Tam bir yıl önceydi. 10 Şubat günü Kuzey Carolina eyaletinde aynı aileden üç genç kaldıkları evde öldürüldü. Katil yakalandı. Polis, olayın park yeri kavgası olduğunu açıkladı. Ama o gün gençlerin hiçbiri katilin park yerine arabasını bırakmamıştı ve önemli bir ayrıntı, polis açıklamasını inandırıcı kılmıyordu.
3 genç de Müslüman’dı. 23 yaşındaki Deah Shaddy Barakat, 21 yaşındaki Yusor Muhammad ve 19 yaşındaki Razan Muhammad Ebu Salha, yakın mesafeden kafalarına sıkılan kurşunların kurbanı olmuştu.
Bunun Müslümanları hedef alan bir saldırı olup olmadığı çok tartışıldı. ABD ve Batı basınının bu ayrıntıyı görmezden gelmesi, sosyal paylaşım sitelerinde #MuslimLivesMatter (Müslümanların hayatı önemli) etiketiyle protesto edildi.
Son bir yıldır ABD’de İslamofobi tırmanışa geçti. Sadece halk değil siyasetçiler de nefret suçuna yaklaşan söylemler edindi. Bu söylemler suça da dönüştü.
ABD’nin siyasi haber bloglarından ThinkProgress, ülkede sadece son üç ayda Müslümanları hedef alan 65 olayın gerçekleştiğini açıkladı. Haber blogunun araştırması, geçen yıl 13 Kasım’daki Paris saldırılarından sonrasını kapsıyor ve buna göre bu 65 olayın içinde silahlı saldırılar, tacizler ve ibadethanelere baskınlar, camilerin kundaklanması da var.
Üstelik bazı isimlerin açıklamalarının her gün ekrana taşınması, İslamofobi’yi daha da körüklüyor. Zira Amerikalılar bu yıl yeni başkanlarını seçecek, aday adayları sürekli televizyonda vaatlerini sıralıyor ve bu isimlerden bazıları Müslüman karşıtı söylemlerini açıkça dile getiriyor.
Cumhuriyetçi Parti aday adaylarından Donald Trump bu isimlerden biri. “Müslümanların ABD’ye girişi tamamen yasaklansın” diyecek kadar ileri gidebiliyor. Diğer aday adayları da benzer yasaklara destek verdi. Ted Cruz, Suriyeli Müslüman mültecilerin kabul edilmemesini istedi. Jeb Bush, mültecilere din testi yapılarak Hıristiyanlıklarını ispatlaması gibi parlak bir plan attı ortaya. Ben Carson, İslam’ın ABD Anayasası ile uyuşmadığını söyledi. Marco Rubio, Başkan Barack Obama’nın cami ziyaretini eleştirirken ayrımcılığı normalleştirdi.
Rubio’nun hedefine koyduğu cami ziyaretini Barack Obama, başkanlığının yedinci yılında gerçekleştirdi. Bir Amerikan camisini ziyaret etmek için neden bu kadar bekledi sorusunun yanıtını bu ziyaretteki konuşmasında bulmak mümkün: Paris ve San Bernardino saldırılarının ardından İslamofobi’nin bu kadar açıktan destek bulması.
Obama’nın “İslam barış demek” temalı konuşması Amerikalı Müslümanların yüreklerine az da olsa su serpti. Ancak Dini Araştırmalar Enstitüsü’nün Amerikan Değerleri üzerine yaptığı araştırmada rakamlar belli. Amerikalıların yüzde 56’si İslami değerlerin Amerikan yaşam tarzıyla bağdaşmadığını düşünüyor.
9 Şubat’taki New Hampshire ön seçimleri için düzenlenen NBC anketinin sonucu da endişe verici. Buna göre Cumhuriyetçilerin yüzde 61’i Müslümanların ABD’ye girişine karşı. Donald Trump’ın New Hampshire önseçimlerini kazanması da anketin sağlaması gibi. Amerikan İslam İlişkileri Konseyi, korkutan tırmanışa karşı “Sevgiyi yayın, İslamofobi’yi değil” mesajı yayınladı. ABD’de karşılığı olacak mı, özellikle bu seçim maratonunda ortaya çıkacak.