Corona virüsünün damga vurduğu bir yılın sonuna yaklaşırken, milyonlarca Amerikalı aç kalmamak için gıda bankalarına bel bağlamak zorunda kaldı. Ülkenin en büyük açlıkla mücadele kuruluşu olan Feeding America, 8 aylık dönemde 4,2 milyar öğün yemek dağıttı. Bu, kuruluşun tarihinde görülmemiş bir durum. Feeding America bünyesindeki gıda bankalarının çoğunda, geçen yıla göre gıda dağıtımında yaklaşık yüzde 57'lik bir artış var. Uzmanlar, açlık riskinin en çok Latin kökenli, siyah ve kadınlarla çocukların olduğu hanelerde görüldüğünü söylüyor.
Ölümcül salgın sırasında, Aaron Crawford gibi birçok kişi yaşadıkları krizle sarsıldı. Crawford, iş arıyordu, karısının ameliyat olması gerekiyordu, ama virüs çalışma saatlerinde ve maaşında kesintiye neden oldu.
Crawford ailesinin bir birikimi yoktu, faturalar artıyor ve durum daha da kötüye gidiyordu. Ya yiyecekleri biterse ne olurdu? Çiftin 5 ve 10 yaşlarında iki erkek çocuğu vardı, tanesi bir dolardan aldıkları hazır peynirli makarna ile bir yere kadar idare edebildiler.
Eski bir ordu mensubu olan 37 yaşındaki Crawford, kendi kendine yetebilen olduğunu düşünmek istiyordu. Gıda talebinde bulunmak onu rahatsız etti. "Başaramadığımı hissettim" diyen Crawford, bu durumu "Bir onur meselesi, ailesini geçindiremeyen bir adam olmak, başkalarının sırtından geçinmek ‘’ olarak gördüğünü ifade ediyor.
İlaç ve gıda arasında seçim
Açlık, dünyanın en zengin ülkesinde acı bir gerçek. Refah zamanlarında bile, okullar günde milyonlarca çocuğa sıcak öğün dağıtıyor ve çaresiz durumdaki yaşlı Amerikalılar bazen ilaç ile gıda arasında seçim yapmak zorunda kalıyor.
2020 salgınında hastalık, iş kaybı ve işyerlerinin kapanmasıyla birlikte, şimdi milyonlarca Amerikalı buzdolaplarının ve mutfak dolaplarının boş olmasından dolayı endişeli. Bazı aileler çocuklarının yemek yiyebilmesi için öğün atlıyor, bazıları ise besin değeri olmayan ucuz yiyeceklere yöneliyor. Açlıkla mücadele edenler, 2007-2009 yılları arasındaki Büyük Durgunluk döneminde bile Amerika'da hiç böyle bir şey görmediklerini söylüyor.
Geçen yıla kıyasla, bu yıl gıda bankalarında dağıtılan gıda miktarında keskin bir artış yaşandı. Pek çok Amerikalı, çoğunu sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu geniş ağlara sahip yerel gıda bankalarından yararlanıyor. Her gün manavların atık ürünlerinden ve devlet yardımlarından oluşan tonlarca yiyecek, önce dağıtım merkezlerine, ardından da mahallelerdeki hayır kurumlarına ulaştırılıyor.
Crawford ailesi, Minnesota'daki Appley Valley’de bulunan dairelerine 15 dakika uzaklıktaki, kar amacı gütmeyen bir kuruluşa bağlı bir gıda bankasına başvurdu. İhtiyaç duyduklarında, aylık kutularda taze ürünler, süt ürünleri, şarküteri, et ve diğer temel malzemeleri alıyorlar. Bu iki alışveriş arabasını doldurmaya yetecek kadar yiyecek bittiğinde ayın geri kalanında idare edebilecekleri bir acil durum paketi de alabiliyorlar.
Aaron Crawford'un eşi Sheyla, çalıştığı gündüz bakım merkezindeki mesai saatlerinin azaltılması üzerine, yardım istemeleri konusunda ısrarcı olmuş. Aaron, ilk başta tanıdığı birine rastlayacağı endişesiyle, gıda yardımı almaya gitmekten utanmış. Şimdiyse farklı düşünüyor.
"Bu beni kötü bir adam, berbat bir koca veya baba yapmadı" diyen Crawford, "Aksine, aslında karımın ve çocuklarımın yemek yediğinden emin olmak için bir şeyler yapıyordum" şeklinde konuşuyor.
Feeding America’ya göre, açlıkla karşı karşıya kalanların sayısı 2019'da 35 milyonken, bu yıl sonunda bu rakam 50 milyonun üzerine çıkabilir. Bu da her 6 kişiden birinin açlık çekeceği anlamına geliyor. Çoçuklar açısındansa durum çok daha vahim. Feeding America, her dört çocuktan birinin açlıkla karşı karşıya kalacağı öngörüsünde bulunuyor.