Amerika’da, cinsel taciz ve tecavüze karşı başlatılan ve giderek yayılan #Metoo hareketi ve kadın yürüyüşleri ülkenin siyasi iklimini değiştirmeye başladı. Bu siyasi dönüşüm sayesinde, bu yıl yapılacak ara seçimlerde rekor sayıda kadın adayın yarışması bekleniyor. Uzmanlar, yeni kuşak kadın adayların, iş dünyasında kadınların ve azınlıkların belli bir düzeyden üst makamlara terfi edememeleri anlamında kullanılan “cam tavan” kavramını yıkabileceğini söylüyor.
Geçen yılki Kadınlar Yürüyüşü Alison Galbraith’i canlandırmış: “Benim de hayat deneyimim var. Herkesin başından neler geçtiğini ve bunlarla nasıl baş ettiklerini biliyorum.”
Galbraith, bu yürüyüşten birkaç hafta sonra, sağlık sübvansiyonu talebini hiçe sayan Cumhuriyetçi Kongre üyesine meydan okumaya karar vermiş: “Bana ‘Kadınların daha fazla sağlık sigortası ödemesi kimseyi rahatsız etmez’ dedi. Bense kadınların bunu yapmak istemediğini düşünüyorum.”
Bekar bir anne olan, sosyal medyayı çok iyi kullanan ve 10 yıllık devlet memurluğu tecrübesine sahip olan Galbraith, kıdemli bir siyasetçiye rakip olmaktan korkmamış: “‘Bu adamlar ne gibi sözler veriyor? Neler yapıyor? Hangi özelliklere sahip?’ diye düşündüm.”
Ancak araştırmacılara göre bu, kadın siyasetçilerden genlede beklenmeyen bir tavır.
Amerikan Üniversitesi'nden Jennnifer Lawless, “Kadınlar ve erkekler birebir aynı özgeçmişe ve adayların çoğundan bekleyeceğimiz objektif özelliklere sahip olduklarında, erkekler aynaya bakıp ‘Evet kesinlikle aday olabilirim’ derken, kadınların yüzde 20’si kendisinden emin olamıyor,” diyor.
Amerika, kadın milletvekilleri konusunda, dünya çapında 103 ülkenin gerisinde kalmış durumda. Bunun sebebi de, Küba, Meksika ve Güney Afrika gibi üst sıralarda yer alan ülkelerin kadın aday seçmek için kota uygulaması veya güçlü parti sistemlerine sahip olması.
Lawless, “Amerika’da girişimci bir adaylık sistemi var, yani kendi imkanlarınızla başbaşa bırakılıyorsunuz. Siyasete giren fazla kadın görmeyen, erkeklerden daha az para kazanan ve siyasete erkekler kadar dahil olmayan kadınlar, aday olmaya çekiniyor,” şeklinde konuşuyor.
Kongre’de son dönemde yaşanan istifalar, engelleri aşarak seçilmeyi başaran kadınların, Kongre’de zorluklarla karşılaştığını ortaya koydu.
Demokrat milletvekili Tulsi Gabbard, “Çok uzun zamandır, cinsel tacizciler Kongre koridorlarında özgürce dolaşırken, cinsel taciz ve saldırı kurbanları tecrit edildi, zorbalığa uğradı ve utanç içinde sessizliğe terk edildi. Artık yeter,” diyor.
Öte yandan, #MeToo hareketiyle başlayan diyalog tek bir partiye ait değil.
Jenniffer Higgins, “#MeToo hareketi, tek bir partiye özgü değil. Bence bu hareket, cinsiyetle ilgili,” diyor.
Jennifer Higgins, birçok Demokrat kadını aday olmaya iten gücün, Başkan Trump’a muhalefet duygusu olduğunu kabul ediyor. Ancak Higgins, Cumhuriyetçi Parti’nin de, sorunları çözmek isteyen kadınlara fırsat vermeye hazır olduğunu söylüyor: “Hedefimiz, Cumhuriyetçi Parti’nin çehresini değiştirmek ve çeşitlendirmek. Hatta bunun da ötesinde, daha fazla kadının göçmenlik, #MeToo hareketi ve siyasete sızan cinsel taciz gibi karmaşık sorunları tartışabilmesi için çalışıyoruz.”
Bu hedefi bütün adaylar paylaşıyor.
Kongre adayı Allison Galbraith, “Artık sesimizi duyurma zamanı geldi,” diyor.
Amerika’da kadın adaylar, Kongre’nin çehresini ve kültürünü değiştirmeye hazır görünüyor.