nın Komünist hükümetine eleştirileri ve İsrail'e verdiği güçlü destekle tanınıyor.
Geçmişte ABD’nin jeopolitik hasımlarına karşı daha iddialı bir dış politikayı savunan Rubio'nun görüşleri, son dönemde Trump'ın “Önce Amerika” yaklaşımı ile örtüşmeye başladı.
Biden yönetimi, Trump'ın 20 Ocak'ta göreve gelmesiyle geleceği belirsiz görülen Ukrayna askeri yardımlarını, Kiev'i cephede Rusya’ya karşı desteklemek için hızlandırdı.
Antony Blinken, Washington'un olası müzakerelerden önce Kiev'in elini güçlendirmek için şimdi attığı adımların, Trump yönetiminin yararına olduğunu söyledi. Ancak Blinken, Trump'ın Ukrayna konusunda Biden yönetiminin tutumuyla aynı çizgide olup olmadığını söylemekten kaçındı.
Blinken, “Diğerleriyle birlikte bu işin gelecek yıl nereye gideceğine karar verirken Trump'ın eli güçlü olacak” dedi.
Trump seçim kampanyası sırasında Ukrayna'daki çatışmayı göreve geldikten sonraki 24 saat içinde sona erdirme taahhüdünde bulundu; ancak bunun nasıl olacağını söylemedi. Cumhuriyetçi yeni başkan, emekli Korgeneral Keith Kellogg'u geçen hafta Rusya-Ukrayna elçisi olarak atadı.
Blinken, ABD’nin Ukrayna’ya resmi NATO üyeliği daveti için neden bu zirvede harekete geçilmediği ile ilgili ise, Kiev’in yapmayı sürdürmesi gereken reformlar olduğunu söyledi.
Ukrayna’nın son bir yılda bu konuda ilerleme kaydettiğini belirten Blinken, “Üyeliğe tam anlamıyla hazır olabilmesi için sadece askeri ve pratik düzeyde yapabileceği ve yapması gereken daha çok şey var. Bizim bakış açımıza göre yapılacak en önemli ve en etkili şey, bu yolda ilerlerken Ukrayna'yı desteklemek” dedi.
Gazze’de ateşkes
Blinken, Biden yönetiminin Gazze'de İsrail-Hamas savaşını sona erdirme girişimlerinde ön saflarda yer aldı.
İsrailli liderlerle görüşmek üzere İsrail'e yaptığı çok sayıda ziyarete rağmen Başbakan Benyamin Netanyahu ile Hamas militanları arasında bir köprü kuramadı.
Bir yandan Lübnan'da İsrail ve Hizbullah arasında süren çatışmalarda geçen hafta ateşkes sağlandığını duyuran Biden, Washington'un Gazze'de de ateşkes sağlanması için son bir çaba sarf edeceğini söyledi.
Blinken, “Nihayet bir anlaşmaya varmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya, her yolu denemeye odaklanmış durumdayız” dedi ancak müzakerelerin durumu hakkında daha fazla ayrıntı vermekten kaçındı.
ABD Dışişleri Bakanı, Gazze için bir ertesi gün planı üzerinde çalışmaya devam etme sözü verdi; ancak bunun uygulanmasını görecek kadar uzun süre görevde kalamayabileceğini de kabul etti.
İsrail'in askeri faaliyetleri, Gazze'de Filistinli sivil can kaybının yüksek olması nedeniyle eleştirilere maruz kaldı. Biden, İsrail’i ABD silahlarıyla desteklemesi nedeniyle, kendi partisindeki bazı Demokratlar’ın da eleştirilerine maruz kaldı.
Gazze'de İsrail ordusu tarafından kullanılan ABD silahlarının miktarının, potansiyel insan hakları ihlallerine karışmış olabilecekleri anlamına geldiğine dair bazı endişeler de dile getirildi.
Biden'ın dışişleri bakanı olarak Blinken, insan hakları savunucuları ve Filistin yanlısı gruplardan gelen eleştirilerin ateş hattında yer aldı ve bazıları onu “Gazze kasabı” olmakla suçlayarak evinin önünde kamp kurdu.
İsrail'in tutumunun, geride bırakacağı diplomatik mirasa nasıl yansıyacağı sorusuna Blinken, mirasının insanlar tarafından değerlendirileceğini ve kendisinin görevdeki son günlerinde ateşkes sağlamaya odaklandığını söyledi.
Blinken, “Bu yönetim sona erdikten sonra insanların ne yaptığımızı, doğru mu yaptığımızı, yanlış mı yaptığımızı yargılayacakları bir zaman, belki de çok zaman olacak. Şu anda bunu kafa yoracak vaktim yok” yanıtını verdi.
“Güney Kore’de sıkıyönetim ilanından haberdar değildik”
Blinken Güney Kore Cumhurbaşkanı’nın sıkıyönetim ilan etmesiyle yaşanan krizi de değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol’un niyetinden haberdar olmadığını belirten Blinken, bundan sonraki sürecin Güney Kore'de barışçı bir şekilde ve hukukun üstünlüğüne uygun olarak yürütülmesinin hayati önem taşıdığını söyledi.
Washington'un Yoon'un kararı hakkında önceden bilgilendirilmediğini de kaydeden Blinken, Washington tarafından bir istihbarat açığı olabileceği yönündeki iddialara ise karşı çıktı.
Sıkıyönetim kararının haklı olup olmadığı konusunda fikir beyan etmeyen Blinken, “Güney Kore'de alınan kararlara, siyasi kararlara girmeyeceğim. Şu anda önemli olan bu sürecin barışçı bir şekilde ve hukukun üstünlüğü anayasasına uygun olarak yürütüldüğünü görmek” diye konuştu.
Forum